Günümüz dünyasında, bilgiler ve teknolojiler sürekli yenileniyor. Bu durum pazara sürülen ürünlerin de devamlı yenilenmesine neden oluyor. Yeni nesil ürünler yaşantımızı kısa sürede etkisi altına alıyor, yönlendiriyor ve değiştiriyor.
Hızla geçen zaman evimizle beraber evimizin bulunduğu sokağın da görüntüsünü değiştiriyor. Bir veya iki katlı küçük bahçeli, pencerelerinin önünde sardunya, karanfil saksıları bulunan evlerimiz artık yok oldular.
Çocukluğumuzun sokak kültürü de artık tarihin arşivlerine sığındı. Günümüzde sosyal yaşam, komşuluk ilişkileriyle beraber, çocukların sokak oyunlarını da yok etti.
Oysa, eski sokaklar çocukların güven içinde oynadıkları alanlardı. Kız ve erkek çocukların kendi aralarında veya beraber oynadıkları oyunların da neler olduğu zamanla çoktan unutuldu.
Sokaklarımızın özgün giysileri ve davranışları olan kamu görevlileri de artık yoklar. Haftanın belirli gün ve saatlerinde geçen atlı çöp arabaları ve saygılı temizlik görevlileri ile geceleri herkese güven içinde olduğunu hissettiren bekçi babalar da kayboldular.
Eski kent yaşamının rengi, sesi, kokusu ve her biri ayrı ayrı toplumsal değerlerimiz olan sokak satıcılarımız da günümüze kadar gelemediler.
Sokak satıcıları, seyyar esnaf veya ayak satıcıları olarak isimlendirilen bu insanlar zaman içinde kayboldular.
Aslında sokak satıcıları Anadolu’nun değişik yörelerinden para kazanmak için kentlere gelen insanlarımızdı.
Sokakların unutulan bu renkli kişilerinden hatırladıklarımı sizlere aktarmak istiyorum.
Sütçüler, gazeteciler, simitçiler, atlı zerzevatçılar, sakalar, yağcılar, bohçacılar, ayakkabı tamircileri, bileyiciler, kalaycılar, oduncular, kömürcüler, çekirdek ve leblebiciler, macuncular, halkacı-poğaçacı-açmacılar, niyetçiler, elma şekerciler, dondurmacılar, pamuk helvacılar,Abdülvahit Turan Yenihayatçılar, oyuncakçılar ( Fırıldakçı – Çemberci – Balerinacılar ), mısırcılar, galetacılar, yoğurtçular, son çıkan şarkıcılar, turşucular ve diğerleri…
Bu insanları mahalleliler tanırdı, satıcılar da sokağın sakinlerini. Belli bir süre sonra memleketlerine dönmek isteyen satıcılar, yerlerini alacak yeni satıcıyla bir ay kadar beraber dolaşırdı. Onları mahallelilere tanıştırırlardı.
Satıcıların kendi aralarında hiç bozulmayan kuralları vardı. Aynı malı satanlar birbirlerinin satış yaptığı sokaklara hiç girmezlerdi. Hepsinin satış bölgeleri ayrı olurdu. Bu konuya çok hassasiyet gösterirlerdi.
Sokak satıcılarımızın, aklımda kaldığı kadarıyla özelliklerini tavır ve kişiliklerini, seslenişlerini, kıyafetlerini, satış usullerini inşallah bir başka yazımla sizlere aktarmaya çalışacağım.