Kocaeli Aydınlar Ocağı Mensuplarının Ankara Seyahati – 2

105

Bundan önceki yazımızda Kocaeli Aydınlar Ocağının üyelerinin 16 Haziran 2010 tarihinde Ankara’ya yapmış olduğu seyahatin birinci bölümünü anlatmış ve devamının gelecek yazıda anlatılacağını ifade etmiştik. Bu itibarla bu yazımızda birinci bölümde kaldığımız yerden devam ediyoruz.

16 Haziran 2010 Çarşamba günü saat 16.00’a kadar yazımın birinci kısmında anlatmaya çalıştığımız ziyaretleri tamamladıktan sonra Kocaeli Aydınlar Ocağı Ankara Temsilcisi Sayın Haydar Çiftçi’nin rehberliğinde önce rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un sağlığında bir süre ikamet etmiş olduğu Tacettin Dergahı’na gidildi. Dergah ile birlikte Dergahın bahçesinde metfun bulunan B.B.P.’nin eski Genel Başkanı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun mezarı ziyaret edildi. Her ikisine de hayır dualar edilerek ruhlarına fatihalar okundu. Ancak rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun mezarında ismini gösteren herhangi bir taşın bulunmadığı dikkatimizi çekti. Orada bulunanlara bunun sebebini sorduğumuzda, Anıtlar Kurulunun buna müsaade etmediği cevabını aldık. Bu husus ise çok acayibimize gitti. Zira, ortada bir mezar var ama mezarın kime ait olduğunu gösteren herhangi bir emare bulunmuyor. Bu durum karşısında burası Türkiye her şey olur diye içimizden geçirdik.

Buradan ayrıldıktan sonra Altındağ Belediyesi tarafından restoresi yaptırılan eski Ankara evlerinin bulunduğu tarihi sokağa gittik. Bu evler aslına sadık kalınarak çok güzel restore edilmiş. Bulunduğu semte de değişik bir hava getirmiş. Sokağın birçok ziyaretçisinin olduğunu gördük. Burada çeşitli yiyecek ve içeceklerin yanı sıra orijinal hediyelik eşyalar da bulunmaktadır.

Restore edilen tarihi evlerden birisi Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu adına kurulmuş olan Gönüllerde Birlik Vakfı adına kiralanmış. Bu vakıf binası iki katlı olup, yeşilliklerle dolu hoş ve serin bir bahçeye sahiptir. Bahçenin hoş serinliğinde ikram edilen çaylarımızı içerken, Vakıfta vazifeli olarak bulunan emekli Öğretmen Hamza Bozkurt’un vakıf ve faaliyetleri hakkında vermiş olduğu bilgileri dinledik. Verilen bu bilgilerden anladığımız kadarıyla vakıf kendi çapında faydalı ve hayırlı hizmetlere vesile olma gayretli ile çalışmalarına devam etmektedir. Ocak üyeleri vakıftan ayrılırken, vakıf görevlisi Hamza Bozkurt tarafından Açıklamalı ve Mealli Yasin kitabı ile Eğitimde Birliğin Sesi Dergisi hediye edilmiştir. Biz de kendilerine hem vermiş olduğu bilgiler, hem de hediye etmiş olduğu gönül dünyamızı aydınlatacak olan güzel kitap ve dergi dolayısıyla teşekkür ederek buradan ayrıldık.

Tarihi sokakta ikinci durağımız Altındağ Belediyesi’nin restore ettirdiği evlerden birisinde açmış olduğu Kültür ve Sanat Evi oldu. Burası da yine iki katlı olup, mekan olarak biraz daha geniş bir yer işgal etmektedir. Binanın teşrifi şark usulü yapılmış olduğundan görünüş itibariyle çok güzel bir manzara arz etmektedir. Yine şark usulü döşenmiş olup, üst katta bulunan salonda en az 100 kişinin sohbet edebilme imkanı olduğu gibi, diğer faaliyetlerin de yapılmasına müsait bir salon olduğu görülmektedir.

Kültür ve Sanat Evi’nde yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Şehir Plancısı Belediye görevlisi ayrılışımız esnasında başta Altındağ Belediye’sinin Turizm rehberi olmak üzere, Belediyenin çalışmalarını ve yapmış olduğu faaliyetlerini ihtiva eden birçok dergi ve kitabı poşetler içinde Ocak mensuplarımıza hediye olarak vermiştir. Bizde hem vermiş olduğu bilgiler, hem de hediyeleri dolayısıyla teşekkür ederek ayrıldık.

Bu ziyaretler tamamlandıktan sonra sokakta bulunan diğer binaları dışarıdan da olsa seyrederek, Ankara’nın eski semtlerinden olan meşhur Samanpazarı ile Atpazarı meydanlarında bir nevi nostalji yapılarak gezilmiştir.

Bu meydanlardan sonra bugüne kadar hiç görmediğimiz dar Ankara Sokaklarından geçerek Ankara Kalesi’ne gitmek üzere yola devam ettik. Ankara Kalesi’nin girişine yakın bir yerde çok eski ve orijinal bir cami ile karşılaştık. Bu camiinin adı Ahi Şerafettin Camii (Arslanhane) olup, daha Osmanlı Devleti kurulmadan önce 1290 yılında inşa edilmiştir. Orijinalliği de şuradan gelmektedir ki bütün direkleri ağaç olduğu halde bugüne kadar çürümeden ayakta kalabilmiştir. Birde şu husus dikkati çekmektedir ki ağaç direklerin uzunluğu en az 5-6 metre civarında bulunmaktadır.

Önemine binaen şu hususu da ifade edelim ki, aradan 720 yıl gibi uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen bu tarihi Cami halen dimdik ayakta olup, halkın hizmetine açık bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle Osmanlı Devletinden en az 10 yaş büyük olan Ahi Şerafettin Camii, Osmanlı Devleti takriben 90 yıl önce ömrünü tamamladığı halde o halen ayakta kalmayı başarmış bulunmaktadır. İnşallah daha nice yüz yıllarca ayakta kalmaya devam eder. Amin…

Ahi Şerafettin Camii ziyaretinden sonra akşamki toplantının yapılacağı Kınacızade Konağı’na gitmek üzere Ankara Kalesi’ne girdik. Ancak konağa girmeden önce Ankara’yı tepeden temaşa etmek için en uygun yer olarak bilinen buradan Ankara’nın bir çok semti Sayın Haydar Çiftçi’nin yapmış olduğu izahat ile birlikte seyretme imkanı bulduk.

Bundan sonra Kınacızade Konağı’nda saat 19.00’da yapılacak olan yemekli toplantı için gelecek misafirleri karşılamak üzere Konağa giriş yapıldı.                                            

Devam Edecek…