Hz. Peygamber (s.a.s.), “Müslüman elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu kimsedir” (Buharî, İman, 4) buyurarak, mü’minleri başkalarına zarar vermekten sakındırmış; hatta onlara, yolda bulunan insanları rahatsız edici şeyleri kaldırmayı tavsiye etmiştir. (Müslim, Birr, 131) Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bu konudaki şu sözü de sadece Müslümanların değil, her milletten, her dinden ve her ırktan insanın kulaklarında çınlamalıdır: “Zulümden sakınız, Çünkü zulüm kıyamet gününde bir karanlıktır.” (Buharî, Mezâlim, 8; Müslim, Birr, 56)
İslam dini, insana verdiği değere saygı gösterilmesini, insanın onurunun, hak ve hürriyetlerinin korunmasını istemiştir. Bununla beraber İslam, hem kendi insanlık onurunu koruyacak, hem de diğer insanların onuruna değer verecek, onların haklarına saygı gösterecek insan-ı kâmil, yani üstün insan modelini yetiştirmeyi hedeflemiştir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) kendi dönemindeki Müslümanları bu amaca uygun olarak eğitmiştir. Mehmet Akif’in, “Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta / Dişsiz mi bir insan kardeşleri onu yerdi”
diye tarif ettiği katı kalpli, acımasız, insanlıktan habersiz insanlar, O’nun merhamet eğitimi sayesinde ince ruhlu, hassas kalpli, bir karıncayı bile ezmekten korkan merhamet abidesi birer üstün şahsiyet haline geldiler. İnsanlık, O’nun diriltici mesajları ile yitirdiği insanî değerlere tekrar kavuştu.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in şu hadis-i şerifleri, mükerrem insan modelinin yetişmesi; iyilik ve güzelliklerin hakim olduğu, huzurlu bir toplum oluşması açısından asr-ı saadette olduğu gibi günümüze ve kıyamete kadar tüm insanlığa ışık tutacak önemli mesajlar taşımaktadır: “Sizin en hayırlınız ahlâkı en güzel olanınızdır.”(Buharî, Edeb, 38) “İyilik güzel ahlâktan ibarettir…” (Müslim, Birr, 14-15) “Her iyilik sadakadır.” (Buharî, Edeb, 33) “İnsanların en hayırlısı, ömrü uzun, ameli güzel olanıdır.” (Tirmizî, Zühd, 21-22) “Sizden biriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olamaz.” (Buharî, İman, 7) “Her kim bir iyilik yaparsa ona, ondan yedi yüze kadar sevap yazılır.” (Müslim, İman, 204)
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), sözleriyle olduğu kadar davranışlarıyla da insana verdiği değeri her fırsatta göstermiştir. Bir gün Hz. Peygamber (s.a.s.) ashabıyla otururlarken yanlarından geçen bir cenaze için ayağa kalkmıştı. Yanında bulunanlar, cenazenin bir gayr-i Müslim (Yahudi) olduğunu söyleyerek, ayağa kalkmanın gereksiz olduğunu ifade etmişlerdi. Onların bu sözü üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.); “Müslüman değilse insan da mı değil?” (Buharî, Cenâiz, 50) diye cevap vermiş, bu sözüyle kim olursa olsun ölen bir insana saygı göstermek gerektiğini belirtmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.s.), insanın değerinin rengine ve dış görünüşüne değil, iman ve ameline göre olduğunu şöyle açıklamaktadır: “Şüphesiz Allah, sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Ancak kalplerinize ve amellerinize bakar” (Müslim, Birr, 34) buyurarak bu gerçeğe işaret etmiştir. Yine Allah Resûlü (s.a.s.), aralarındaki bir meseleden dolayı çıkan bir tartışmada Bilâl-ı Habeşî’ye, “siyah kadının oğlu” diye hitap ederek üzülmesine sebep olan Ebu Zer (r.a.)’i; “Sende hâlâ cahiliye âdetleri görüyorum” buyurarak, ikaz etmiştir. Bunun üzerine söylediği sözden pişmanlık duyan Ebu Zer, başını yere koymuş ve “Bilâl yanağıma basarak üzerimden geçmedikçe buradan kalkmam” diyerek üzüntüsünü dile getirmiştir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 411)
Görüldüğü gibi; İslam, kötü/zararlı insan modelinin oluşmasını önlemek için de gereken tedbirleri almış, adam öldürmek, yetim malı yemek, hırsızlık, gasp, faiz, içki, kumar, zina, sihir, yalan, iftira, gıybet, dedi-kodu, hased ve kin gibi fert ve topluma zarar verecek davranışları yasaklamıştır.
Netice olarak; Müslümanlar olarak, tüm insanlara şefkat, merhamet, hoşgörü ile yaklaşmalı; insanların şeref ve haysiyetlerine, hak ve hürriyetlerine saygı göstermeli; Yunus’un, “Yaratılanı severim, Yaratan’dan ötürü” dediği gibi tüm varlıklara sevgi göstermeliyiz.
2013 Yılı Kutlu Doğum Haftası 14-20 Nisan tarihleri arasında il genelinde halkımızın yoğun katılımı ile düzenlenen çeşitli etkinliklerle büyük bir coşku içerisinde kutlanmıştır. Bu vesileyle; programlarımızın başarıyla gerçekleşmesinde emeği geçenlere ve tüm katılımcılara teşekkür eder; birlik, beraberlik ve huzur içinde nice Kutlu Doğumlara, mübarek gün ve gecelere ulaştırmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.