Cumhuriyetimizin ilan edilişinin 90. Yıl dönümünü kutladık. Bu vesile ile Türk Cumhuriyeti’nin ilelebet devam etmesini yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Tarihe bakıldığında görülecektir ki alınan önemli kararların ardında daima o kararı oluşturan birikimler mevcuttur.
90 yıl önce ilan edilen Cumhuriyet’in ardında da yaklaşık 250 senelik Türk Modernleşmesi yatmaktadır.
1689 Viyana bozgunu ile başlayan Modernleşme tarihinin en son geldiği nokta Cumhuriyettir. Kanaatimce Cumhuriyet’i anlamının temel noktası buradadır.
Zira Viyana bozgunu ile oluşan “yenilebilirlik psikolojisi” ve akabinde Batı’nın teknik olarak bizlerden ileri olduğunun anlaşılması, modernleşme hareketlerinin başlangıcını da beraberinde getirmiştir.
Önce askeri alanda başlayan modernleşme süreci daha sonra eğitime ve sosyal hayata kadar inen bir seyir izlemiştir.
Nitekim 1881 yılında dönemin partisi İttihat ve Terakki’nin parti programının, Cumhuriyetle birlikte uygulanma alanı bulan harf inkılabı, şapka inkılabı, kadınların seçme hakkı, saltanatın kaldırılması gibi hususları içinde barındırdığı görülmektedir.
Buradan da anlaşılmaktır ki Cumhuriyet daha ilanından çok önce şekillenen, ancak uygulanabilirliği Atatürk ve silah arkadaşlarıyla gerçekleştirilen bir projedir.
Ve bu proje, Osmanlı’nın son dönemlerinde ortaya çıkan fakat başarıya ulaşamamış birçok fikir hareketinin neticesinde, kurtuluşa yönelik bir tercih olarak şekillenmiştir.
Bu tercihin sebep olan modernleşme hareketlerinin altında yatan temel unsurun ise Türklerin bulunduğu topraklarda varlığının devamlılığını sağlamak olduğu görülmektedir.
Nitekim tarihsel silsileye bakıldığında milletimizin yaşadığı topraklarda varlığını devam ettirme mücadelesinin ismi olan İstiklal Savaşının akabinde Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Yani 1923 yılına kadar yaklaşık 250 yıllık birikimin sonucunda ilan edilen Cumhuriyet ve onun getirdiği yenilikler, eksiğiyle fazlasıyla, Türk milletinin varlığını devam ettirme mücadelesinin eseridir.
Cumhuriyeti bu yönüyle ele aldığımızda Cumhuriyet ile problemi olanların aslında Türk milletinin bu topraklardaki varlığıyla ilgili de problemi olduğunu düşünmekte haklılık payı yok mudur?
Saygılarımla…