Sanat ve Kültürde Başbakanın Hatırlattıkları

92

 

Ak Parti’nin 4. Büyük Kongresi’nde gerek hazır bulunanlar, gerekse 7 dildeki canlı yayını takip edenler politikanın yanında tarih, sanat ve kültürel isim ve eserlere de şahit oldular.

Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan şiirle örtüşen bugüne kadarki tek başbakan dersem abartmamış olurum. Talebeliğinden bu yana şiire alaka göstermiş, iyi şiir okuyan tek siyasi liderdir ayrıca. Maarif Bakanı, TBMM kurucu milletvekili Hamdullah Suphi Tanrıöver’e yetişemedim ama iyi hatip olduğunu kitaplar yazıyor. Sadece o kadar. Erdoğan ise bu hatipliğe şiir ve şaire olan yakınlığını da ekliyor.

Önemli toplantılarda İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’dan bir dize okumadan geçmiyor “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem” diyerek “İrtica bu mu?” adlı şiirin tümünü hatırlatıyor.

BİRKAÇ MEKTUP, BİRKAÇ RESİM

Yahya Kemal Beyatlı için de aynı şeyi söyleyebilirim. Nitekim Ankara Arena Spor Salonundaki toplantıda hemen “Kökü Mazide Olan Ati”ye vurgu yaptı. Bayrak ve Fetih Marşı şairimiz Arif Nihat Asya’nın perspektifinin en güzel şekilde altını çizdi. Açılışı ise Allah’a “Sevgili” diyerek hitap eden Yüce Diriliş Partisi Lideri ve “Diriliş Nesli”nin amentüsünü yazan Sezai Karakoç ile yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın okuduğu ve insanın dünyada sürgünde olduğunu vurgulayan şiirin bir bölümü şöyle;

“Ey Sevgili, uzatma dünya sürgünümü benim,

Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır;

Ne yapsalar boş; göklerden gelen bir karar vardır!

Gün batsa ne olur; geceyi onaran bir mimar vardır!

Göğsünde sürgününü çağıran bir damar vardır,

Senden ümid kesmem, kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır!.”

Yunus Emre ve Mevlana ile Hacı Bektaş Veli de hatırlatılmadan geçilmedi. Edebali  “Ey oğul”u ile hala geçerli, hala okunuyor, okutuluyor. Şairler ve şiirler burada bitmedi Başbakanın konuşmasında. Necip Fazıl Kısakürek’ten de Nazım Hikmet’ten de bahsetti, Mem-i zin’in yazarı Ahmed-i Hani’den de.

BU İSİMLERİ İYİ BELLEMEK GEREK

Aşık Veysel’in sazı ve sesiyle dinledik “Uzun ince bir yoldayım” derken. Henüz rahmete kavuşan bir millet sanatçısı, “Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?” diyen Neşet Ertaş’ı da “Yalan Dünya” ile yeniden topluma seslendirdi. Neşet Ertaş şöyle diyor;

“Yar gönlünü bilenlere, yar elinden gül gelir,

Yar gönlünü bilmeyene, yardan acı dil gelir!

Yar gönlünü bilmiyorsan, varıp gönül almıyorsan,

Yare içte gülmüyorsan, her ne giysen çul gelir!

Sadık bir yar bulup yaşa, o’nun dışındakileri boşa,

El aklıyla gezen başa, binbir türlü hal gelir!”

Siz Nizamülmülk’ün Siyasetname’sinden haberdar mısınız? Başbakan Erdoğan “Bizim yolumuz..” diye dikkat çekerken “Alpaslan, Melikşah, Kılıçarslan”ın ismi geçince böyle bir vezir ve eser hatırlandı. Sonra şair padişahlar Fatih Sultan Mehmet, şair Avni; Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman şair Muhibbi de kılavuzlar arasındaydı yol salık veren.

İSİMLERİN ARKA PLANI

Mustafa Kemal’in okuduğu yerli-yabancı eserlerin sayısı yaklaşık dörtbin! Hem de altını renkli kalemlerle çizerek okuyormuş. Şimdi Ankara’da bu kitapların sergilendiği bir müze vardır.

Turgut Özal’ı ben de hatırlıyorum, iyi bir okuyucu ve yayınları takip eden önemli bir devlet adamıydı. Her yurtdışına gidişi sırasında bir yayınevine uğrayacak zaman ayarlamaya çalışır, yeni neşriyatı alır ve tavsiye ederdi. Cumhurbaşkanı ve Başbakan Özal, İstanbul Harbiye’deki Devekuşu Kabere Tiyatrosu’nda en önde oturarak kendisini sahnede sanat diliyle eleştiren Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ı kahkaha atarak izler, dergi ve gazetelerdeki karikatürlerini çerçeveleterek duvarına asardı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yolundan gittiğini söylediği her ismi keşke önemine binaen yeniden değerlendirebilsek. Eserlerinin yeni baskılarının yanında, hayatları beyazperdeye, televizyon dizilerine ve radyo mikrofonlarına konu olabilse. 2011 Mehmet Akif Ersoy Yılı’nda bile birkaç STK dışında hiç bir şey, ama hiç bir şey yapılmadı maalesef ve maatteessüf. Bir draması bile çekilmedi.

Söz konusu isimler adına açılmış okullarımız vardır. Keşke bu okullarda birer kamuoyu araştırması yapılsa da öğretmen ve öğrencilerin kaçı acaba bu ismi biliyor, tanıyor ve anlatabiliyor, böyle bir ayrıcalığa sahip. Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı’nın Mehmet Akif Okullarıyla alakalı araştırmasına verilen cevapta “Mehmet Akif Ersoy kimdir?” sorusuna  bir öğrenci “Bizim okulun adıdır” cevabını verdi!?  Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş ismini alan okullar da bundan vareste tutulmadı.

