Büyük Bir Hayal Kırıklığı Daha

80

 

Suriye’de ve bu ülkenin bizim ülkemizle olan ilişkilerinde büyük bir hayal kırıklığı daha yaşanıyor.

Pyd’nin başının ülkemize gelmesi, ülkemizde yaptığı görüşmeler, görüşme sonrası verdiği beyanatlar, Suriye Türkmeni üzerinde ciddi oranda hayal kırıklığı yaratmıştır.

Hükümetimiz, ne şekilde açıklarsa açıklasın, pyd’nin başının ülkemize gelip ağırlanışı ve sonrasında da pervasızca beyanatlar verişi en azından diplomatik anlamda muhatap alınışının ve kendilerine değer verilişinin ifadesidir.

Peki, bunun böyle olduğunu hükümetimiz ve destekçileri bilmezler mi, bilirler.

Zaten, uzun bir zamandan beri anlatmaya çalıştığımız da budur.

Bilirler ve bile bile yaparlar.

Çünkü, bu bir görevdir. Bu, eşbaşkanlığın getirdiği bir görevdir. Bu, büyük orta-doğu projesi kapsamı içerisinde üstlenilmiş bir görevdir.

Bu nedenle, bir takım işleri bilip bilmemek önemli değildir. Yapmak zorundasınızdır.

Zorunda olma konusunu masum göstermek gibi bir densizlik yapacak değilim elbette.

Vatan, Millet, Bayrak, Kutsal Değerler için hiçbir taviz verilemez, verilmemelidir. Hele bu değerleri maske yapıp, bu değerleri kullanıp ödünler vermek, adını hepimizin bildiği sonuçlara varır. Nitekim de ülkemizde varmıştır.

Ne diyor Mustafa Kemal ATATÜRK Türk Gençliğine Hitabesinde;”Memleketi idare edenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisinde olabilirler.”

Şimdi, size soruyorum;

Bu yapılan işler, gaflet ile açıklanabilir mi?

Yani, farkında değiller, ne yapsınlar denebilir mi?

Denirse, daha kötü değil mi?

Peki, dalalet ile açıklanabilir mi?

Yani, yoldan sapma ve doğru yolu kaybetme ile açıklanabilir mi?

Eğer, dalaletle açıklanırsa daha kötü değil mi?

Geriye ne kalıyor?

Gerek geriye kalanla açıklayın, gerek diğer ifadelerle açıklayın sonuçta hepsi aynı kapıya çıkıyor:

Hayal kırıklığı!

Yazık oluyor, koskoca bir devleti, koskoca bir milleti bu durumlara düşürmek, gerçekten yazık oluyor.

Biliyorum; tamam da kardeşim, bu kadar insan destek veriyor diyenler olacak.

İşte, meselenin de düğüm noktası tam burası.

Yaşananları fark edemeyen ya da farklı bilgilerle değerlendiren iyi niyetli insanımızı uyarmak, onlara gerçekleri anlatmak, ama, iyi niyetle anlatmak ve bu gayreti bıkmadan, yılmadan devam ettirmek, bu düğümü açacak tek çare, en azından şimdilik.