Küçük Hacimli Büyük Konulu Bir Roman: “Gönül Gözlü Yar”

124

Küçük hacimli, büyük konulu bir roman: “GÖNÜL GÖZLÜ YAR” adlı, Alptekin Cevherli’nin eseri. 2001 yılında yazılmış ve topu topu 103 sayfalık, küçük hacimli bir roman. Roman derinliği var mı? Bana göre var. Bilerek veya bilmeyerek seçtiği ve işlediği konu çok derin. Roman estetiği var mı, bana göre etkileyici. Roman ağırlığı, havası, heyecanı, sürükleyiciliği var mı var. Dolu dolu…

Bazen bir eşyanız, aletiniz veya giysiniz olur da, uzun süre işe yaramaz bir kenarda durur ya… Önemsiz olduğunu düşünürsünüz ya… Ve tam o sırada olaylar gelişir döner dolaşır, kilit alet olur onsuz yol alamazsınız ya, mesela uzun süre elektriklerin kesik olduğu bir şehirde pilli radyoların kıymetliliği gibi, yine pilli el fenerleri ve hatta mumların kıymetlendiği gibi. Bir dağ başında birkaç ağrı kesicinin ısrarla arandığı gibi, Alptekin Cevherli’nin “GÖNÜL GÖZLÜ YAR” romanı işte bu değerde… Bundan sonra çok okunacak ve tartışılacaktır diye düşünüyorum.

“GÖNÜL GÖZLÜ YAR” romanı Kerime Nadir romanları benzeri bir isim taşıyor. Duygusal, romantik, diyeceksiniz. Bu yönü olmakla birlikte, çok önemli bir konuyu, Türkiye’nin ve dünyanın en önemli sosyal konusunu işlemiş, anlatmış… Romanı hiçbir edebi amacım, sanatsal mesuliyetim olmadan, sadece, tanıdığım, kısa bir dönem merhaba dediğim çok kibar bir gencin hatırı için okudum. Belki bir gün; “Ağabey nasıl buldun” deyiverir diye düşündüm.. Buna rağmen yazar belki de kitabından ümidini bile kesmiştir. Olsun ben okudum, düşündüm. Müthiş bir konuya parmak basmış, el basmış olduğunu anladım.. Kutlarım, kelimesi benim takdir duygularımın yanında, emin olun, küçük, basit ve kifayetsiz kalır.

Çünkü bu roman; Türkiye’de ne kadar yaşadığı gerçeklerden aklı karışmış, okur-yazar insan varsa onların akıl tutulmasını işliyor açıkçası. O nedenle; herkesin okuması lazım gelen bir eser. Hatta Suriye’dekilerin, hatta İranlıların ve hatta Yunanlıların, Almanların, Fransızların, İngilizlerin ve kesinlikle Amerikalıların. Bence romanın işlediği, ışık tuttuğu sosyal konuya kim bulaştı ve karıştı is romanı da okumalıdırlar. Çünkü daha anlatacaklarım var.  

Amerika’dan söz edince ve roman deyince: abuk-sabuk hayallerini yazıp, Amerikan halkına roman diye okutarak kapaklarına “best-seller” kaşeleri basıp, yüz binlerce satan Amerikan yazarlarını hatırlıyoruz. Taze dut yaprağı bulmuş ipek böceği kurdu gibi bu best-seller’leri okuyan Amerikan halkı bence bir hafta onları bir kenara iterek, “GÖNÜL GÖZLÜ YAR” ı okusa eminim ki, biz onları, onlarda bizi çok iyi anlamış olurlar. Çünkü “GÖNÜL GÖZLÜ YAR” romanında A. Cevherli Türk halkının belini büken, kanını emen,  bir sosyal kanseri ele almış. Ünlü Rus yazar Aleksander Soljenitsin “KANSER KOĞUŞU” romanında gerçekten biyolojik kanseri ele almış, Nobel’i hak etmişti. Cevherli ise bütün toplumları etkilemiş bir sosyal kanseri ele alıyor.

