Önce hangi eserleri okumalıyız?
Kitap vardır dâvâmızı anlatır. Kitap vardır karşı dâvâyı tasvîr eder.
Birinde kendimizi öğrenir. Ötekinde karşı fikri.
Kendimizi anlatan eserler, bizi Hakk’la meşgûl eder, bizi olmamız gerektiği şekilde yetiştirir. Hakk’la donatır. Artık Hakk’ı bildiğimiz için, Bâtıl bizi istîlâ edemez. Onunla nerede karşılaşsak, ona karşı tavır alır, onu reddederiz. Çünkü Hakk güneş, diğerleri yıldızlar gibi olup onun yanında sönük kalırlar. Hakk, dalgakıran gibidir. Kendisine çarpan bâtıl fikir dalgalarını geri çevirir.
Karşı dâvâyı anlatan eserler, bizleri çok meşgûl eder. Belki gerçeğe erişmeğe vakit bile bırakmaz. Tıpkı iki kere iki dört eder demek varken; iki kere üç dört değil, beş kere üç dört değil…ilââhir. Âdeta sonsuz sayıda çarpımları reddede reddede, haaa ancak iki kere iki dörtmüş demek gibi bir şey…Kaldı ki, bu yanlış hesabın birine takılmak tehlikesi de var…O zaman bâtıl bizi istila etmiş olur. Önce Hakk’ı bilmediğimiz için.
Kaldı ki, İmam Şâfii Hazretlerinin dediği gibi: “Hakla meşgûl olmıyanı, Bâtıl istila eder.”
Bu demek değildir ki, karşı dâvâyı anlatan eserleri hiç okumıyalım. Okuyalım ama önce kendimizi tanımalıyız. Sonra başkasını…Tabî sıra ve zamanı gelince…Yoksa kendini tanımadan başkalarını tanımak istiyenler, onların kötü birer taklitçileri olmaktan kendilerini alamazlar.
Bulduğu bir Tevrat parçasını okuyan Hz. Ömer’e Peygamberimiz:
“Ben size doğrusunu getirmişken niçin onu okuyorsun? Okuma.” Mealinde karşılık vermesi çok düşündürücüdür. Bâtıl’ın mütalâası, Hz. Ömer için bile mahzûrlu olursa, ya bizler için…
X
En iyi intiba / izlenim, ilk intiba / ilk izlenimdir.
Kendinizi geçmişin değil, geleceğin insanı olarak görün ve ciddiyet ve vekar çerçevesine girin. Yarınki şahsiyetinizin havasını şimdiden teneffüs edin. Ağır olun. Hafiflikten şiddetle kaçının.
Çocuğa büyük muamelesi yaptıkça, kendini büyük görerek lâftan anlaması gibi, sizler de şimdiden büyüklüğünüze hazırlanın. Tabî bu kibirlenin / büyüklük taslayın, gururlanın / yersiz bir kendini beğenmişlik içinde ona buna kurum ve çalım satın demek değildir.
X
İlim, bilgisizlikten üstündür. Bilmek aydınlık, bilmemek ise karanlıktır. Bu bakımdan Hoca’nın talebesini sıkıştırması, Subay’ın askeri sıkıştırması gibidir. Tâlimde ter dökmeyen, savaşta kan döker misali.
Tembellikten alınacak öğrencilik lezzeti, mêzûniyeti düşünmemekle kaabil, düşünenin ise çalışması lâzım.
Yapan bilir, bilen konuşur. Yapmak ve bilmek için öğrenmek lâzım. Bunun yolu da dinlemekten geçer.
“Tekrar” teori ve nazariyesi ise, öğrenmenin temelidir. Zaten her gün güneş doğmuyor, hergün uyumuyor, hergün yiyip içmiyor muyuz? Duvarcı hergün aynı tuğlalarla uğraşmıyor mu? Ama neticede duvar yükselmiş oluyor.
Dünya dönüyor ama hergün farklı bir yerde, ayrı bir takvimde. Tekrarlanan şey aynı fakat edinilen fikir farklıdır.
Konfüçyüs’ün dediği gibi: “Düşünmeden öğrenmek, vakit kaybetmektir.”
437
Öyleyse baktığını gör. Duyduğunu işit. Okuduğunu anla.
Ki soru sorabilesin.
Çünkü Hz. Mevlânâ’nın dediği gibi: “Sual, yarı bilgidir. Hiç bilmiyen, bu bilgiden dışarıda kalan bu soruyu soramaz. Soru da bilgiden doğar, cevap da. Nitekim diken de toprakla sudan biter, gül de.”
Unutma ki, “Okulu yaşamak.” ve “Okulda yaşamak.” Birbirinden çok farklıdır.
Sen hem okulda ol, hem de okulu yaşa.
438 – 439