Satranç

126

Satrancın kimin tarafından ve ne zaman bulunduğuna dair kesin bilgiler yoktur. Ancak günümüze kadar ulaşan bazı söylentiler, rivayetler vardır.

Yunanlılara göre Truva savaşına katılan Eğriboz adası kralı Palemodes tarafından bulunmuştur. Palemodes onlara göre damanın da paranın da mucididir. Ancak Yunanlıların bu söylentilerini kanıtlayacak hiçbir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır.

Genel kabule göre satranç Hindistan’da, bir Brahman rahibi tarafından kurgulanmıştır. İlk önce bir Hint prensine sunulmuştur. Oyunu prense öğreten din adamı, oyunun felsefesini de şöyle açıklamıştır; Şah en değerli taştır. O alınmadan oyun bitmez. Fakat gördüğünüz gibi devletin en güçlü kişisi olan şah, eğer kendini koruyacak tebaası olmaz ise hiçbir şey yapamaz.

Yanıtı ve açıklamayı çok beğenen raca, brahmanı ödüllendirmek ister. “- Dile benden ne istersen” deyince rahip 64 kareli satranç tahtasını gösterip “- Şu ilk kareye bir adet buğday koy ve yanındaki kareye bir kat fazlasını koyarak devam et. 64. karedeki buğdayları bana ver” der. Bu basit ve kanaatkâr bir istek gibi gözüken talebi karşılamak için, hesaplama yapılınca yedi gruptan oluşan şaşırtıcı bir rakamla karşılaşılır: “18.446.774.073.703.551.615” Yani dünyanın ekilebilir bütün alanlarını ekmek bile rahibin isteğini yerine getirmek için yeterli gelmemektedir. Dünya büyüklüğünden yaklaşık 70 kat daha büyük bir alanın üretiminin, brahmanın isteğini ancak karşılayabileceği hesaplanmıştır.

Satrancın M.S. 600 yıllarında, İran’a Hindistan’dan geldiği (Tarihçi Murret) bir yazıttan öğrenilmiştir. Araplar bu oyunu 7. yüzyılda öğrenmişler ve 9. yüzyılda Avrupa’ya taşımışlardır. Bu arada Harun – ür – Reşid’in, Charlemagne’a hediye ettiği satranç takımı da çok ünlüdür.

Ülkemizde satrançla ilgili, 500 yıl öncesine ait bazı kitaplar vardır. Bunlardan biri de Şereflihisarlı İsmail oğlu Şaban isimli bir yazara aittir. Oyunun faydalarından bahis etmektedir. ” Savaşta hilelere karşı tedbirli olunmasına, planlı davranılmasına, sabırlı, akıllı ve dayanıklı olunmasına yararlı olur. Galibiyetin hazzını yenilginin acısını tattırır.” Diye önsöz yazısı ile kitabını yayımlamıştır.

Cumhuriyet döneminde Türkiye’de satranç çok yaygınlaşmıştır. Hemen bütün okullarda oynanmaktadır. 1954 yılında Türkiye Satranç Federasyonu kurulmuştur. 1962 yılında ise FİDE (Fédération İnternationale d’Echéc) Uluslararası Satranç Federasyonu’na bağlanılmıştır. Takımlarımız uluslar arası müsabakalara katılmaktadırlar.

Milyonlarca meraklısı olan ve günümüzde zekâ ve akıl geliştirme sporu olarak kabul gören satrançla ilgili pek çok ve gerçeklere dayalı anekdot vardır.