Yüce Allah, insanoğlunu en güzel bir biçimde yaratmış (Tîn, 95/4), onu şan ve şeref sahibi kılmış (İsrâ, 17/70 ) ve yeryüzünün halifesi yapmıştır. (Bakara, 2/30) Kur’an-ı Kerim’de insanın kendisine bahşedilen bu üstün vasıflarını koruyabilmesinin, dünya ve ahirette hüsrana uğramaktan kurtuluşunun yolunun da iman etmekten ve salih ameller işlemekten geçtiği belirtilmiştir. (Tîn, 95/6; Asr, 103/2-3) Bu demek oluyor ki, insanı, diğer varlıklardan daha değerli ve üstün yapan onun maddî yönü değil, manevî yönüdür. Yani insan, Allah’a kul olması dolayısıyla değer kazanır.
Mü’min; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere iman eden, Allah’ın emirlerine itaat eden, yasaklarından sakınan kimse diye tarif edilmektedir. Mü’min, aynı zamanda iman etmiş olmaktan dolayı kendisi güven içinde olan ve başkalarına da güven veren kimsedir. Kısaca mü’min Allah’a kullukla şereflenerek dünyada huzur ve mutluğa, ahirette ise kurtuluşa erişmiş bahtiyar insandır.
Mü’minlerin Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde belirtilen önemli özelliklerinden bazıları şunlardır:
•1. Namazlarını huşu içinde kılarlar
Namaz, dinimizin imandan sonra gelen en önemli emri; Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in ifadesiyle dinin direği ve İslam’ın beş esasından biridir. (Buharî, İman, 1,2) Kulluğun en zirve noktası ve ibadetlerin özü mesabesinde olan namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyan en büyük ibadettir. (Ankebût, 29/45)
Namazın ayet ve hadislerde ifade edilen nitelikte bir ibadet kıvamı kazanabilmesi ve kişiye fayda sağlayabilmesi için huşu ile yerine getirilmesi gerekmektedir. Namazda huşu; kişinin Allah’ın huzurunda bulunduğunun şuuruna ererek, kalbini dünya sevgisi ve meşguliyetlerinden uzak tutarak, Allah’a karşı tam bir saygıyla namaz kılmasıdır. En açık ifadeyle Peygamberimiz (s.a.s.)’in “ihsan”ı tarif ederken buyurduğu gibi namazı, Allah’a, sanki O’nu görüyormuş gibi ibadet etmektir. (Buharî, İman, 37) kılmaktır.
Yüce Allah, namazını huşu içinde ve devamlı olarak kılanların kurtuluşa eren, Firdevs cennetlerinde ebedî olarak kalacak kimselerden olduğunu bildirmiştir. (Mü’minûn, 23/1-11) Hz. Peygamber (s.a.s.) de Yüce Allah’ın, namazlarını huşu içinde kılan kimseleri bağışlayacağını haber vermiştir. (Ebu Davud, Salat, 9)
•2. Faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler
Mü’min, faydasız şeylerle geçirdiği zaman nimetinden hesaba çekileceğinin şuurunda olarak Yüce Rabbimizin kendisine ihsan ettiği ömür sermayesini en iyi şekilde değerlendirmelidir. Zira olgun mü’minin özelliklerinden birisi de, kendisine, ailesine, topluma, maddî-manevî hiçbir faydası olmayan, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirmesidir. Kur’an’da, “Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler” (Mü’minûn, 23/3) buyrularak, mü’minlerin bu yönüne dikkat çekilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) de bir hadis-i şerifinde; “Boş ve faydasız işleri terk etmek kişinin İslamiyetinin güzelliğindendir” (Tirmizî, Zühd, 11; İbn Mâce, Fiten, 12) buyurmuştur.
•3. Allah yolunda infakta bulunurlar, zekâtlarını verirler
Olgun mü’minlerin niteliklerinden biri de zekâtı vermeleri, en geniş anlamıyla Allah tarafından kendilerine bahşedilen nimetleri, yine O’nun rızası için ihtiyaç sahiplerine ve hayır işlerine infak etmeleridir. Mü’minlerin bu özellikleri Kur’an-ı Kerim’de şöyle belirtilmiştir: “Onlar ki, zekâtı öderler.” (Mü’minûn, 23/4) “Kendilerine rızık olarak verdiğimizden infak ederler.” (Bakara, 2/3)
Zekât, İslam’ın temel ibadetlerinden birisi, dinen zengin sayılan mü’minlerin yerine getirmesi gereken dinî bir görevdir. Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette mü’minler zekât vermeye (Bakara, 2/43; Tevbe, 9/103; Zâriyât, 51/19) ve infakta bulunmaya (Bkz. Bakara 2/267, 272, 274) teşvik edilmektedir. Mal biriktirip Allah yolunda harcamayanlar için ise can yakıcı bir azap olduğu haber verilmektedir. (Tevbe, 9/34)
•4. İffetlidirler, namuslarını korurlar
Allah’ın mü’min kulları son derece iffet sahibidirler. Meşru yolların dışında ırz ve namuslarını korurlar. “Onlar ki, ırzlarını korurlar” (Mü’minûn, 23/5) ayet-i kerimesinde onların bu özellikleri övülmüştür. Kur’an’da, “Zina yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur” (İsrâ, 17/32) buyrularak, inananlar aile ve toplum hayatını felç eden, neslin bozulmasına neden olan zinaya karşı uyarılmıştır. Mü’minlerin iffet ve namuslarını korumaları emredilmiş, bunun için de evlenmek teşvik edilmiş, (Nûr, 24/32-33) ayrıca “Gözler harama bakmaktan sakındırılmıştır.” (Nur, 24/30-31)
(Haftaya devam edecek)