17 Aralık Büyük Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’ndan sonra, yani, devletin ve fakir milletin nasıl 100 milyarlarca liralık soyulduğu ortaya çıktıktan sonra, günlük yaşantımıza sokulan paralel yapı konusunu düşünmek, incelemek fırsatı doğdu.
Bu düşünme ve inceleme sonucunda paralel bir yapının olduğunu daha açık bir şekilde görme imkânını bulmuş olduk.
Evet, Tayyip ERDOĞAN’IN dediği gibi bir paralel yapı var!
Ancak, o paralel yapı, kendisinin oluşturmak istediği paralel devletin ta kendisi. Yani, ERDOĞAN, cambaza baktırırken, kendi kurduğu paralel devletin yürümesini sağlamak gayretinde.
Hatta, bir tane değil, iki tane paralel devlet kurmuş görünmektedir.
Nasıl?
Paralelden kastı nedir?
Bir devlet var ve o devleti ele geçirmek isteyen bir de farklı bir güç var. ERDOĞAN, bunu kastediyor.
O zaman, önce şu devleti ortaya koyalım.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Milliyetçisi Aydınlar tarafından kurulmuş, Millî ve tekçi(üniter) bir devlettir. Anayasa’nın ilk dört maddesi ve Başlangıç İlkeleri ile birlikte, 66. Madde ve diğer birçok madde devletin ilke ve felsefesini açıkça ortaya koymaktadır.
Bugün gelinen noktada, devletin kuruluş ilke ve felsefelerinin bu iktidar tarafından korunduğunu, üzerine titizlendiğini görmek mümkün mü? Tam aksine, bütün bu kuruluş ilke ve felsefenin tamamen zıddı bir anlayışın ortaya konmuş olduğunu mu görmekteyiz.
Hatta, devleti kuran iradenin 11 yıldır her gün hakaretlere maruz kaldığını açık-seçik görmekte değil miyiz?
Çok kısa olarak özetlemeye çalıştığım bu ortamda, devletin kuruluş anlayışının tamamen tersine çevrilmesi, paralel bir devlet kurmak amacı taşıdığı görülmüyor mu? Sadece kuruluş anlayışı değil, kurucu kurum ve kuruluşlar da tam tersine çevrilerek başka bir paralel şekil oluşmakta değil mi?
Gelelim ikinci bir paralel devlet gayretlerine.
Ülkenin Güney-doğusu, ERDOĞAN ve şürekâsının çok özel gayretleri ile emperyalizmin istekleri doğrultusunda, yeni bir devlet görüntüsü ve uygulamalarına sahne olmamakta mıdır?
Orada yaşananlar, devletin içerisinde başka bir devlet görüntüsünde değil midir?
Bu görüntünün sorumlusu, devleti yönettiklerini iddia edenler değil midir?
Bütün bu gerçekler ortada iken, Tayyip ERDOĞAN’IN hergün paralel, paralel diye bağırıp çağırmasına için ne demek gerekir?
Kaldı ki, bugün paralel yapı falan diyerek her gün en ağır hakaretleri yaptığı kesimi 11 yıllık iktidarında devletin bütün imkânları ile besleyen kendisi değil mi?
Bugün paralel yapı diye yutturmaya çalıştığı ve diğer paralel devletleri gözden uzak tutmak için paravan olarak kullandığı bu yapının hangi nedenlerle bugün bu kadar hakaretlere maruz kaldığını anlamıyor muyuz?
17 Aralık Büyük Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu olmasa idi, bu paralel yapı dediği yapı, gündemde
Bekçisiz köyde değneksiz gibi pervasızca yaptıkları bütün kirli işleri örtmek için yaratılan düşman paralel yapı dedikleri ile bugüne kadar uğraşanların ezildiği bir ülkede, bugün çıkıp da ağır hakaretler yapmak, toplumu birbirine düşürme gayretleri hiç de doğru değil ve inandırıcı da değil.
Türk Milleti, bütün bu gerçekleri görerek, anlayarak ve bilerek bundan sonra gerekeni mutlaka yamalıdır ve yapacaktır.
Artık, kurulmak istenen iki paralel devlete DUR demenin zamanı geçmiştir, ama zararın neresinden dönülse kârdır diyerek gerekenin demokratik olarak yapılması şarttır.