Belki de bu küçük romanın konusunu hala anlayamadınız. Çünkü sizler de bir zamanlar Özal’ın “bunlar adi eşkıya, üç beş çat, pat ile Türkiye Cumhuriyeti Devletine kafa mı tutacaklar” dediği o, ”vahim gaflet” ve küçük hıyanetin; o günden bu güne, silahlarıyla, alkışlarla Türkiye sınır kapılarından giriş yapan, partileşen, dikkate değer vekil çıkarıp, tarihi düşmanlarla birleşerek Türk varlığını boğmaya çalışan PKK bölücü teröründen bahsedildiğini yine de anlayamamış olabilirsiniz. Yine ifade edelim ki, biyolojik kanserde de olduğu gibi sosyal kanserde de terör, kendisini düşündürtmeme konusunda da gerçekten çok sinsidir. Alptekin Cevherli’nin; 2001 yılında yazdığı bu küçük hacimli roman, çok açık ve gerçekçi bir biçimde Türk halkının bölücü PKK teröründen çektiği ızdırapları, çelikişkileri  konu almış, işlemiş.

Amerikalıların “SAĞDUYU” su da küçük hacimli bir kitaptı. Ama dünyayı değiştiren kitaplar listesinde yer almıştır. Çünkü yeni Amerika’nın kurulmasına yol açan önemli düşünceleri deklere ediyordu. Tarihin en güçlü devletlerinden biri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin gizli saldırılar karşısında sarsıntı geçirdiği bir dönemde O’nu sevenlerin gönül gözlerini açabilecek bir eser, Cevherlinin romanı.  En az SAĞDUYU kadar fonksiyonel. Kafaları aydınlatıcı, vicdanları muhasebeye götürücü, basiretleri açıcı…

Bir romanın kahramanın canlanarak bil fiil kendi konusuna müdahale etmeye başladığına hiç rastladınız mı? Elbette filmlerde rastlarız ama gerçek hayatta  böyle bir şey olamaz deriz.. Ama bu roman ile fikriniz değişecek ben de çekinmeden yazacağım, işte olaylar..

Kocaeli İli’ni hepiniz biliyorsunuz 41’nci İlimiz. Oradan bir Bakanımız var. Büyükşehir Belediyesi var. Güçlü ve çok çalışkan ve dürüst bir belediye başkanı var. Derki, “biz halkımızın yol, su, kanalizasyon gibi alt yapılara ihtiyacı olduğu kadar kültürel ve sanatsal, düşünsel ürünlere, hizmetlere de ihtiyacı olduğunu kabul ediyor, bu yönde de hizmet vermeye çalışıyoruz” Ve üçüncü Kocaeli Kitap Fuarını 14-22 Mayıs tarihlerinde düzenlerler. Ben de bir kitap dostu olarak fuar süresince etkinlikleri izlerim. Alptekin Cevherli ile kitap fuarında tanışırım ve “GÖNÜL GÖZLÜ YAR” romanını bana 15.05.2011 tarihi itibariyle imzalar ve verir. Kitap ben de 1 ay 17 gün kalmış.

Her okuduğum kitapta yaptığım gibi;”GÖNÜL GÖZLÜ YAR” romanını okumaya başladığımda da, okumaya başlangıç tarihini, düşüncelerimi sayfa altlarına not ettim. Ayrıca belirteyim ki o fuarda Ahmet Ümit’in, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ını, Elif Şafak’ın “Baba ve Piç” ini, M. Rilke’nin Kalem ve Kılıç’ını ve daha birçok kitabı da almıştım. Cevherli’nin kitabını seçip okumaya başlamışım. Kitabın yarısına geldiğimde pasaport çıkartıyordum. Kitabın kahramanı da pasaport çıkartıyordu. Ben Azerbaycan’a gidiyordum. Bir sivil toplum kuruluşunun programı vardı. Kitabın kahramanı da Begüm Azerbaycan’a gidiyordu. Romanı okumam henüz bitmemişti, uçakta da okurum diye düşünmüştüm ve benim yolculuğuma ortak olan romanı çantama koydum.

Beni sadece fikri ve duygusal olarak sarsmıyordu. Birde uluslararası yolculuğumda takip ediyordu. Etsin. Romanı 4 Temmuz günü saat:11,45 sıralarında İstanbul Atatürk Havalimanından Bakü Havaalanına uçarken Azerbaycan yolunda bitirdim. Zaten romanın kahramanları Begüm ve Ahmet’te Azerbaycan’a gelmişlerdi. Azerbaycan’da nişanlanıp mutluluğa adım atmışlardı.

Bütün bu hikayeden Alptekin Cevherli’nin hiç haberi yok belki de böyle bir yazıyı bir yerlere ilk defa okuduğunda da kitabın önemini henüz düşünecektir.

