Anadolu, pek çok medeniyetlerin kültürüyle yoğrulmuştur. Son 1000 yıldır ise Türklerin yurdudur.
Ulusumuzun kendine özgü konukseverliği, insancıllığı ve cömertliği halkımızla temas etmiş olan batılı gezginleri çok etkilediği anlaşılmaktadır. Örneğin, geçmişteki yüzyıllar içinde ülkemizi ziyaret eden yabancı yazarlar, sanatçılar gördükleri yaşam biçimi karşısında bütün önyargılarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Kimileri bizleri, kimileri yaşadığımız doğa parçasını övmüşlerdir. Bunun yüzlerce örneğini batılı yazarların yapıtlarında görmek mümkündür.
Ülkemizi görmüş olanlar gezileri sonunda gözlemlerini, anılarını öyle güzel anlatmışlardır ki, yaşamında hiç Türkiye’ye gelmemiş olanlar bile bizleri görmüş gibi eserler vermişlerdir. Örneğin ressam Albrecht Dürer, 1523’te hiç görmediği Türk İmparatorunun portresini yapmıştır.( Kanuni Sultan Süleyman )
Gustave Flaubert, Aleksandr Puşkin, Lev Tolstoy, Ivan Turgenyev, Lamartine, Feldmareşal Von Moltke, Teophile, Gautier, Lady Montagu gibi şöhretli yazarlar ise ülkemizi ziyaretleri sonunda hep bizi anlatmışlardır.
Türkler için iyi yazanda kötü yazanda, bizleri sevenler de sevmeyenler de etkimiz altında kalmışlardır. Martin Luther, Machiavelli, Montesquies aleyhimize yazmışlardır. Voltaire, Aguste Comte, Pierre Loti gibi yazarlar ise bizim lehimize görüşler açıklamışlardır.
Müzik alanında büyük şöhrete ulaşan, Wolfgang Amadeus Mozart, Mehter müziğinin hayranı olduğunu söylerdi. “Türk Marşı” bestesi bu görüş ve
söyleminin kanıtı olmuştur. Ayrıca konusu ülkemizde geçtiği varsayımı ile sahneye konulan “Saraydan Kız Kaçırma” ve “Zaide” gibi opera eserleri de O’nundur.
Söz operadan açılınca Giusseppe Verdi’nin “Korsan”ı, Rossini’nin “Fatih Sultan Mehmet”, (Madmetto II), Bonarelli’nin “Kanuni Sultan Süleyman”ı (Solimano) gibi eserler hep bizleri anlatmıştır.
19. yüzyılın önemli bestecilerinden Franz Liszt, 1840’lı yılların sonuna doğru İstanbul’a gelerek bir süre Beyoğlu’nda yaşamıştır. Sultan Abdülmecid’e konserler vermiş, ayrıca İmparator için bir marş besteleyen Liszt, Padişah tarafından Osmanlı Nişanı ile ödüllendirilmiştir.
Anadolu’yu yurt edindiklerinden itibaren Türkler batılı ülkelerin siyasi, ekonomik ve kültürel alanda ilgi odağı olmuştur.
Kimileri bizleri çok sevmiş, kimileri yermiştir. Tıpkı günümüzde olduğu gibi.