Bırakınız Kalsınlar !.. mı?

73

Geçen yüzyılın başlarında İKİ ANA EKONOMİK SİSTEMİN SAVAŞI VARDI.

Sosyalizm ve Liberalizm!.

Çok basit ifadesi ile Ekonomik Faaliyetleri DEVLET yapmalıdır, ya da EKONOMİ Serbest bırakılmalıdır şekline iki zıt teori…

Her iki teorinin de savunucuları vardı. Hatta ifrata kaçanlar vardı. Sonuçta keskin hatları ile KOMÜNİZM ve LİBERALİZM katı uygulama alanları bulmuştu.

Giderek “Karma Ekonomi” fikri hakim olmaya da başlamıştı. Bazı konular tamamen serbest bırakılmalı, ya da; bazı ekonomik konuları Devlet üstlenmeye devam etmeliydi.   Uygulamada bu anlayış hakim oluyordu.

Komünizmin tamamen çökmesinden sonra, ya da daha doğru tespitle Devlet elindeki Ekonomik Güç Özelleşirken birilerine sağlanan ÇIKAR HEVESİ ile; Özelleştirme Abartıldı.

Daha gerçekçi bir ifade ile, şüphe uyandıran ÖZELLEŞTİRME modelleri için; “Bunlar özelleştirme değil PEŞKEŞ ÇEKME’dir” kanaati yaygınlaştı. Aslında bu düşünce tarzı HAKSIZ YARGI olarak nitelenebilirdi. Ama örnekleri böyle düşünenleri haklı çıkarıyordu.

Özelleştirme adına Milli Değerler, yabancı sermayeye adeta peşkeş çekildi.

Bu söylem ve bu mantık aslında hiç sevmediğim bir tarz. Ama gel gör ki; sonunda söyletiyorlar.

Satışı yapılan değer bir üretim tesisi olsa, bu ülkenin hammaddesini, iş gücünü kullansa ve bunlarla bir katma değer yaratsa ve bunu da ihraç etse sözüm olmaz. Satılan değerler, rant getirici gayrimenkuller, iş merkezleri, Bankalar, Sigorta Şirketleri ve Ticari İşletmelerdir.

Bu unsurları satın alanlar, diledikleri kadar somurur (Yani Sömürür) ve işlerine gelmediği anda bırakıp kaçarlar. Geride kalacak hiçbir şeyleri yoktur.  Ayrıca bu işletmeler KÂRLI oldukları sürece başka bir olgu devreye girecektir, bunlar size verdikleri değeri, satın alma bedelini, kısa sürede KÂR TRANSFERİ şeklinde geri götüreceklerdir. İşte bu kâr transferleri, korkulacak boyutlardaki CARİ AÇIĞIN da nedeni olacaktır.  Ana Para olarak verdiklerini kâr transferi şeklinde kısa südre geri alacaklardır.  Böyle olmasa, böyle bir beklentileri olmasa kesinlikle gelmezler.

Sonra birileri çıkar ve derler ki; FİNANSE EDİLEBİLİR CARİ AÇIK TEHLİKELİ DEĞİLDİR. CARİ AÇIK FİNANSE EDİLEBİLDİĞİ SÜRECE SORUN YOKTUR.

Bunun aksini söylemek mümkün mü?

Önemli olan bu Finansı nasıl sağladığınız olacaktır.  Bu finans sağlam kaynaklı olursa, sürekli olursa sorun yoktur. Ama bu mümkün müdür?

İşte bizim son üç yıldır yazıp çizdiğimiz, haykırdığımız olay budur.

Görünürde Cari Açık Finanse edilmektedir. Ama görünürde…

Nasıl?  Yeni satışlarla!..  Cazip yabancı sermaye daveti ile, yüksek faiz ve kur oyunları ile…

Ve bir gün, bir gün bunları yapamadığınız zaman tılsım bozulacaktır. Bozulmuştur.

Ve işte satacak cazip değeriniz kalmamıştır.

Bankalarınıza, Şirketlerinize kuşku ile bakmaktadırlar.

Dış Ticaretiniz zaten açık vermektedir. Ve bu ithalat rejimi ile tersi de mümkün değildir.

Cılız bir ışık doğmuştur. Yurt dışında yatırım yapan TÜRK ŞİRKETLERİ…  Bu ışıkla birlikte bizden de bir ses yükselmiştir; “İŞTE ŞİMDİ TÜRKİYE BU YÜKÜN ALTINDAN KALACAKTIR” dedik ve yazdık. Mısır’a, Çin’e giden Sabancı Şirketlerini örnek gösterdik. Ciddi Türk Şirketleri, bunların yurt dışı yatırımları çoğaldıkça, bunlardan istikrarlı bir şekilde geri dönüş sağlandıkça, cari açık azalabilecektir. Dedik.. Ne var ki, Devlet ve Reel Sektör de bunun da farkında değillerdir.  Teşvik edemezler, ciddi hesaplar yapamazlar.

