“Yeni Türkiye”nin Arkasındaki Sözde Dostlar

88

İktidar mensupları sık sık çetelerden bahsediyorlar. Görmek istemedikleri asıl bölücü ve ırkçı çeteler İstanbul ve birçok şehrimizde terörü zirveye taşıyor. 1 Mayıs’ta Taksim Atatürk Anıtı’na katil başının resmi ve malûm örgütle bağlantılı partinin bez afişi asıldı. İçişleri Bakanı ve onun emrinde çalışan İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü’nü herhalde tebrik etmek gerekmiyor.

Sırtınızı dışarıda bir yerlere dayadınız mı Türkiye’de terör dahil her şeyi yapabiliyorsunuz. Böylece Taksim Atatürk Anıtı da Kürt Açılımı kapsamına alınıverdi ve anıt demokratikleştirildi!

Kürt sorunu denen aslında Kürtçülük sorunu, Kürtlere rağmen işbirlikçiler ve bundan menfaat sağlayacaklar tarafından sürdürülüyor. Başbakan dahil birçok çevre sürekli fikir değiştiriyor ve akılları karıştırıyor. Sorun, Kürtlerin sorunu olmaktan çok; Kürtleri dün Osmanlı’ya bugün de Cumhuriyet Türkiye’sine karşı kullananların sorunudur. Batı ve ABD kendi çıkarları için kullandığı terör çetelerini koruyor, bir dönem kullanıp daha sonra devre dışı bıraktığı Ladin gibi örnekleri ortadan kaldırmaya çalışıyor. Ülkeyi yönetenler bundan rahatsız.

Yabancıların PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmelerini ve gereğini yapmalarını istiyorlar. Siz, örgütle mücadele yerine müzakere yolunu seçeceksiniz, güvenlik güçlerini yıpratacaksınız, ondan sonra ABD ve Batılı ülkelerin sizinle teröre karşı işbirliği yapmalarını bekleyeceksiniz. Önce herkes kendi evini düzeltmeli. Sivil asker kutuplaşmasından siyasi çıkar bekleyenler, asker vesayetinden bahsedenler, ülkenin Atlantik Ötesi tarafından kuşatıldığını ve değişik bir vesayet altına sokulduğunu gizleyemezler. 

Türkiye’de ülkenin gerçek sorunları tartışılmıyor. Anayasa değişiklikleri bile neredeyse Türklüğü ve milli kimliği inkâr etmek, milli devleti dışlamak için sadece giriş maddelerine odaklanmış. İşsizlik, yatırımsızlık, dış ve iç borçlar, dış ticaret açığı, tehlikeli bir kumar olan ve IMF’nin yerini alan cari açığı büyüten sıcak para, orta sınıfın çöküşü, esnafın perişanlığı, AVM’lerin mantar gibi çoğalması, fikir, düşünce ve basın hürriyetindeki daralmalar, demokrasi ile bağdaşmayan örnekler, siyasi misyonerlik ve Doğu Karadeniz’de tavan yapan kanser olayları, tarımın perişan edilmesi, yanlış tohum politikası, GDO’lu ve früktozlu gıdaların serbestliği, hukuk devletinin parti devletine dönüşmesi, sırf ticari çıkar hesapları ile Irak’ın Kuzey’inde Türkmen gerçeğinin göz ardı edilmesi ve buradaki sözde yönetimle samimi ilişkiler,

Türk Dünyası ile olan ilişkilerin zayıflaması, Kıbrıs’taki gelişmeler, rezalete dönüşen AB ilişkileri, 16 yıldır Gümrük Birliği dolayısıyla ülkenin karşılaştığı zararlar, Rusya ve Ukrayna ile vize görüşmelerine başlayan AB’nin Türkiye’yi dışlaması, “sıfır sorun dış politikası”nın iflası, Türkiye yerine Mısır’da Filistinli tarafların görüşmeleri, yetersiz asgari ücret, artan vasıtalı vergiler, ÖSYM’de YGS ve ALES gibi sınavlarda yandaş koruma tezgâhları, bankaların yabancılaşması, çarpık özelleştirmeler,  gençliğin yurt ve barınma sorunları, kırk bin yabancı öğretmen ithali ve diğerleri sanki Türkiye’nin sorunu değil.

Var mı, yok mu Kürt sorunu ve Graham Fuller‘in Yeni Türkiye Projesini tartışmak ve Amerika’ya yaltaklanan sözde aydın çeteleri.  Meçhul bir derin devletin ortadan kaldırılarak yerine yabancı bir derin devletin geçirilme gayretleri ve Anadolu Federasyonu’nun kurdurulma çabaları… Lafta muhafazakâr, icraatta tamamen farklı, dışa bağımlı ve uysal iktidarlarca 2023’e, meçhule doğru yol alan Türkiye…

Türkiye üzerinde siyasi abluka kuranlar, bize asıl meselelerimizi konuşturmak ve tartıştırmak yerine; kendi istedikleri gündemi dayatarak tartıştırıyorlar: Yeni Türkiye. Sanki ülke büyük bir meydan savaşını kaybetmiş de mütareke şartları konuşuluyor. Zorla bir etnik sorun yaratanlar,  insanları birbirine düşman yapmak için her şeyi kullanıyorlar.

Şimdi de birtakım kasetler gündeme geliyor, ABD kaynaklı internet siteleri MHP ile uğraşıyor. MHP’nin hedef yapılması herhalde düşünen herkesin gözünden kaçmıyor. Bu internet sitelerinin yandaşı bazı sözde araştırma merkezlerinin ne kadar yanlı oldukları ve kimlere hizmet ettikleri sandıklar açılınca görülecektir. 12 Haziran Türkiye için bir milad olmak durumundadır. Bazıları fark etse de etmese de ses vermek durumundadırlar.

Önümüzdeki hafta, Ordu’da yapılan Aydınlar Ocakları 36. Büyük Şurası‘nı ve son derece önemli olan sonuç bildirisini ele alacağız.

 

 

Önceki İçerikKocaeli Aydınlar Ocağı Mensuplarının Amasya ve Ordu Seyahati (1)
Sonraki İçerik12 Haziran Siyaset Okumaları 2/ 12 Rakamı ve CHP
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)