Acemi Kasap

107

Bu sene de Kurban Bayramına eriştik. Kurban Bayramının ilk saatleri her sene belli klişelerle geçer. Güneş ufukta belirdikten kırk beş dakika sonra bayram namazının vakti gelir. İmam efendi yılda sadece iki kere kılındığı için unutulmuş olma ihtimaline binaen bayram namazının kılınma usulünü her bayram olduğu gibi bir kere daha tarif eder. Formül çok basittir aslında, “iki salla bir bağla, üç salla bir eğil”. Derken huşu içinde namaza durulur ancak bazılarının aklı birkaç günden beri başka yerdedir. Zira selam verilip namazın ilk kısmının bitmesiyle birlikte bu aklı başka yerlerde olan telâşe müdürleri dokuz tekbirin okunmasını beklemeden apar topar camiyi terk etmeye başlarlar. İşleri çok mühimdir, çok acildir, 5 dakika daha beklemeye gelmez!

Kurban Bayramının en önemli klişelerinden biri de acemi kasaplardır. Bu acemi kasapları ya kurbanlığı sevk ederken ellerinden kaçırıp kurbanlığın da trafiği birbirine katmasıyla hatırlarsınız ya da kurban kesmeye çalışırken kendi ellerini / ayaklarını kesmeleriyle…

 

Bir Acemi Kasabı Nereden Tanırsınız?

 

Henüz kendini kesmeden önce bir acemi kasabı nereden tanırsınız yahut sizin kasap diye itimat ettiğiniz şahsın acemi olduğunu nasıl anlarsınız? Cevabımız çok basit; yürüyüşünden.. Acemi kasap, eline bıçağı alıp da kurban kesim alanına yaklaşmaya başladığı anda yürüyüşü değişir ve her yeri ayrı oynamaya başlar. Acemi kasap bıçağı eline aldığı zaman öyle kasılır, öyle efe efe yürür ki zannedersiniz kurban kesmeye değil de cenge gidiyor. Çağrı filminde atının üzerinde omzuna astığı aslanla birlikte gelen Hz. Hamza (Anthony Quinn) havası görürsünüz acemi kasabımızda! Lakin sıra icraata geldiği zaman o havadan, o çalımlardan eser kalmaz. Az önce toprağa adım attığı zaman küre-i arzı titrettiği hissine kapılan acemi kasabımızı az sonra kâh bir sedyenin üzerinde acil servise yetiştirilmeye çalışılırken; kâh kolları, omuzları hatta kafası beyaz sargılara sarılmış adeta bir mumya haline dönüşürken görürsünüz. Az öncesi çehresini kaplayan destansı (!) bakışlar, yaramazlık yaparken düşen saf bir çocuk edasına dönüşür. Düşene gülmek bizim töremize de karakterimize de yakışmaz ama acemi kasaba gülersiniz.

 

Acemi Kasaplara Can Kurban!

 

Acemi kasapların her biri en basit gibi görünen bir işin bile ehline emanet edilmesi, iş yapılmasından liyakatin önemi gibi konularda şahane hayat dersidir. Üstelik bu ders her kurban bayramında o kadar çok tekrar eder ki! Geçen sene 7 binin üzerinde acemi kasap kendini yaralamış mesela. Dün yani kurban bayramının birinci günü bu camiaya yüzlerce yeni acemi kasap katılmış. Ancak önümüzde bu kadar çok örnek olmasına karşın millet olarak biz bu olaydan ders almıyoruz.

İşin ehline emanet edilmesi konusu her kurban bayramında yüzlerce kez karşımıza çıkmasına rağmen, memleket yönetimini bir türlü ehline emanet etmiyoruz. Baksanıza ülkenin başında öyle bir acemi camiası var ki on yedi yıldır ellerine yüzlerine bulaştırmadıkları iş kalmadı. Ülkenin eğitim sistemini mahvettiler, yargı sistemini mahvettiler, ekonomisini mahvettiler, dış politikada itibarını mahvettiler, güvenlik sistemini mahvettiler, siyasi etik kurallarını mahvettiler. Üstelik ülkenin başındaki acemiler hava atma ve caka satmada acemi kasapları yüze katlarlar.

Daha da önemlisi acemi kasaplarımız sadece kendilerine zarar verirken, ülkenin başındaki acemiler ülkeye zarar veriyor ortalığı yerle yeksan ediyorlar.

Yok azizim yok, memleketin başındaki acemileri göz önüne alınca bizim acemi kasaplara can kurban!!

İyi bayramlar diliyorum…

 

 

Önceki İçerikProf. Dr. EMİN IŞIK Hoca ile Sohbet
Sonraki İçerikKazdağları ve İYİ Parti Üzerine – 1
Avatar photo
1983 yılında Tokat Erbaa’da dünyaya geldi. İlk okulu Ankara’da, ortaokulu Bitlis Tatvan’da, Lise’yi Bursa’da okudu. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü kazandı. 2003 yılında bu okulu terk edip Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 2008 yılında bu okuldan mezun oldu. Yüksek lisansını 2019 yılında Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde tamamladı. Halen Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora eğitimini devam ettirmektedir. 2018 yılında siyasetle de ilgilenen yazar, 2019 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın üyesi olmuş ve 2023 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın başkanlığı görevine seçilmiştir. 2018 yılında bu yana Kocaeli’de köşe yazıları yazmakta ve yazıları Kocaeli’nin muhtelif yerel basın kuruluşlarının yanı sıra Kocaeli Aydınlar Ocağı web sitesinde yayınlanmaktadır. Yine 2018 yılından bu yana ülke genelinde barolarda eğitimler ve Kocaeli’de yerel STK’larda konferanslar vermektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. ESERLERİ : A. YAYINLANMIŞ KİTAPLARI 1) Katılım Bankacılığı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2020. 2) Tayyip Erdoğan Sonrası Türkiye, Melekler Yayıncılık, Kocaeli, 2020. 3) Türk’ün Ustalarla İmtihanı, Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık, 2023. B. YAYINLANMIŞ AKADEMİK MAKALELERİ 1) Tahkim Sözleşmesinin Unsurları – Leges Hukuk Dergisi, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a Vefa Andacı, Ekim 2020, Y:11, S: 130, s. 112-133. 2) Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Antlaşması’na (Viyana Sözleşmesi / CISG) Göre Taşıma Halindeyken Satılan Mallara İlişkin Hasarın İntikali – Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 335-360. 3) Nama Yazılı Pay Senetleri Üzerinde Önalım, Alım, Geri Alım ve Öncelik Hakları - Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 1-59. 4) Faiz ve Vade Farkı Kavramlarının Hukuki Niteliklerinin Karşılaştırılması – Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler, Dora Basım, Bursa, 2021, s. 19-41. 5) Anonim Şirketlerde Payın ve Pay Senetlerinin Devri - Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler II, Dora Basım, Bursa, 2022, s. 313-336. 6) Limited Şirketlerde Pay Devri – Bilimsel Araştırmalar, Yetkin Yayınları, Ankara, 2023, s. 113-130. 7) Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Yüklenicinin Temerrüdü Nedeniyle Sözleşmeden Dönme, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2023, S:28, s. 133-161.