Büyük mücahit ve Doğu Türkistan davasının savucusu rahmetli İsa Yusuf Alptekin’in oğlu Aslan Alptekin ile Gazetemizin değerli yazarı, kıdemli ve tecrübeli gazeteci Behiç Kılıç Allah’ın rahmetine kavuşmuştur. Yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum.
Bazı sözde İslami kuruluş ve çevrelerin İsrail ve ABD karşıtı tavır ve davranışları ne kadar samimi ve gerçekçidir sorusu zihinleri hep meşgul etmiştir. Bilhassa yurtdışındaki bazı İslami kuruluşların yabancı istihbarat kuruluşlarınca değişik şekillerde elde edildikleri ve kullanıldıkları bilinen bir gerçektir.
Mavi Marmara Gemisinin Gazze’ye yardım ulaştırmak için meydan okur gibi korumasız yola koyulması ve iktidarın buna müsaade etmesi, sonucunu bile bile bazı vatandaşlarımızın saldırı sonucunda öldürülmelerine sebep olmuştur. İktidarın “bizim dışımızda hareket ediyorlar, onlar bir sivil toplum kuruluşudur” şeklindeki beyanlarının doğru olmadığı bugün ortaya çıkıyor. İsrail-ABD ve bizimkiler arasında varılan uzlaşma sonucu Mavi Marmara yola çıkamıyor. Tel Aviv ve Washington Ankara’yı ikna edebiliyor. Sessiz diplomasi yürüyor ve “One Minute” gösterilerinin arka planı bütün çıplaklığı ile ortaya dökülüyor.
İktidarın ABD’den çok ABD’ci ve ikiyüzlü politikası, Libya’da, Suriye’de ve Irak’taki gelişmeler göz önüne alındığında ülkemize itibar kaybettirmiştir. Haklıdan değil de güçlüden yana ve güçlünün emrinde oluş, komşuları ile “Sıfır Sorun” yaşama hayalini de alt üst etmiştir. Tam tersine komşularımızla dağ gibi sorunlar yaratılmaktadır. Türkiye güvenilir bir komşu ve dost olma özelliğini BOP eşbaşkanlığı ile yitirmektedir.
12 Haziran 2011 Genel Seçimleri sonuçları itibari ile çoğulcu değil; ama çoğunlukçu demokrasiye daha da güç katacağı, milli çıkarlardan çok küresel çıkarlara açık ve hizmet eder hale geleceğimiz anlaşılmaktadır. Seçim sonuçları BOP’un sahibi olanların isteklerine uygun bir tablo doğurmuştur. Orta Doğu’da milli sınırlar demokratikleştirilme bahaneleri ile değiştirilmekte, muhalif gruplara her türlü destek verilmekte ve küresel gücün egemenliği güçlendirilmektedir.
Dernek kurmak yerine parti kuranların, dernekçilikle particiliği birbirine karıştıranların hali düşündürücüdür. %20 oy oranı hayal edenlerin binde altılarda kaldıkları görülmüş, Cumhuriyet için Güçbirliği adayları ise sadece kendi reklâmlarını yapmışlardır. Sonuçta muhalefetin daha da güçlenmesi adeta önlenmiştir. İktidar partisine verilen oylarda Anayasanın nasıl değiştirilebileceği, “Yeni Türkiye” tezgâhları ve ülkeyi bekleyen tehlikeler hesaba katılmamış, belediye hizmetleri ve borçlandırılan geniş kesimlerin iktidar değişmesi ile karşılaşabileceği zorluklar öne çıkarılmış, iktisadi sorunlar unutturulmuştur.
Kaset tezgâhları ile namus tüccarlığı yapılmış ve bugüne kadar görülmeyen çirkinlikler MHP’ye karşı sergilenmiştir. Ülkenin rotasını değiştirtmek için engel görülen her şeyle uğraşılmaktadır. Böyle bir ortamda muhalefet partilerine düşen görev iyi bir durum değerlendirmesi yapmak ve bugünden faaliyete geçmektir. Seçim propagandasının sadece seçim dönemlerinde yapılması yanlıştır. Sosyal ilişkiler geliştirilmeli ve temsilde ortaya çıkan bazı hatalar düzeltilmelidir.
Dışa kapalılık ve sosyal temas eksikliği giderilmeli, faal bütün sivil toplum kuruluşlarına uygun şekilde yaklaşılmalı, faaliyetlerine katılmalı, davetlere gereken cevap verilebilmelidir. Milli ve dini gün ve aylarda, mahalli kurtuluş ve törenlerde etkin bir şekilde yer alınmalıdır. Aynı fikre sahip olanlar birbirine rakip olmaz; ancak birbirini tamamlar. Önemli olan karşı fikirlerle mücadele etmektir.
İç sahada oynama ve birbiriyle uğraşma sosyal hastalığı terk edilmelidir. Ülkeyi ve partileri sözde kurtarmak isteyenler, önce kendilerine çeki düzen vermelidirler. Sandık başları bazı yerlerde haklı veya haksız değişik sebeplerle terk edilmiş ve MHP’nin oyları başka partilere yazılmıştır. Türkiye’nin içinde bulunduğu ortam, şahsi hesapları ve duygusallığı aşmayı gerektirmektedir. İhanete ve hukuk dışılığa hoşgörü ile yaklaşılamayacağı anlaşılmalıdır.