Demokrasi Şemsiyesi Altinda Islanan Ordu

87

Türk milletinin habersiz olduğu bir çok şey  inanılmaz bir hızla ülkemizde yaşanmaya devam ediyor. Acaba dünyanın her hangi bir yerinde buna benzer bir örnek daha varmıdır? Cevap: elbette yoktur. Bu kadar içten ve dıştan taarruza uğrayan bir millet daha yeryüzünde yaşamamıştır. Ama  neden böyle oluyor?

Nihayet Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmedik bir şekilde, Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanları istifa etti. Nihayet diyorum çünkü bu çoktandır konuşulan bir şeydi.

Nedense uzun zamandır komutanların üzerinde; Balyoz, Ergenekon ve benzer davalardan dolayı “silah arkadaşlarının arkasında durmuyorlar” baskısı oluşturulmuştu.

Bu Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in veda mesajına da “Şu anda 173’ü muvazzaf, 77’si emekli olmak üzere 250 general-amiral, subay, ast subay ve uzman jandarma çavuş hürriyetlerinden yoksun olarak tutuklu bulunmaktadır. Tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, hakka,adalete ve vicdani değerlere uygun yapıldığını kabul etmek bir çok hukukçunun da ifade ettiği gibi mümkün değildir. Bu durum, bir çok defa yetkili makamlara iletilmesine, anlatılmasına ve takip edilmesine rağmen yasal çerçevede  bir çözüm bulunması mümkün olmamıştır.” diye yansıdı.

İstifalar sonrası, televizyonların olayın bir “emeklilik” talebinden ibaret olduğuna dair Türk milletini yönlendirme  çabası da görülmeye değer dikkat çekici bir durumdu. İş sulandırılarak, önemi Türk milletinden gizlenmeye çalışıldı ve medyanın aynı gayreti, ağız birliği etmek suretiyle devam ediyor.

Bu vakıa; tarihte ses getirmiş olanlardan hiç bir eksiği olmayan ve Türk milleti için, gidişatı etkileyecek  ve çok önem içeren bir olaydır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklamalarının satır aralarında da bu belirtilmiştir.

Ancak istifa edenler ve olayın tüm muhatapları ; bütün detayları Türk millet ile açıkça paylaşmak zorundadır. Tarihi etkileyecek böyle bir olay karanlıkta bırakılamaz. Bu sebeple hiç bir gizli yanı kalmamalıdır. Bir  mazaret üretilmeden ve her hangi bir şeyin arkasına saklanmadan olup biten Türk milletine anlatılmalıdır. Aksi halde bu istifalar ve arkasından oluşturulacak hava, yapılan işten Türk milleti adına beklenilen faydadan ziyade, Türk ordusu yıpratılmak suretiyle milletimize daha da fazla zarar  getirebilir. Zaten bizim bilmediğimiz her şeyi Türk milletinin rakipleri ve düşmanları çok iyi bilmektedir. Onların bildiğini Türk milletinin de bilmek  en doğal hakkıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin; siyaset, yargı, bürokrasi, ordu, sermaye, üniversite, medya vb. gibi tüm kurumları bir değişim ve dönüşüm içindedir. Bazıları bu değişim ve dönüşümü bir devrim olarak bile nitelemektedir. Ancak gelişmelere bakarsak bu değişim ve dönüşümün Türk milleti aleyhine sonuçlar içerdiği çok açıktır.

Türkiye’de yaşananlar ya da benim tanımlamama gore “Türk milletinin başına gelenler ” hiç te hayra alamet şeyler değildir.

Gazeteci Ertuğrul Özkök, bir yazısında IMF eski başkanının başına gelenler ile Türkiye’de yaşanan olayları karşılaştırdığında Ergenekon ve Balyoz gibi davaların hiç te bize gösterildiği şekilde olmadığını düşündüğünü yazdı.

Yine gazeteci ve televizyoncu Yiğit Bulut’a sorarsanız; Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları ve tutuklamalar olmasaymış,Türkiye’de iç savaş çıkarmış.

Gel de bunlara inan ve bir kanaat oluştur. Ancak Mete Han’dan bu yana Türk milletinin bağrından çıkardığı şanlı Türk ordusunun ,bir numaralı ismi, hem de altına imzasını koyarak bir şeyler söylüyorsa buna inanmak gerekir diye düşünüyorum.

Türkiye’nin, 2001 ekonomik krizi dahil son 10 yılda başına gelenlere şöyle bir bakın. Her türlü anayasal kurumu dönüştürüldü. Reform adı altında bir çok yasa çıkartılarak bu günkü uygulamalara hukuksal dayanak oluşturuldu. Sermaye el değiştirdi. Halk fakirleşti. İşsiz ordusu çoğalarak tarihi rekorlar kırdı. Muhalefet edecek her türlü güç korkutularak sindirildi. Ordunun namahremi olan kozmik odalara bile girildi.

Müslüman Türk halkı ise bu süreçte dini argümanlar kullanılmak suretiyle hep yanıltıldı. Bunları yapanların arkasındaki gücün, ülkeyi ele geçirmek ya da şimdilik bölmek gibi bir amacı bulunuyor. Bu nedenle böyle bir planı uygulamaya koyanların hiç bir zaman bir din devleti kurmak veya şeriat getirmek gibi bir dertleri yoktu. Onlar sadece amaçlarını tahakkuk ettirmek için İslam’I kullandılar. Din devleti veya şeriat getirmek müslüman Türk halkının önüne konulan sahte bir hedefti. Gerçek niyetin tahakkuku için son hedefin ise Türk ordusu olduğu, yaşananlardan çok iyi anlaşılıyor.

Bunları anlamamak için saf, aptal, geri zekalı ya da Türk milletine ve devletine düşman olmak lazımdır. Onun için değil Necdet Özel’i kimi genelkurmay başkanı ve de kuvvet komutanı yaparsanız yapın, Türk ordusuna yapılacak operasyonları durduramazsınız. Çünkü bu planı yapanların ve uygulayanların hedefi top yekün Türk ordusudur. Amaç; nihai hedefin gerçekleştirilmesi için Türk milletini savunmasız ve çaresiz bırakmaktır. 2007’den bu yana Türk ordusuna yapılan fiili, hukuki ve medyanın da içine dahil olduğu psikolojik saldırılara bakınca ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır.

Türk ordusunu hallederek bu ülkeye el koyacaklarını ya da Türkiye Cumhuriyeti devleti üzerindeki Türk milletinin hükümranlık haklarını değişim ve dönüşüm adı altında yaptıkları ile sıfırlayacaklarını hesap edenlere Türk milletinin kendisininde bir ordu olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum.

Bu sebeple Türk milleti kendisini ve devletini sonsuza dek var etmek için direnecektir. Kimse bizi penbe tablolarla ve her şey iyi olacak masalı ile aldatmaya kalkmasın. Belki Türkiye’nin önü açık ama ya Türk milletinin?