Yalçıntaş Hoca’nın kahır günü

115

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş’ın isminin de karıştığı Yeşilköy‘de bulunan fuar alanındaki davaya ait rüşvet skandalında verilen tutuklama kararı, bir takım söylentileri de beraberinde getirdi.

Nevzat Hoca’yı yakinen tanırım. O’nu ve benzeri mütefekkir Türk aydınlarını dinleyerek geçen bir öğrencilik, gençlik dönemim oldu.

Keşke hiç siyasete bulaşmasaydı şeklinde düşünmeme rağmen, AKP Milletvekili olduğu dönemde, kendisinin de yanında olmadığını kesin bildiğim konularda bile sıkı bir AKP fanatiği kesilmesine rağmen, saygıda kusur etmem.

En son olarak, Aydınlar Ocağı Kocaeli Şube Başkanı Ahsen Okyar Beyefendi’nin oğlunun nikâhında birlikte nikâh şahitliği yaptık Hoca ile.

Sohbeti ile keyiflendim o gün yine.

Oğlu Murat Yalçıntaş’a gelince, hiç tanımadım.

Bunca yıldır İş Dünyası ile haşır neşir olmama rağmen, İş Adamı kimliği ile de tanımadım geçmişte.

Ta ki İstanbul Ticaret Odası’nda Mehmet Yıldırım’ın karşısına ‘ AKP’nin Adayı’ olarak çıkana dek.

Siyasetten geldi.

AKP İstanbul İl Başkan Yardımcılığı görevinden ayrılıp Başkan oldu Ticaret Odası’na.

Başına gelen bu olaylarda taksiri var mı yok mu bilebilmem mümkün değil.

Onun için de sürpriz olduğunu düşündüğüm bu tutuklama kararı sonrası, babası Nevzat Hoca geldi gözümün önüne.

Nevzat Hoca için baba olarak gerçekten zor bir durum.

Çok üzüldüğünü düşündüm Hoca’nın.

Hoca,  geçmişte olmadı ise bile, bugün kesin pişmanlık duymuştur siyasete girdiğine.

Zira yazılanlara, konuşulanlara bakılırsa, bu gelişmelerin öncesinde de operasyon anında da Başbakan‘ın haberi var.

Hoca’nın, ilk andan itibaren kendisine destek verdiği Başbakan, oğlunun başına gelen bu olaylardan haberdar ve kılını kıpırdatmıyor.

Hoca da bilir ki, Başbakan olur vermese bu davanın seyri hiçbir zaman bu noktaya gelmez.

Bana birileri buradan yine maval okumaya kalkıp da, “Yargı bağımsızdır, Başbakan ne yapsın” şeklinde konuşmasın.

Allah’ın bildiğini kuldan saklamak neden?

Başbakan‘ın bu işte dahlinin olmadığını söylemek için Mars’ta yaşıyor olmak lazım.

Baksanıza Başbakan’ın en yakın arkadaşı Remzi Gür, CNR Fuarcılık’ın sahibesi Ceyda Erem’i arayıp, “gözün aydın”  diyebiliyor.

Başbakan’ın, oğlunu evlendirdiği Reyhan kızımızı da aileye tanıştıracak kadar aileye yakın biri olan Nevzat Hoca’ya karşı bu tavrı nasıl izah etmek mümkün peki?

Bunun cevabını Oda TV’de yayınlanan yorumda bulabiliriz gibi geldi bana.

Başbakan’ın hiç sevmediğini herkesin bildiği TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu‘na olan yakın duruşu, Murat Yalçıntaş için sonun başlangıcı olmuş olabilir.

Yasa gereği son dönem Başkanlık yapan Hisarcıklıoğlu‘nun, TOBB Başkanlığı sonrası siyaset yapma fikrine sıcak baktığını sağır sultan bile biliyor artık.

Şimdilerde TOBB‘ da Hisarcıklıoğlu‘nun yardımcılığını yapan Murat Yalçıntaş’ın olası bir siyasi çıkışında Hisarcıklıoğlu ile hareket edeceğini bildiğinden, Başbakan’ın uzun süredir İTO Başkanı’nı gözden çıkardığını yazmış Oda TV.

Hiç de yaban atılacak bir senaryo gelmedi bu bana.

Başbakan, söz konusu kendi olunca değil Nevzat Yalçıntaş’ı babasının oğlunu tanımaz.

Sahip olduğu bu gücü, yarınlarda ne birilerine kaptırmak, ne de birileri ile paylaşmak ister.

Bir sözüm de,  İTO Başkanı’nı adliyeye götüren kolluk kuvvetlerine.

Yalçıntaş, hakkında yakalama kararı çıktığını öğrenince, yurtdışında olmasına rağmen, kendi ayakları ile gelip teslim olan, İş Dünyası’nın en saygın kurumlarından birinin başındaki isim.

Arabadan indirilip, Adliye‘ye gidişi esnasında, kaçma ihtimali mi var ki, iki memur iki yanında, kollarına girmiş Yalçıntaş‘ın, beraberinde yürüyorlar.

Bu şekilde; “bizimle iyi olmayanın hali budur” mu denmek istenmektedir?

Peki, İTO Başkanı, geçen hafta 10 yıl aradan sonra beraat eden Nail Keçili gibi beraat ederse, bu tablonun Yalçıntaş‘ın hem iş hayatında hem sosyal yaşantısında yaptığı tahribatı kim nasıl temizleyecek?

Hoş olmadı.

Üzüldüm.

En çok da Nevzat Hoca’ya üzüldüm.