Bu da mı Değil

91

 

Geçtiğimiz Cumartesi-Pazar günleri yaşananlar, uyuyan insanların uyanmasına yetmez mi?

Bu yapılanlar, aslında, bizim yıllardan beri söylediklerimizin,  ifşası, ispatı ve bizi haklı çıkaran son noktalardan biri.

Son noktalardan biri diyorum, çünkü, son nokta daha konmadı.

Bu memlekette, 12 Eylül ihtilâli sonrasında sürgünde yaşayan, hem de yıllarca sürgünde yaşayan, genç, yaşlı o kadar çok insan var ki, Şivan Perver mi neciye sıra bile gelmez.

Bu memlekette, müzik, kültür ve sanat dalında o kadar cevherler var ki, Ahmet Kaya’ya fark atacak, o, onların eline su dökemez.

Ama, gelin görün ki, Recep Tayyip Erdoğan, bunların dostuymuş ve bunların çilesine çok üzülüyormuş.

Siz, bu üzüntüyü gerçek mi sanıyorsunuz. Tamamen, ucuz hesap ve alınan emirlerin ve gelecek seçimlerde emir alınan yerlere şirin görünmenin sonucu böyle konuşuluyor.

Yoksa, Erdoğan’ın birilerine üzüleceğini, onların çektiklerine yanacağını sanan varsa çok aldanır. Recep Tayyip Erdoğan’ın bir tek derdi vardır. KOLTUKTA KALMAK VE ŞİMDİ DE CUMHURBAŞKANI OLMAK. Başka hiçbir derdi yoktur.

Var, bir derdi daha var. Ama, o dert, küçüklüğünden beri içine işlemiş bir dert. Bu derdi, hiçbir şekilde unutamaz ve bu derdine çare bulamaz.

Nedir o dert?

TÜRK DÜŞMANLIĞI!!!

Recep Tayyip Erdoğan’ın bu derdi bütün dertlerinin üstünde ve çaresi bulunamaz bir derttir.

Bakın, yaptığı ve kendisinden beklentileri olan bütün yalaka takımının yaptığı tek iş, Türk düşmanlığı yapmak ve Türk kimliğine hakaret etmek.

Maalesef, çok ilginç bir şekilde, beklenmedik bir takım zevatları da aynı kefeye, yalaka takımı kefesine koymak zorundayız ki, bu beklenmedik kişilerin, yapılan bu Türk düşmanlığına sesiz kalmalarını anlamak mümkün değil.

O kadar çok ve açık bir Türk düşmanlığı yapılıyor ki, meydan da boş, vurun abalıya.

Bu Türk Milleti, nasıl bir milletmiş ki, kendisine düşmanlık edeni baş tacı ediyor. Dünyanın hiçbir ciddi ülkesinde bir millet kendi kafasına bu kadar rahat sıkmaz.

Din istismarına, din yutturmacasına kanarak bu kadar rahat bir şekilde kimliğine düşman edilen kaç millet bulabiliriz acaba…

Tabii ki, Türk Milletinin tamamı için değil bu söz.

Gazetelerden, radyolardan, televizyonlardan bu kadar ağır sözleri duyduğu halde, hâlâ uyanma zorluğu çekenlerden bahsediyoruz.

Elbette, biliyoruz. Karşımızda, dünya egemen güçlerinin ağır saldırısı var, toplum mühendisliği dünyada en çok Türkiye’de uygulanıyor, günlük konular her şeyin üstünde,ama, aynısını ve daha da ağırını bu millet, I.Dünya Savaşı sonunda da yaşamıştı ve o zamanki olağanüstü sıkıntıları aşmasını bilmişti.Umarım ki, yine aşacaktır ve Damat Ferit’ler, Ali Kemal’ler, Kambur İzzet’ler yine tarihin 150’likler listesinde yerlerini alacaklardır.

Son söz:

Diyor ki, Recep Tayyip Erdoğan; Ahmet Kaya’ya saldıranları çok iyi biliyoruz, ulan şimdi saklıyorlar diyor.

Bakın o laf söyledikleri kimlermiş:

Adnan Şenses, İbrahim Tatlıses, Ajda Pekkan, Kadir İnanır, Serdar Ortaç, Mustafa Topaloğlu, Özcan Deniz(kaynak: Hürriyet Gazetesi).

Bunların arasında, şu andaki sisteme ters kim var?

Peki, Recep Tayyip Erdoğan ne söylüyor, kime söylüyor, kimi kolluyor, kimi seviyor, kimi dinliyor, kime mesaj gönderiyor, kime düşman?

Bu soruların cevabını araştırın ve düşünün bakalım.