Nice Elbiseler Gördüm İçinde İnsan Yok

123

Son Wikileaks belgelerinden sonra, Hazreti Mevlana’nın başlıktaki muhteşem sözünü daha sık hatırlıyorum: “Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok, Nice elbiseler gördüm içinde insan yok.” Sözün birinci bölümündeki “üzerinde elbise olmayan insanlar” ile yüksek insani hasletleri (özellikleri) taşıyan, fakir ancak namuslu, haysiyetli, dürüst, vatansever insanların kastedildiği malum.

Sözün ikinci bölümü ise, üzerinde paranın ve makamın gücünü ifade eden gösterişli elbiseler taşıyan ve fakat bu elbiselerin gerektirdiği vasıflara sahip olmayan, yani insani ve mesleki özellikleri yetersiz, en azından “adam olmamış” insanları ifade etmekte.

Özel hayatımda bu sözü doğrulayan çok fazla örnekle karşılaştım. Tumturaklı unvanlara sahip, erişilmez makamlar olarak gördüğümüz görevlere gelmiş veya olağanüstü para gücüne kavuşmuş bazı insanları yakından tanımaya başlayınca, “bu elbiselerin içinde” adam olmadığını görmek, benim için olağandışı bir durum değil. Ama bu yaşadığım tecrübeleri hayal kırıklığı ve üzüntü yaratan durum olarak tavsif etmem gerekir.        

Wikileaks adlı internet sitesinden ABD diplomatlarının yazışmalarından oluşan “gizli belgeler” yayınlanmaya başlayınca birçok ülkede deprem etkisi yarattı. Bu depremden Türkiye’de nasibini bolca almakta.

Wikileaks elinde bulunduğunu söylediği belgelerin henüz çok küçük bir bölümünü (yüzde 3 e yakın) açıkladı. Açıklanan belgelerden Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren kısmı ABD Büyükelçilerinin genellikle açık istihbarat kaynakları ile çoğunluğu siyasetçi ve medya mensupları olan kişilerle özel görüşmelerinden edindikleri bilgilere dayanıyor. Belgeler, Büyükelçilerin bu bilgileri ve yorumlarını kendi merkezlerine biraz da bizim alışık olmadığımız bir üslupla aktardıkları yazışmalardan oluşuyor.

ABD yetkilileri ile konuşan bu Türkiye vatandaşlarının, kendilerinin ne kadar önemli olduklarını göstermek iştiyakı ile çok boşboğazlık ettikleri anlaşılıyor.

ABD büyükelçilerinin yazdıkları ve bilgi olarak aktardıkları konulardan bazılarında ciddi hatalar yaptığı görülüyor. Bu hatalar, aldıkları bilgilere istinaden 5-6 sene önce yaptıkları değerlendirme ve yorumlardan bir kısmının isabetli olmaması şeklinde ortaya çıkıyor. Belgelerdeki üslup ve yapılan bu hatalar, ABD Büyükelçilerinin taşıdıkları elbisenin kalıbında olmadığı izlenimini verdirdi. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Gül, “açıklanan belgeler arasında doğru olanlar da var, çok yanlış olanlar da yakışıksız olanlar da var. Bu da ABD’li diplomatların çapını gösterir, o kadar” dedi.

Bazı hata ve yanlışların olması bu belgelerin önemsiz ve külliyen yanlış bilgilerden oluştuğu anlamına gelmez. Dünyanın bir numaralı devleti kendine ait bu evrakın, gerçek olduğunu kabul ettiğine göre bunlar belgedir.

Açıklanan kısmı ile devletlerarası ilişkilerde belli hedeflere ulaşmak için belgelerin bir filtrelemeden geçirildiği kanaatindeyim. (Azerbaycan- Türkiye, S.Arabistan- İran ilişkilerini bozabilecek belgeler ile Türkiye’nin El-Kaide‘ye yardım ettiğine dair belgeler gibi.) Bu durum ise ayrı bir yazı konusu olacak kadar geniş.

Bunun yanında belgelerde Başbakan Tayip Erdoğan’ın İsviçre Bankalarında 8 ayrı hesabı olduğu; E. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu‘nun uyuşturucu kaçakçılığına bulaşan bir bölücü-Kürtçü siyasetçi olduğu; Maliye Bakanı Mehmet Şimşek‘in yabancı yatırımcılara, “Doğan Grubu hisselerine yatırım yapmamalarını çünkü bu grubun batacağını” söyleyerek telkinde bulunduğu gibi vahim iddialar var.

Bir yanda bundan sonra açıklanması beklenen diğer “gizli belgelerin” neler olacağını bilememenin sıkıntısı ile Başbakan ilk önce “eteklerdeki taşın dökülmesini beklemeyi” tavsiye ederken, diğer taraftan iddiaların ağırlığı acil cevap verme mecburiyetinde bıraktı.

Başbakan ve ilgili Bakanlar kendileri ile ilgili iddiaları net bir üslupla yalanladılar. Zaten yalanlamazlarsa istifa etmeleri gerekecekti.

Temennimiz bu yalanlamaları etkisiz bırakacak yeni bilgi ve belgelerin ortaya çıkmaması. Başbakanımız ve Hükümetimize isnat edilen leke ve şaibenin gerçek olması, Türk vatandaşları olarak haysiyet ve şerefimizi rencide eder.  Aynı zamanda iddiaların haklı çıkması, Türkiye’nin güvenlik ve millî menfaatlerinin büyük tehlike altında olduğunun işareti demektir.

Diğer taraftan belgelerde Başbakan Erdoğan’ın karakter ve tavrını öven, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu çirkin bir üslupla yeren ve O’nun tehlikeli biri olduğuna dair ifadeler var. Ben olsaydım bu belgelerde övülen değil, yerilen/ kötülenen kişilerden olmayı tercih ederdim.

Tabii Dışişleri Bakanı Davutoğlu için, meslektaşı Hillary Clinton ile görüşmesini müteakip belgelerle ilgili olarak “Clinton özür diledi” açıklaması yaptıktan sonra, ABD kaynaklarınca “özür dilemedik” diye yalanlanması da bir talihsizlik oldu. Anlaşılan o ki, bizim yetkililer ABD’li diplomatlarla konuşurken ya aynı dili kullanmıyorlar veya her an satışa getiriliyorlar. Yetkililerin Türk Milletine yalan söylediği ihtimalini ise düşünmek bile istemiyorum.

Ortalık yoğun bir sis bulutu içinde. Elbiseler var, elbiselerin kime ait olduğu anlaşılıyor. Fakat elbiselerin içinde adam var mı, yok mu göremiyoruz. Çok geçmez sis dağılır, görüntü daha net hale gelir. Hangi elbisenin içinde adam yokmuş anlaşılır.

 

 

Önceki İçerikErasmus’un Barbarları
Sonraki İçerikAnarşist kahramanlar
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.