Kongrede müzik de vardı. Ancak bir iddia ki üzülmedim diyemem. Aralarda zaman zaman çalınan müzik 1970’lı yıllarda moda olan “Eskişehir Marşı” imiş. İddia böyle. Keşke böylesi toplantılar için yeniden bir melodi sipariş edilebilseydi beste ve güfte ustalarına. Bu sektör de gündeme gelebilseydi. Çünkü toplantıda teknoloji bütün büyüklüğü ile dikkatleri üzerine çekti. Süper bir uygulama yapılmıştı. Görsellik hep kazandı.

BİR MANİFESTO GİBİ

Ak Parti Büyük Kongresi’nde “muhafazakar demokratlık” yeniden hatırlatıldı. 61 sahifelik konuşma metninde 63 madde ile yol haritası çizilmişti. Bilgi ve teknoloji ihracı bunlardan biriydi. Genelde AB standardı kaygısı öne çıkarılmıştı. Bir önemli konu olan antisemitizm(nefretçilik) ve islamofobia (islam düşmanlığı) için tedbir ve kamuoyunun da bilgilendirilmesi ve uluslararası girişimlerin sürmesi de gerekiyor. Kamuoyumuz ve dünya efkarı umumiyesi bu konularda etkili bir kampanya ile bilgilendirilmeli, hiç ihmale gelmez.

Aynı gün gazetelerde bir ilan da vardı. 20 kadar gazete tam sahife ilanıyla  “Gazetelerin İçeriği Gazetelerindir” diyerek internet gazeteciliği için uyarıda bulunuyordu. “Telif ödemeden ve rızamız alınmadan yazılarımızı yayınlamayın” demekti Türkçesiyle. Böyle bir uygulama ne getirecek, ne götürecek doğrusu iletişim fakültelerinin bir çalışma yapması gerekir. Fikir hayatımız ciddi bir dönemden geçiyor, düşünce üretilmiyor ve üretilen görüşler medyada yer bulamıyor maalesef. Dolayısıyla böyle bir uygulamaya karşı duyarlı olmak gerek.

Bu kongreden sonra düşündüm, TBMM’nde sanatçı, şair, fikir adamı milletvekili yok mu acaba? Elbette var. Hatta kendisi de bir şair olan ve bir dönem Şanlıurfa Milletvekilliği de yapan Mehmet Atila Maraş’ın TBMM yayını olarak çıkan böyle bir çalışması da mevcut. Kitapta geçen isimlerden ünlü olanlar var, eserleri hala vitrinlerde bulunanlar var, fakat parlamentoda iken sanat ve düşünce hayatımız için hazırladığı kanun tasarısını hayata geçiren ya yok, ya sayılmayacak kadar az. Şimdi bu dönemde sanatçılar, yazarlar, şairler, mütercimler, düşünce adamları için sanırım bir yeni düzenleme gerekecek. Yoksa eski mirası yemeye devam ederiz!.

RÜZGARIN HER TARAFA ESMESİ

Çünkü Başbakan Erdoğan’ın zikrettiği isimler içinde hayatta olan sadece bir tek sanatçı şair vardır o da Sezai Karakoç’tur. O’na da gözümüz gibi bakmalı, eserlerini su gibi içmeliyiz. Bir kısım zevat “Kardeşim, o da siyasi bir lider, partisi var, niçin o’na destek olayım” dese de vız gelip tırıs gitmeli. Karakoç’un geçtiği yollara kırmızı halılar serilse bile az. Eğer sanatçılar, yazarlar, edipler, şairler ve düşünce adamları için bir düzenleme yapılmaz ise bu mirası bir müddet sonra bitirecek, yerine de yenisi gelmediği için fikir hayatımız hem kel, hem fodul olarak kalacaktır.

Vehbi Koç Vakfı aynı günlerde İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa’da “Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Festivali” dizenledi. Türkiye’de hat, tezhip, minyatür ve öteki Türk Süsleme Sanatları koleksiyonu sadece Sakıp Sabancı Müzesi’ne aittir. Dünyanın bazı başkentlerinde hep sergileniyor.

Artık muhafazakar sermaye de güçlendi ve örgütlendi? Holdinglerin sayısı bir hayli arttı maşallah. Muhafazakar demokrat gazete, televizyon, radyo ve öteki medya organlarımızın kamuoyunu etkilemedeki yeri öne çıktı. Neden böylesine bir etkinliğe hazırlanmaz ve programına almazlar ki? Üstelik Star ve grubunun bir zamanlar sahibi olan Sayın Ethem Sancak da artık son kongreyle AK Parti yetkili kurullarında.

Bursa bir önceki dönem milletvekili Şair Mehmet Ocaktan ise hala yayın koordinatörü grubun. Star Grubunun Harbiye Açık Hava Yaz Etkinliklerine sponsor olması kadar, rüzgarın bu tarafa da esmesi gerekmez mi? Hakeza bu duyarlılık bütün muhafazakar demokrat sermaye için de geçerli olmalı herhalde.

SADECE 2023 DEĞİL, 2071 İÇİN DE PROJE

Yoksa sayın Başbakanımızın saydığı bu isimlerle kalır hayatımız, yeni nesiller de taze isim ve resimlerle tanışamaz, istenmese de emperyalist batının rüzgarına girer. Oysa milli sanat, edebiyat, düşünce eksenli sivil toplum kuruluşlarımızla yöneticileri ve insanlarımızın nasıl bir fedakarlıkla hayatın içinde olduğu görülmüyor mu?  Bölgenin saygın lideri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hatırlattıkları ve sahiplendikleri isimler için teşekkürler. Hele 2023 ve 2071 yılı projeleri için bakmışsınız zil çalmış, zamanı gelmiş bizler göremezsek de!