Artık rüşvetin de bölücülüğün de ihanetin de belgesi var. Kimse durup dururken bölünme rüyaları görmüyor. Çünkü tarih bizi uyanık tutuyor. Asıl uyuyanlar tarih şuurundan nasipsizlerdir. Belgesi mi? İşte belgesi…
2005’li yıllarda Türkiye’yi sarsan şu bilgi, basında yer almıştı, inşallah unutulmamıştır…
Yıl 1961’dir…Yer: Washington, NATO Askerî Komite Karargâhı. NATO’nun yeni Kurmay başkanı Fransız general, Karargâhtaki müttefik kuvvet temsilcileri olan proje subaylarını toplar ve önlerine ‘Kendisine tevdi edilen proje dosyalarını ‘ koyar. Türkiye’yi temsîlen toplantıda bulunan Kurmay Albay Atıf Erçıkan da önüne konan NATO dosyasının, “Sovyetler Birliği’ne Karşı Uygulanacak Psikolojik Harp Harekâtı” başlıklı kapağını kaldırır. Lâkin daha dosyanın bir satırını bile okumadan biri Amerikalı diğeri İngiliz 2 NATO Albayı hışımla içeri girip Türk Albayın tepesine dikilirler.
“Kurmay Başkanı elindeki dosyayı sana yanlışlıkla vermiş, derhal geri istiyor!”
Der ve dosyayı almak için uzanırlar. Türk Albay Atıf Erçıkan daha atik davranarak dosyayı çekmecesine atar ve kilitler. İngiliz ve Amerikalı Albaylar Türk Albayı ölümle tehdit eder. Uzatmayalım, bu dosyadan bir kelime sızdırırsan neticesi ölümün olur tehdidi savurur çaresiz giderler.
Peki o dosyada ne vardır?
O dosyada SSCB dağıldığında bağımsızlığını elde edecek 5 veya 6 Türk devleti ile Türkiye Cumhuriyeti birleşirse Hitler Almanyası veya Stalin Rusyasından daha etkili bir kuvvet Batı’nın karşısına dikilecektir denilmekte ve şu öneride bulunulmaktadır.
“Türkiye Cumhuriyeti ile Doğu Türklerini birleştirmemek için elden gelen yapılmalı, Türkiye ile bu devletler arasında tampon devletler kurulmalı. Türkiye’nin lider devlet olmasını engellemek için bütün tedbirler alınmalıdır.”
İşte PKK bu hedefin ürünüdür ve tampon devlet olarak Kürdistan adım adım yaklaşmaktadır.
Güle oynaya yürünen bu yolun sonunda Türk’e de Kürt’e de gözyaşından başka bir şey yok gibi. Çünkü proje ne Türk’ün, ne Kürt’ün projesi. Proje bir Haçlı projesi…
Bizzat üreticilerinden biri olan Condoleezza Rice’nin, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30’a yakın halkı Müslüman olan devletin sınırlarını değiştirecek olan ‘Büyük Orta Doğu Projesi’ bu hedefin ürünüdür. (Hasan Demir, Yeniçağ, 27 Ocak 2013, s. 10)
X
Gerisi lâf ü güzaf…
Sözün özü; Türkiye Cumhuriyeti Devleti daima teyakkuzda ve uyanık olmalı.
Türk Hükümeti -pür dikkat- olacakların seyir ve gidişatına yabancı ellerin karışmasına fırsat vermemeli.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini bölüp parçalamak isteyen sözde dost ve müttefik devletlerin; artık gizlemek lüzumuna bile ihtiyaç duymayan hain istek ve arzularına set çekmeli. Menhus emellerinin kursaklarında kalmasını sağlamalı.
Bütün içtenliğimizle, Mithat Cemal Kuntay’ın gür sesiyle tüm dünyaya meydan okuduğu gibi bizler de:
3599
Ölmez bu vatan, farzı muhal ölse de hattâ
Çekmez kürenin sırtı, bu tabutu cesîmi
diyor; devletimizin, bu isabetli inanışın gereğini yapacağına da inanıyoruz.
Çünkü, emperyalist devletler unutmasınlar ki: “Ava giden avlanır.”
Zira: “Ve mekeruu mekren ve mekernâ mekren ve hüm lâ yeş’urûn.” / “Böyle bir tuzak kurdular, biz de onlar hiç farkında olmadan onlara tuzak kurduk (yani, onların tuzaklarını, kendi helâklerinin sebebi kıldık. Onlar, bilmeden kendi helâklarını hazırladılar).” (Neml Sûresi, Ayet: 50, Prof. Dr. Süleyman Ateş’in Meal’inden.)