Yeni Operasyon: Wikileaks

94

Dünya ve Türkiye yeni bir operasyonla karşı karşıya. Bazıları bu operasyona “Diplomasinin 11 Eylül’ü” adını takmış. Eğer öyleyse 11 Eylül’den sonra dünya da yaşananlara bakmak ve sadece Irak’ta öldürülen bir milyonun üzerindeki sivil insanı görüp “eyvah” diye bir çığlık atmak gerekiyor.

Dünyanın Efendileri, benim “garip” olarak nitelediğim mazlum insanları, zulmederek sömürmek için adına “Wikileaks” adını taktıkları yeni bir oyunla, yine düğmeye bastılar.

Wikileaks’ın yayınladığı toplam belge açısından en çok kripto ABD’nin Ankara Büyükelçiliğinden gönderilmiş. Bunların bir çoğu kamuoyununda sahip olduğu bilgiler ve değerlendirmeler. Yani malumun ilanından ibaret.

Esas cevaplanması gereken soru: bu operasyonu yapanların hedefinin ne olduğu…

Dünyanın Efendileri’nin yeryüzünde inanılmaz bir kontrol gücü vardır. Uçan sineğin her türlü bilgisine sahiptirler. Daha doğrusu sinek onlardan habersiz uçamaz. Eğer kontrolsüz uçmaya çalışan bir sinek varsa derhal şaplağı yer. Onun için Wikileaks ve onun kurucusu Julian Assange’nin bu derece serbest bir hareket alanı bulması imkansızdır ve bu açık bir operasyondur.

Türkiye ve çevresi bu operasyondan ne kadar etkilenecektir merak ediyorum.

Jeopolitiği çok sıkıntılı bir coğrafya üzerine oturmuş Türkiye’nin başına, sahip olduğu bu coğrafya sebebiyle daha neler gelecektir? Ve biz bunu oturup her zaman olduğu gibi seyredecek miyiz? Yoksa doğru öngörülerde bulunup önümüzdeki günlerde başımıza gelmesi muhtemel olan tehlikeleri hep birlikte  savuşturabilecek miyiz? Oturup bu konu hakkında karar vermeliyiz. Çünkü millet ve devlet olarak hayatiyetimizi sürdürmek her geçen gün zorlaşıyor.

Türk Milletinin, aklına, ruhuna, vicdanına kalın zincirler vurulduğundan şüphe yoktur. Aksi varit olsa başına gelenlere ve hızla köleleştirilmesine isyan eder gereğini  buna göre yapardı.

İsterseniz  halkın arasına şöyle bir girin ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Toplumun yoksullaşması gözle görünür haldedir. Türk halkının çoğunluğu, açlık sınırının altında bezgin bir şekilde  yaşamaktadır. Halk hiçbir şeyi düşünmeden, günlük iaşesini temin etmek peşindedir. Bununla birlikte açlık sınırının altında kalan bir gelirle yaşamaya itilen yoksul halkımız bireysel olarak aşırı bir şekilde borçlandırılmıştır. Yoksul halk, din faktörü kullanılarak sabırla kanaat etmesi yönünde telkine uğramakta ve bu dünyadan ziyade ahreti kazanarak, cennetini kurtarmaya ikna edilmektedir.

Bunlar olurken Türk vatanı; Dünyanın Efendileri’nin desteğiyle, bölücüler tarafından parçalanmak üzeredir. Türk topraklarının yer altı ve yer üstü zenginlikleri yabancılara devredilmiştir. Türkiye füze kalkanlarının ülkesine konuşlandırılmasına izin vererek, sözde sorunlar yaşadığı(!) İsrail’i koruma altına almış ve Avrupa medeniyetinin şımarık çocuğu Yunanistan da hükümranlığını genişletmek için gün sayar hale gelmiştir.

Türkiye’nin başındaki iktidar ise bu oyunlara seyircidir. Bu iktidarın kullanım süresi dolunca nelerle karşı karşıya kalacağımız şimdilik meçhuldür.

Türkiye ve Türk Milleti ile alakalı olan gelişmeleri, halk olarak yeterince izleyemediğimiz ve gelişmelerin bizle olan ilgisini kuramadığımız, çok aşikardır. Ancak buna rağmen canımızı, malımızı ve neslimizi korumak istiyorsak açlığımızın, yoksulluğumuzun ve her türlü cehaletimizin önüne, başımıza gelecek olanları anlamayı koyabilmeyi başarmalıyız.

Eğer biz geleceğin enerji kaynağı olan ve dünya üzerindeki rezervin % 80’nin ülkemizde bulunduğu ve bir filesiyle bütün bir ülkeyi ısıtacak olan toryum madeninin  yabancılara devredildiğini bilmiyorsak kim bilir daha neleri kaybettiğimizi bilmiyoruz demektir.

Siyasi iktidarı dünya efendilerinin kontrolünde olan, ekonomisi millilik ve bağımsızlık vasıflarını yitirmiş ve ordusu yıpratılarak güçsüzleştirilmiş bir ülkenin geleceği olur mu?

Şimdi de günlerce Wikileaks’ı  konuşup duracağız. Biz Wikileaks konuşurken acaba dünyada neler olacak?

Fakirlikle, yoksullukla, işsizlikle, türbanla, YÖK, HSYK, Anayasa ile uğraşırken niçin küresel iklim değişikliği ile dünya efendilerinin kendilerine yeni yurt arayışlarını konuşmuyoruz? Niçin Vatikan’ın üçüncü bin yılda Asya’yı hıristiyanlaştırma projesini tartışmıyoruz? Henry Kissinger’in ” önümüzdeki yüzyıl Pasifik coğrafyasının olacak” ve 1993’te söylediği ” 3. Dünya Savaşı Kore’den çıkacak”  sözlerine niye dikkat çekmiyoruz? Bütün bunlar olurken güzel Türkiye’mize niçin el konulmak ve bölünmek isteniliyor tartışmıyoruz?

Eğer bunları konuşuyor ve tartışıyor olsak, fakirliğimizin, borçlandırılarak yoksullaştırılmamızın, dinler arası diyalogla yumuşatılmamızın ve bölünmeye alıştırılmamızın nedenlerini hemen yakalıyabileceğiz.

Şimdi hep beraber Wikileaks’ı izleyelim ve Dünyanın Efendileri’nin bu operasyonla neleri yapacaklarını hep beraber görelim. Atalarımız ne demiş “su uyur düşman uyumaz”.