Gelelim asıl konumuza; yine ve her zaman; LİBERALİZM YANLISI olduk. Olduk ama, görüyoruz ki; olay saptırılıyor. Vur dedikçe öldürdüler.  Özelleştirme adına, dün de bu gün de çirkin satışlar yapıldı.  Bu iktidar, bu parti demiyorum; gelmiş geçmişler; özellikle de; 1980 sonrasında; hem sağ hem de sol iktidarlara yakın oldukları bilinen veya bunu açık kapalı ima edenler, özelleştirme adına pek çok değeri peşkeş çekmişlerdir. 

Pis bürokrasi, 3-5 kuruş uğruna bile ölçülemeyecek değerleri yabancılara sunmuşlardır. Kendilerine sağlanacak beş kuruş için Devletin milyarlarını yerli ve yabancılara gözü kapalı sunmuşlardır.

Bunlar, her dönemde olan ve Hükümetlerin bütün iyi niyetlerine rağmen de onların etrafında, yakınlarında olup gelen olaylardır.

Hizmet Şirketlerinin, Rant Getirici Unsurların, Bankaların Yabancılara satılmasının çok da doğru olmadığını yazmıştık. 2001 krizinden misaller vermiştik. Kendi çalışanlarının ifadeleri ile TRANSFERLERLE yetinmeyip, Bavulla Para götürdüklerini anlatmıştık.  Bunlar oldu ve daha da çok olacak. 

Geçtiğimiz günleri yorumlayanlar şöyle diyorlar; TÜRK HALKI ELİNDE BULUNAN YÜKSEK KURDAN ALINMA DÖVZİLERİNİ BOZARAK TÜRK LİRASI MEVDUATA GEÇMİŞTİR ve YİRMİ MİLYAR DOLARA yakın bir fonun bu şekilde kılıf değiştirdiği anlatılıyor. Peki bu para; 20 Milyar DOLAR, nereye gitti? Evet yine dışarıya, yine her yolu deneyerek. Kaçtılar kaçırdılar, kaçacaklar.

Dış bağlantıları iflas eden Bankalar ve Diğer Şirketler hiçbir şey olmamış gibi Türkiye’deki faaliyetlerine devam ediyorlar. İhtiyatlı devam ediyorlar.  Yavaş yavaş kabuklarına çekiliyorlar. Onlar için sizin ihtiyaçlarınız, sizin ekonominiz önemli değildir. Onlar, kendi çıkarlarını, kendi patronlarını düşünürler. Başka bir davranış beklemek de saflık olur.

Şimdi duruyorsun ve çıkar yol olarak elinde her nasılsa kalmış olan (2) Devlet Bankası ile PİYASA DÜZENLEMEYE Çalışıyorsun. Ya onlar da gitseydi? Nitekim gidecekti. Ramak kalmıştı.  Senin tedbirlerinden değil, kendi hesaplarından dolayı yavaş davrandılar.

Ve şimdi elinde kala İKİ BANKAYLA politika üretmeye çalışıyorsun. Şimdi yaptığın doğrudur. Ve işte şimdi diyoruz ki; BIRAKINIZ KALSINLAR MI? 

Hani;  Diyorduk ya; bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!.. Galiba bir kısmının kalması gerekiyor.  Elbette gerekiyor. Biz bir başka nedenle kalsınlar diyorduk ama gördük ki; kötü günler için kalmaları da gerekiyor; en azından bir kısmının kalmaları gerekiyor. 

Fakat onlar iyileştirilmeli ÖZERKLEŞTİRİLMELİ ve DENGE UNSURU olarak KALMALILAR.

Elinizde BİR İKİ DEVLET BANKASI kalmalıdır. Milli Havayolunuz kalmalıdır. Bir önemli Rafineriniz KALMALIDIR. Bir DEMİRYOLU ŞİRKETİNİZ KALMALIDIR. Havayolu Şirketiniz Kalmalıdır. Alkol Üretiminiz DEVLET Elinde yani kontrollü olmalıdır. Dünyanın en gelişmiş ekonomilerinde mesela JAPONYA’da böyledir. DEVLET BİRÇOK ALANDA Kontrolü elinde tutabilmektedir.

Ya bunu yaparsınız, Devleti Tam Olarak Teslim Etmezsiniz;  ya da rüzgârların önünde savrulur gidersiniz.

Herkese selam sevgi ve saygılar sunuyorum.