Mihenk taşı, gümüş ve altın alaşımlarının kalitesini test etmekte kullanılan bir taştır. Mecazi anlamıyla mihenk taşı bir şeyin kalitesini belirlemek için kullanılan kıstas demektir. Başbakan’ın,”seçilmişleri atanmışlara kul etmem” sözü, ‘kelama gelen kaleme gelir’ misali, kamu idaresinde yeni düzenlemeler anlamına gelir ama bu düzenlemede geç kalınması devlet idaresini rayından çıkarır.
İl idaresinde otorite valilerdi. Unutmayalım seçilmişler; TBMM üyelerinden ibaret değil, taşrada da seçilmişler var.
İl Genel Meclisleri, İGM Başkanları, Belediye Başkanları ve Belediye Meclis Üyeleri de seçilerek geliyorlar ve hatta Muhtarlar…
Başbakan’ın kamuoyuna yeni açıkladığı bu durum, kendi aralarında çok önceden konuşulmuş olacak ki, kaç ayar olduğunu merak eden yerel seçilmişlerden bazıları valilerin üstünden kendi ayarlarına bakmaya başladılar.
Önceleri yurdumuzun sınırlı bir bölgesinde ve Milli Birliğe karşı olan kesimlerde görülen bu davranış biçimi, son zamanlarda yaygınlık kazanmaya başladı.
İki başlı yönetim Türkiye’ye büyük zarar getirir ve bu durumun daha fazla sürdürülebilirliği olmadığı gibi, başka Türkiye yok…
‘Ya devlet başa, ya kuzgun leşe’… Ötesi. Laf-ı güzaf…
Gururlanma Padişahım!…
Cumhuriyetin idaresi, tek parti dönemi ve askeri idare dönemlerinden sonra ilk kez sınırsız güç sahibi bir iktidarın elinde ve Başbakan çok çabuk sinirleniyor.
Netice itibariyle insandır, sinirlenir ama Başbakan’ı, rol model alanların sinir katsayılarının etkilenme ihtimalinin tehlikesini görmezden gelemeyiz.
Polisler, hâkim ve savcılar ve diğerleri bu durumdan ne kadar etkileniyor acaba?
Türkiye’nin eski idaresi; dayatmacıydı, insanları tek tipe zorluyordu, Müslümanlara karşı müsamahasızdı, iktidarlar vesayet altındaydı, iktidarlar muktedir olamıyordu vs.
Bu nedenlerle Başbakan ne istediyse, halk, ikiletmeden yerine getirdi ama:
Mecliste istediği kanunu çıkaracak gücü olduğu halde…
İstedikleri an, kamu vicdanını geren yasalar çıkarabilmelerine rağmen; çok önemli yapılanmalarda, kanun hükmünde kararname çıkarılmasını ve yasama yetkisini yürütmenin eline vermeyi doğru bulmak mümkün mü?
Bu kanun hükmünde kararnamelerle havuz sistemi oluşturup, koskoca bir Bakanlığın kültürel hafızasını yok edercesine personel değişikliği yapmanın manası var mı?
TSK, YÖK, HSYK, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay her şey ama her şey Başbakan’ın istediği gibi şekillendi.
Ortada dişe dokunur bir muhalefet yok. Tek parti döneminde gibiyiz.
Kontrolsüz bir güç oluşmuş durumda. Bu gücün hata yapma ihtimali yok mu? Elbette var. Peki, olası hataları kim, hangi organ nasıl önleyecek?
623 yıl hüküm süren Osmanlı Devleti, Padişahlıkla yönetilirdi.
Padişahlar, Japon imparatoru gibi Güneşin oğlu değildi. Firavunlar gibi Tanrı sayılmazlardı ve onlar, sadece Allah’ın aciz bir kuluydu.
Nefsine esir düşmemeleri için Cuma selamlığında halk; “gururlanma Padişahım senden büyük Allah var” diyerek O’na, Allah’ın aciz bir kulu olduğunu hatırlatıp nefsine ayar çekerlerdi.
Osman Bey’e, Şeyh Edibali bunları nasihat etmişti ve Başbakan bunları biliyor ama bildiğinden geri kalmayabiliyor!…(son)