Ama ben bu kitapla ilgili birkaç nokta daha yazmak istiyorum. Çünkü bu kitabı asıl önemli kılan husus bence o bağlantılar ya da bağlantısızlıklardır. Her gün yüzlerce camiimizde beş vakit ezan okunur, duyar dinleriz de, kimse yolunu değiştirmez bu ülkede, az bir kişi camiye gider, çok kişi cami dışında yerlere işlere giderler. Hatta “din hayatın her yönüne karışıp durmamalı” der, bazen sivri dilli hocaları suçlarız. Hele Kur’an’a saygı duyulmalı, süslü pazen muhafazası içinde evlerimiz duvarlarında asılmalı. Fazla okunup tartışılmamalı, hatta hocalar kendi aralarında tartışmalı. Böyle kalıplaşmış anlayışlarımız, önyargılarımız hep vardır…

Halbuki Kur’an’da çok sıradışı öngörüler vardır. Neml Suresi 75’nci ayette “Gökte ve yerde gözle görünen ve görünmeyen hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da)  bulunmasın” diyor ve 76’ncı ayetle de; “Doğrusu bu Kur’an, İsrail oğullarına hakkında ihtilaf edegeldikleri şeylerin pek çoğunu anlatmaktadır.” İlave ediyor. Yani Müslümanlar önemli sorunlarının ipuçlarını Kur’an da arasınlar diyor.

Gelecekle ilgili de Miladi 600 yıllarından sonrası içi ışıklar tuttuğunu belirtiyor. 82’nci ayetle de; ”yerin altından bir yer hayvanı çıkaracağız. O onlara, insanların ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler” diyor. Müthiş ve ilginç ayetler. Sahi bir roman tanıtımı ile ayetlerin ne alakası olabilir ki de konuyu buraya çektik. Evet bir alakasız konu daha dikkate verelim. “Güneydoğuda Türk Hava Kuvvetleri’nin savaş uçakları bazen sorti üstüne sorti yapar ve dağlarda mağaralara bombalar atar, zavallı ayı, kurt, tilki gibi hayvanları kışta kıyamette mekansız bırakır. Bende soruyorum; Türk Hava Kuvvetleri yabani hayvan düşmanı mı?

Hayır hepiniz biliyoruz ki Türk Hava Kuvvetleri hayvan inlerini yıkmıyor. Hayvan düşmanı hiç değil, hatta yargılanan üst subayların hiç biri hayvan inlerini bombalamaktan sorgulanmadı. Türk Hava Kuvvetlerinin uçakları terör örgütü militanlarının barınak, sığınak olarak adeta hayvanlar gibi, dağlardaki hayvan inlerini kullandıkları bu yolla köylere ve uç karakollara önemli zayiatlar verdikleri için bombaladı. Çünkü onlar vahşi hayvanlarla yer değiştirmişlerdir. Dünya da hiçbir terör örgütü mağaralara sığınmayı adet edinmemiştir. Tabiî ki sadece bu değil bir terör örgütü militanı insani değerlerini kaybederek bir ölüm makinesi ve konuşan bir hayvan haline geliyordu. Belki de Kur’an’ın Neml Suresi’nin 82’nci ayeti bu hayvanlaşan teröristlerden bahsediyordur. Belki de Dabbetül-Arz PKK’nın ta kendisidir.

Evet bu romanı Türkler, Kürtler, Yunanlılar, İngilizler ve Amerikalılar okumalı derken neyi kastettiğimiz  herhalde anlaşılıyordur. PKK’yı koz olarak kullananlarda ülkelerinde bir şekilde yer verenlerde bizzat zararını görenlerde Bu kanlı belanın gerçek mahiyetini anlamalıdırlar. GÖNÜL GÖZLÜ YAR romanı duygusal bir gençlik romanı olduğu kadar, en kanlı ve dünyanın yarısın sarmış komplike bir terör örgütü üzerinde düşünmeye yöneltiyor, insanı… Belki basiretimiz uyanır. Belki ”GÖNÜL GÖZÜMÜZ” gerçekleri görmeye başlar. Belki de roman kahramanı Av. Ahmet’in sevdiği gönül gözlü Begüm’ü kurtarmak için çırpındığı gibi biz de Türkiye’mizi ihanetten kurtarmaya çalışırız.

Düşüncelerimizi reddetmeden önce kitabı okumalısınız.   

Kitabın ön yüzü

Kitabın ön yüzü

Kitabın arka yüzü

Kitabın arka yüzü

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa

Kitaptan bir sayfa