Kosova’daki Yanlış ve “Milli Devlet”

85

 

Yaklaşık 65 yıldır Kosova’da Türkçe öğretimi ve eğitimi yapılmakta ve Türk kültürü korunmaktadır. 1912’de Türkçe eğitim öğretim yapan okullar kapanmış; ancak 1951’de yeniden açılmışlardır. Türk Dünyası içinde önemli bir yere sahip olan Balkan Türklüğü, 1992’de Türkiye Cumhuriyetinin gençlere üniversite kapılarını açması ile yeni bir boyut kazanmıştır. Türkiye’de yüksek öğretim görme imkânı sosyal bağları güçlendirmiş, tanıma ve tanıtma faaliyetlerini arttırmıştır.

Geçenlerde Dış Türkler ve Akraba Topluluklar Genel Müdürlüğünden gelen bir heyet ve peşinden YÖK’ün garip bir karar alması anlaşılır gibi değildir. Kosova’da Türk liselerinde 12-13yıl Türkçe eğitim gören bir öğrenci YÖK kararıyla Türkçe sınavına alınacakmış. Ancak, Kosova’da yeni faaliyete geçen Yunus Emre Türk Kültür Merkezlerinde 3 ay öğrenim görenlerin Türkçe sınavına tabi tutulmayacağı haberleri geliyor. Bu yanlışı ancak Balkanlar üzerinde Türkiye karşıtı bir politika izleyecek yabancılar yapabilirdi. Kendi ayağına kurşun sıkmak anlamına gelen bu çelişkiden kurtulmak gerekmektedir. Üç ay görülecek Türkçe öğrenimi, 12-13 yıllık bir eğitim ile nasıl mukayese edilebilir? Türkiye’de yapılanları gördükçe artık bunu da yadırgamıyoruz.

Farklı devletlerde otorite ve yetkinin kullanılması şekilleri üç ana başlıkta toplanabilir. Bunlar üniter (merkezi), federasyon ve konfederasyon adını taşımaktadır.

Üniter milli devlet, egemen tek millete dayanır. Milli devlet, tek millete ait milliyetin, milli kimliğin ve milli kültürün mührünün vatanlaştırılmış coğrafyaya vurulmasıdır. Bu coğrafya üzerindeki milli devlet, milli bağımsızlığa sahiptir. Egemenlik hakkını mutlak kullanır. Kimse ile egemenliği paylaşmaz. Tek bir millete ve milliyete dayanır. Bu devlet, tek parlamentolu, milli dil ile eğitim öğretim yapan, tek devlet adına vergi toplayan, ordu besleyen ve bütçe yapan bir anlayışa sahiptir. Milli devlet bir veya birden fazla etnisiteyi, inanç ve baskı gruplarını da bünyesinde taşıyabilir. Ancak, bu etnik ve inanç grupları tek millete ve devlete karşı ortaklık iddiasında bulunamaz. Vatandaşları kanun önünde ve temel hak ve hürriyetleri kullanmada eşittir. Kimseye de gereksiz yere pozitif ayrımcılık yapılmaz.

Milli devlet haline gelememiş topluluklarda, milli mensubiyetin, devlete vatandaşlığın yerini; etnik ve mezhep mensubiyeti alır. Parça bütünün yerine geçer. Meselâ, Irak’ta Iraklı olmaktan önce Şii veya Sünni, Arap, Kürt ve Türkmen olmak gibi. Milli devlet, milletleşme sürecinde oldukça mesafe alan bir devlettir. Aslında milletleşme olmadan demokrasi de işletilemez. Demokrasi milli mutabakatlar üzerinde yükselir. Milli devlette farklılıklar reddedilmez; ancak kutsallaştırılmaz da. Farklılıklara dayalı ırkçılık yapılmaz. İlkel etniklik ve taassup öne çıkarılmaz.

Bugün Türkiye’de Türkçe konuşulan neredeyse her yerde eşitliği ve beraberliği sözde sağlamak adına Kürtçe, Lazca ve Çerkesçe öne çıkarılmaya çalışılıyor. Etnik diller maalesef Türkçeye karşı kullanılır hale gelmiştir. Türk Milletinin dili olan Türkçe’ye yeni ortaklar aranmaktadır. Bu her şeyden önce egemenlik hakkının dolaylı devridir. Bu devir işlemleri arttıkça devlet de devlet olma vasfını kaybeder ve trafiği düzenleyen trafik polisine döner. Oysa egemenlik hükmeden, buyuran, buyruğunu  yürütebilen üstün bir gücü ifade eder. Egemen bir siyasi güç, kendi yetki alanında herhangi bir üst otoriteye bağlı ve bağımlı olmayan güçtür. (Feyzioğlu, Turhan “Atatürkçülük ve Millet Egemenliği” Atatürkçü Düşünçe, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Ankara 1992)

Yeni anayasa’da çok değişik tuzaklardan birisi de budur. Türk milleti bunu fark ediyor mu? Millet olmaktan, kalabalık ve basit bir sürü haline dönüştürülmeye çalışılan bir toplumda, bazı ihanetleri ve yanlışları fark edebilmek mümkün değildir. Gayri meşruluğu, kavgayı, çatışmayı ve bayağılığı öne çıkaran diziler toplumu düşünmekten alıkoymaktadır.  Diziler genelde bunun için vatandaşın evine davetsiz misafir gibi girmektedir.

 

 

Önceki İçerikAydınlarımıza 19 Mayıs Kutlaması
Sonraki İçerik‘Kötü huylardan arınmak; kendimizi ve Rabb’imizi tanımakla mümkün olur’
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)