Dünyaya gelip de bir hayat süren her faninin önemli bir vizyonu olmalıdır. En önemli görev, amaç ve hedeflerimizden birisi de doğru iş yapmaktır. Doğru iş, zamana, zemine, duruma, ihtiyaçlara, beklentilere ve ileri vizyona uygun, sürekli değişen, dinamizm ve esneklik gösteren bir yapıya sahiptir. Doğru iş, bir defa öğrenilip sürekli aynısı tekrarlanan bir iş değildir. Kim ki aynı işi en iyi öğrense dahi, yenilik ve gelişmelere kulak tıkayarak sürekli tekrarlasa, gelişimi durdurmuş ve geriye dönüşü başlatmış demektir. Doğru işi yapmak ve yaptırmak liderlerin işi iken, işi doğru yapmak veya yaptırmak ise, yöneticilerin işidir.
İşi doğru yapmak doğru işi yapmaktan farklıdır. Bir işi öğrenirsiniz ve sürekli aynısını kusursuz bir şekilde yaparsınız. Verilen emirleri harfiyen yerine getirirsiniz. Bana böyle emredildi veya böyle yapmam istendi dersiniz. İnsiyatif kullanamazsınız. Zira insiyatif kullanırsanız, verilen emirlerin dışına çıkmış olursunuz. Merdivene en güzel bir şekilde tırmanmayı öğrenmiş ve sürekli bu eylemi başarı ile yapabiliyorsunuzdur. Ancak, merdiven yanlış bir duvara dayanmış ise, birisi merdivenin yerini değiştirmiş ise, merdiven eskimiş ise, duvarın arkası uçurum ise ve duvar yıpranmış ise; bizim gözü kapalı merdivenden tırmanabilmemiz, başarılı olduğumuz sonucunu doğurmaz. Bütün olumsuzlukların bahanelerini başarı ile sıralamak ise, başarımıza hiç bir katkıda bulunmaz.
Çok iyi bir semer ustası olabilirsiniz. Çok iyi bir kaşık oyma ustası olabilirsiniz. Çok iyi bir tahta pencere imalat ustası olabilirsiniz. Çok iyi bir murat 124 ustası olabilirsiniz. Köyünüzün adet ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olabilirsiniz. Alışmadık belde kemer durmaz sözüne bağlılığınız özenle sürüyor olabilir. Dikkat ederseniz, yapılan eylemlerin hepsi de, mevcut ve bilinen işleri doğru yapmakla ilgilidir. Ama gerçekten yapılması gereken doğru iş bunlar mıdır?
Semerlerin kullanılma yeri olan eşeklerin dönemi kapanmıştır. En doğru iş olarak yaptığımız harika semerleri kime satacağız? Onun yerine değişim ve dinamizmin eseri olan yeniliklerin gerektirdiği daha çağdaş üretimlere geçmemiz doğru olmaz mı?
En kaliteli veya albenisi olsa dahi tahta kaşıkların kullanım yerleri oldukça sınırlı hale gelmiştir. En güzel kaşıkları üretiyor olabiliriz. Fakat kime satacağız?
Plastik pencere sistemlerinin hayatımıza dört nala girdiği bu günlerde, tahta pencerelerimiz ne kadar güzel olursa olsun, yeterli alıcıyı bulabilecek mi?
Hurdaya verilme zamanı bile geçmiş olan Murat 124’lerin çok iyi olan ustaları, daha fazla kullanım imkanı bulan modern otomobillerin ustalığına transfer olmadıkları sürece, işi doğru yapmış olmalarına rağmen, doğru işi yapmadıkları için işsiz kalmaya mahkumdurlar.
Köylerinin adet ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olup, hiç bir yeniliği köylerine sokmayanları bekleyen, çok büyük tehlikeler vardır. Çağdaş teknoloji ürünlerini kullanmakta geciken veya direnenler, mevcut işlerini ne kadar doğru yapsalar dahi, doğru ve geçerli işlere kapalı oldukları için, yaşantıları sıkıntıya girecektir. Aynı zamanda, gereken işleri doğru yapanların yanında geri kalacaklar ve rekabet güçlerini kaybedeceklerdir.
Merdivenin doğru duvara dayanması, usta bir tırmanma yeteneğinden daha önde olmasının yanında; duvarın doğru olmasıyla birlikte sağlam ve güvenilir olması, merdivenin çağa uygun kalite ve sağlamlıkta olması, merdivenin uzunluğu ve iş yapma yeteneklerinin de doğru olması gerekir.
Kalabalık bir işçi ordusu çalıştıran bir fabrikanın orta düzey yöneticisi, çalışanlar arasındaki tartışma ve kavgaları çok iyi çözümleme yeteneğine sahip olabilir. Bu özellik klasik bir yöneticinin güya başarılı bir eylemi gibi gözükebilir. Önüne gelen işi iyi yapıyordur. Ancak, asıl doğru iş, işletme içerisinde kavga ve gerginliklerin olmadığı, karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörü, affetme, paylaşma, dayanışma gibi yüksek kaliteli insan faktörlerini geçerli kılarak, çatışmaların olmadığı veya kaliteli bir şekilde yönetilebildiği bir çalışma iklimi oluşturmaktır. Hepimiz iyi biliriz ki, olmaması gereken olumsuzlukları oldurarak onları güya başarı ile çözmek, elbiseyi söküp yeniden dikmek gibi, beyhude yapılan bir eylemdir. Asıl olan mevcudu söküp tekrar dikmek yerine, yeni elbiseler üretmek daha akılcıdır.
Unutmayalım, her akıtılan ter mübarek değildir. Her, çok meşgul kişi de başarılı veya kaliteli değildir. Profesyonel hırsızlar da çok ter akıtarak, süper eylem planlarını uygulamaya koyarlar. Belki de işi doğru yaparak güya başarılı da olabilirler. Ancak, yapılan iş baştan yanlıştır, kanunsuzdur ve de kalitesizdir. İşi gereği gibi yapsalar dahi…
Bir cerrah organ hırsızlığı yapıyorsa veya bir bilgisayar mühendisi bankalardan bazı kişilerin hesaplarını boşaltıyorsa; planladıkları işi doğru ve güya başarılı olarak yapsalar dahi, işin kendisi yanlış ve kalitesiz olduğu için, kişisel kalitelerini de yerlere seriyorlar demektir.
O HALDE, yıllardır başarıyla yaptığımız önümüzdeki işlerimizi yeniden gözden geçirelim. Hala doğruluklarını ve yüksek kaliteli olma özelliklerini koruyorlar mı? Hala, değişen ve gelişen her türlü şartlara uyum sağlamış vaziyetteler mi? Hızla değişen ve kendini yenileyen teknolojiye, insan beklentilerine, yaşam kalitesine ve toplumsal kaliteye hizmet etmeye devam ediyorlar mı? Yüksek kaliteli bir insan olmanın unsurlarını taşıyorlar mı? Kaliteli yaşamın tüm hırsızlarından arınmışlar mı? Gelecek nesillere anlamlı ve yüksek kaliteli bir miras bırakma özelliklerini koruyorlar mı?
Selam, sevgi ve dualarımla…. Allah’a emanet olunuz.