Ekonomiden Anlamayanların Hikayesi!

86

 

Geçtiğimiz hafta Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)’nın eski Müşteşarı ve Türk siyasetinin tanınmış siması İlhan Kesici bana da bir telefon mesajı ile CNN Türk televizyonunda Enver Aysever’le “Aykırı Sorular” programına katılacağının haberini verdi. Sonra ne olduysa programa çıkarılmadı. Bu seferde üzüntülerini ifade eden bir mesaj gönderdi. İlhan Kesici niye televizyona çıkarılmadı?

Kendisi bu soruya bir gazetede ekonomi ile ilgili açıklamalar yaparak bir bakıma cevap vermiş oldu. Bu açıklamada dikkat çekici başlıklar şunlar; 1923 ile AKP’nin hükümeti devraldığı 2002 yılına kadar Türkiye’nin yıllık ortalama büyüme hızı 4.7 imiş ve 2003 – 2013 yılları arasında bu ortalama 4.97 olmuş. Yani AKP hükümeti döneminde büyüme hızı, 80 yıllık geçmişle aynı düzeyde seyretmiş.

Yine ABD’deki tedbirlere göre dolarların bir bölümü ABD’ye dönecekmiş. O zaman daha başarısız olacakmışız… Kötü gidişat beraberinde hayat pahalılığı, işsizlik ve ekonominin iflasını getirecekmiş. Türkiye, giderek kötüleşen bir ekonomik mecraya doğru sürükleniyormuş ve bizi büyük sıkıntılar bekliyormuş. Vallahi onun söylediklerini tekrar ettim. Başka bir şey eklemedim…

Gerçi ekonominin vahim tablosu içinAKP’li eski bakan ve iktisatçı Doç. Dr. Abdullatif Şener Aralık 2010’da “Türkiye’nin ekonomik  tablosu 1994 ve 2001 krizlerinden çok daha kötüdür. AKP yaptığı borçlanmayı kamuoyundan saklıyor. 80 küsur yılda yapılan borçlanmadan daha fazlasını yaptılar. Duble yolların dışında yapılan tek bir yatırım yoktur ki; duble yolun maliyetide yapılan borçlanmanın yüzde beşi bile değildir.  O halde sormak lazım, nereye gitmiştir o yüzmilyarca dolar” demiştir. Her halde o da benim gibi ekonomiyi bilmeyenlerden! Bir de üstüne üstlük Maliye Bakanlığı bile yapmıştı…

ABD doları geçtiğimiz günlerde Türk lirası karşısında rekorlar kırıp 1,9739 TL’ye çıkarak değer kazandı. Bunun üzerine T.C. Merkez Bankası’da doların ateşini düşürmek için 2.2 milyar dolar satış yaptı. Bu artışlar bize gösteriyor ki; dolar kısa zamanda 2 TL’nin üzerine çıkacak. Acaba birileri Türk ekonomisini aba altından sopa göstererek tehdit mi ediyor? Gezi Olayları’nı birde bu açıdan yorumlamak mı lazım?

Şimdi gelelim Mısır ve PKK isyanı ile ilgili gelişmelerin ekonomi ile ilgili bağlantısına.

Mısır’daki gelişmeler karşısında; ABD, AB ve diğer güçler bir suskunluk içindeyken niye AKP hükümeti kendini bu kadar yırtıyor? Sanki darbe Mısır’da değilde Türkiye’de olmuş gibi! Yoksa AKP ve destekçileri  Mısır’da bir şey mi kaybettiler?  Daha açıkçası Mısır’da parasını kaptıran mı var? Bu Türk ekonomisinimi etkileyecek?

Bu sorulara cevap bulmak için Türkiye ve Mısır arasındaki ticari ilişkiler, muhakkakbu nedenle masaya yatırılmalıdır. Kimlerin Mısır’da yatırımları vardır? Türkiye’nin Mısır’la arasındaki ithalatı ve ihracatı hangi kalemlerdir ve bu ticareti kimler yapmaktadır? Mısır’daki bu darbe birilerinin paralarına soğanmı doğramış veya böyle bir ihtimalmi doğurmuştur? Bu hususlar mutlaka mercek altına alınmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Ekonomi ile iç isyanlar arasında doğrudan bir bağ vardır. Türkiye’yi ele geçirmek veya zayıflatmak isteyen dış güçler, yurt içindeki işbirlikçilerinin isyanlarını güçlü hale getirmek ve sonuç almak için, ekonomiye saldırarak onu zayıflatırlar. Osmanlı – Türk İmparatorluğu’nda meydana gelen iç isyanlar araştırıldığında; aynı dönemde devletin aşırı borçlandırılarak dışa bağımlı hale getirildiği ve tavizlerin kopartıldığı, bu suretle de devletin parçalandığı görülecektir.

Bu dönemde de Türk ekonomisi kırılganlığı artırılmak sureti ile zayıflatılmış, ekonomi özelleştirmeler eliyle güçsüzleştirilmiş, yabancı sermaye ülkeyi işgal etmiş, yabancılara toprak satışları azami düzeyde artmış ve Türk ekonomisi kendisini revize edecek yerli kaynaklardan yoksun bırakılmıştır.

Bu durumu TÜSİAD’ın  basındaki sözcülerinden biri olarak nitelendirilen Hürriyet Gazetesi yazarı Ege Cansen şöyle tarif etmektedir. “Silivri’nin engelleri temizlediği yolda ilerleyen iktidarın izlediği kürt siyasetinin amacı “”T.C. ulusal sınırlar içinde bulunan kürtlere bir tür bağımsızlık verip, barış içinde yan yana yaşamayı sağlamaktır”” şeklinde özetlenebilir. Bu amaç, 19. Yüzyıldan beri devam eden bu Batılı büyük devletlerin, dünya ve özellikle Osmanlı Devleti için öngördükleri siyasi yapılanmayla, uyumludur.”

Buradan bakarsak Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun “Apo, prostat kanseri raporuyla bırakılacak” iddiasının, çözümün ikinci ve diğer aşamalarının, açılım konusundaki yeni taviz paketlerinin; İlhan Kesici’nin vurgu yaptığı bu kötüye giden ekonomi ile bir ilgisimi var?

Bu soruların hepsinin cevaplanması lazım. Ancak ekonomiden anlamayan bir adam olarak şunu söyleyebilirim; öyle bir duvara toslayacağız ki, karnımızı doyuramayacağız, emekli aylıklarımızı ve maaşlarımızı alamayacağız, işsiz kalacağız. Yine baba ocaklarında toplanıp tarhanaya kaşık sallayıp, bahçeyi ekip, edindiğimiz sarıkızla da süt, peynir yapacağız. Ve de yeni baştan ekonomik kurtuluşun çarelerini arayacağız.