İlkel İlkeler

89

 

Günümüzde ABD ve AB’nin emellerine maşalık yapanlar var. Hem içimizde hem dışımızda.
İçimizdeki teröristler ve dışımızdaki Kuzey Iraklılar, özellikle ABD’nin gölgesinde varlık tezahür ve  gösterisinde bulunuyorlar.

Çevrelerindeki din kardeşlerini hiçe sayıyorlar. Onların rağmına dolu dizgin, sözde istiklâl, sözde bağımsızlık peşinde koşuyorlar.

Bunlar başlarını elleri arasına alarak, iyice bir düşünmelidirler. Düşünmelidirler ki, el atına binen çabuk iner.

Bilsinler ki, ayrılık gayrılık için, aykırı düşünen ve aykırı hareket edenler iyi etmiyorlar. Çünkü son pişmanlık fayda vermez.

Tarihe dönüp baksalar görecekler ki, hep ileri sürülmüşler, sonra da yüzüstü bırakılıp terk edilmişlerdir.

Çünkü âlet olarak kullanılanlar; işleri bitenler tarafından hemen bir kenara itilir. Hattâ unutulur. Ta ki tekrar menfaat ve çıkarları söz konusu olana kadar.

Kaldı ki bu kandırılışları, bu gönüllü kanışları bir değil, iki değil! Daha da süreceğe benziyor. Ta ki burunları sürtene kadar.

Hem hatırlasınlar ki, “Müslüman; bir delikten iki defa ısırılmaz!” Yâni Müslüman uyanık olmalı. Aldanmamalı. Hele hele Müslüman kardeşleri aleyhinde, gayri müslimlerin elinde âlet ve oyuncak olmamalı.

Yoksa bırakın öte tarafı, daha bu dünyadayken bile tokat yer. Perişan olur. Olan ise birkaç maceraperestin körü körüne peşlerinden sürükledikleri mazlum ve masum Müslüman Kürt kardeşlerimize, Kürt halkına olur.Sonuçta bu serüvencilerin güvendikleri dağlara kar yağar. İçte – dışta dayandıkları ve bilerek ve  “Ya tutarsa” diyerek tutundukları  ABD’nin dış politikalarına yön veren düstur / prensip ve ilkel ilkeleri işlemez olur.

X

Bütün bunları görenedir a gözüm görene,
Görmek istemeyen bakışla yetinen köre ne?

X

İşte ABD’nin kuyruğuna takılan ve ondan medet umanların; şu satırları dikkat ve ibretle tekrar tekrar okuyup, yine başbaşa kalacağımız günleri düşünerek ayaklarını denk almaları gerekmez mi?

İşte ABD’nin, düşündüren ilkeleri:

“ABD Başkanı George Washington 17 Eylül 1796 tarihinde siyasî hayattan çekilirken yaptığı veda konuşmasında bakın neler diyordu:

” ‘ Belirli bir millete sevdayla bağlanmaktan kaçınınız. Başka bir ülkeye nefret yahut sevgi duyguları beslemeyi âdet edinen milletler köleleşirler, kendi görev ve çıkarlarını unuturlar. Zira bir millet ortaklık hayâline kapılarak başka bir millete bağlandı mı, bu ikincisinin kavgalarına boşu boşuna karışır.

” ‘ Üstelik ona imtiyazlar tanır. Bu ise kendisinin sömürülmesine yol açmakla kalmaz, başka ülkelerin düşmanlığını ve misillemelerini de üstüne çeker. Büyük ve güçlü bir ülkeyle öyle bir ilişki kuran küçük yahut zayıf bir millet, ötekisinin uydusu olmaktan kurtulamaz.

2228

” ‘ Yabancı entrikaların âleti durumundaki kişiler, güvenini ve alkışını kazandıkları halkı aldatarak, onun çıkarlarını başkalarına teslim etmesini sağlarken, bütün bunlara karşı çıkan gerçek yurtseverler şüpheli duruma düşürülüp lânetlenebilirler.’ ” (Bay Pipo, Soner Yalçın-Doğan Yurdakul, 7. Baskı, İstanbul -Tarihsiz, s. 77)

X

Yazımı ABD’nin içyüzüne ayna tutan diğer bir alıntıyla bitiriyorum:

“Benim gördüğüm ve özellikle son zamanlarda hissettiğim bu süper güç, çıktığı zirveden iniş yolunu tutmuş gibi. Kaderini Amerika’nın talimatına bağlayanlar varsa, onlara bir iyiliğim dokunsun diyorum da. Şimdiden tedbirlerini alsınlar diye söylüyorum.

“Geçmişte ABD, iktidara taşıdığı Markos’u, İran Şahını, Saddam Hüseyin’i, Noriega’yı, Osama Bin Laden’i ve öteki dünya liderlerini de bozuk para gibi harcamıştı da.

“Son yıllarda özellikle Irak ve Afganistan’da görüldü ki, elinizde her türlü teknoloji ve gelişmiş silahlar olmasına karşılık, ölmeye karar vermiş insanlar kadar hiçbiri etkili değil. Zira her ordu ele geçirmek istediği ve bombaladığı yeri en sonunda işgal etmek zorundadır. Sovyetler Birliği’nin Afganistan’da yaşadıkları ile Amerika’nın Vietnam, Afganistan ve Irak deneyleri bunun en güzel örneği.

“Federal bütçe açığı, 485 milyar doları buldu.

“ABD ekonomisinde orta sınıf yok oluyor.” (Savaş Süzal, Yeniçağ, 2 Eylül 2005, s. 8)

X

Uzağa gitmeğe ne hâcet, aynı ABD; Rusya’ya karşı, Nato içinde yer alarak; Avrupa’nın ve ABD’nin onlarca yıl bekçiliğini yapan Türkiye’nin kuyusunu kazmıyor mu? Kazıyor!

AB ülkelerini de yanına alarak, bölücü terörü azdırmıyor mu? Azdırıyor!

Bölücü terörden yana tavır koymuyor mu? Koyuyor!

Üstelik bölücü teröristlere, gerilla gözüyle bakmıyorlar mı? Bakıyorlar!

Kore’de canımız bahasına müttefik olduğumuzu unutmadılar mı? Unuttular!

X

İkide bir zikzaklar çizen, böyle bir ABD’nin kılavuzluğunda,
Nereye varacağını sanıyorsun, böyle hırsızın yavuzluğunda?

 

 

Önceki İçerikAhlakın Toplum İçin Önemi
Sonraki İçerikEmre Belozoğlu Juventus’ta!..
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.