Her insan, bir takım temel haklara sahip olarak dünyaya gelir. Bu hakların başında ise, yaşama/hayat hakkı gelmektedir. Çünkü Yüce Allah, en güzel bir şekilde yarattığı (Tin, 95/4), yeryüzünde şan ve şeref sahibi kıldığı (İsrâ, 17/70)insanın yaşama hakkını muhterem saymıştır. Bundan dolayı yüce dinimiz İslam’ın temel hedeflerinden birisi de can emniyetinin korunmasıdır.
İnsanın dünyaya gelmesi de ölümü de Allahu Teâlâ’nın takdirindedir. Allah’tan başka hiç kimsenin insanı yaşama hakkından mahrum etmeye yetkisi yoktur. Bu nedenle dinimizde adam öldürmek büyük günahlardan biri olarak kabul edilmiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; “Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın öldürmesini haram kıldığı cana kıymayın…”(İsrâ, 17/33) buyrularak, haksız yere cana kıymak yasaklanmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Mahveden yedi günahtan sakınınız. Onlar: Allah’a ortak koşmak, sihir yapmak, haksız yere adam öldürmek, yetim malı yemek, ribâ (faiz), savaştan kaçmak, iffetli ve iman sahibi bir kadına zina iftirasında bulunmaktır”(Buharî, Vesâyâ, 23; Müslim, İman, 38)
Yine Hz. Peygamber (s.a.s.)“Müslümanın Müslümana ırzı, malı ve kanı haramdır”(Müslim, Birr, 32; Tirmizî, Birr 18)buyurarak, hiçbir Müslümanın diğer bir Müslüman kardeşinin canına, malına, ırz ve namusuna zarar vermemesi gerektiğini bildirmiştir. Diğer taraftan Hz. Peygamber (s.a.s.) bir mü’minin öldürülmesinin Allah katında bütün dünyanın yok olmasından daha büyük bir mana ifade ettiğini bildirmiştir. (Nesâî, Tahrimü’d-Dem, 2/3984)
Bundan dolayı bir Müslümanın, diğer bir Müslümanı bilerek ve kasten öldürmesi düşünülemez. Kur’an-ı Kerim’de“Bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka” buyrulmaktadır. (Nisâ, 4/92) Hatta değil öldürmek, bir Müslümanın din kardeşine hiçbir şekilde zarar vermesi, onu incitmesi düşünülemez.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bütün insanlığa hitap ettiği Vedâ Haccı hutbesinde şöyle buyurmuştur:“Şüphesiz bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ve bu şehriniz nasıl mukaddes bir şehir ise, canlarınız, mallarınız ve namuslarınız da öyle muhteremdir, tecavüzden korunmuştur.”(Tecrid, IV/412, VI/334, X/389, 395)
İnsanın hayat hakkını korunması gereken en temel haklardan birisi olarak gören dinimiz haksız yere bir insanı öldürmeyi bütün insanlığı öldürmek, bir insanı kurtarmayı da bütün insanların hayatını kurtarmak olarak kabul etmiştir.(Mâide, 5/32)İslam, insanın kendi canına kıymasına yani intihar etmesine de müsaade etmemiş ve aynı şekilde büyük günah olarak kabul etmiştir.
İnsanlar arasında ilk defa adam öldürme suçunu işleyen Hz. Âdem (a.s.)’ın oğlu Kabil’dir. Kıskançlığından dolayı kardeşi Habil’i öldürerek ilk defa cinayet işleyen Kabil, çok ağır bir vebal altına girmiştir. Bu yanlış davranışıyla insanlığa da kötü bir örnek olmuştur. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ondan sonraki bütün öldürme olaylarından bu kötü çığırı açan Kabil’e bir misli günah yazılacağını haber vermiş (Buharî, Cenâiz, 33), böylece adam öldürmenin ne kadar ağır bir günah olduğunu vurgulamıştır.
Cana Kıymanın Cezası Cehennemdir
İnsan canına kıymak insanın hem dünyada hem de ahirette yüzünü karartan, Allah’ın rahmetinden uzaklaştırıp, gazabına sebep olan ve karşılığı cehennem olan büyük bir suçtur. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:“Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”(Nisâ, 4/93)
Cenâb-ı Hak, şirk hariç bütün günahları affedeceğini bildirmiştir. Adam öldüren bir mü’min, ebedî olarak cehennemde kalmasa bile büyük bir azapla karşılaşacağı muhakkaktır. (…) Ancak bir mü’mini, sırf mü’min olduğu için öldüren kimselerin, ayette ifade edildiği gibi ebediyyen cehennemde kalacağına şüphe yoktur. (Murat Kaya, Efendimiz’den Hayat Ölçüleri, Sh. 333)
(Haftaya devam edecek)
NOT: 17 Ağustos Marmara Depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyor, bu tür felaketlerin bir daha yaşanmaması dua ve dileklerimle selam ve saygılar sunuyorum.