069 Bayburt

109

“Sökülmüş çadırların göç etmiş Leyla
Vardım ki boş kalmış yar otakları”
Bayburtlu Zihni.

Bu sitede 69. yazım olması sebebiyle başlıktan da anlaşılacağı üzere Bayburt’tan bahsetmeye, bir Bayburtlu olarak da Bayburt’u tanıtmaya çalışacağım.

1071’den sonra Selçuklu şehri olan Bayburt birkaç sefer el değiştirdikten sonra Yavuz Sultan Selim zamanında 1514 yılında Mehmet Paşa tarafından fetih edilmiştir.

Bayburt 1887 de Erzurum’a 1927 de Gümüşhane ye bağlanmış 15 Haziran 1989 tarihinde vilayet olmuştur.

Şu anda 40 çeşmesi, Dede Korkut’u, kalesi ve şehit Osman’ı ile ünlüdür.

Bir iki tane Bayburt fıkrası ile başlayalım.

Bayburt vilayet olmadan önce saat kulesinin önünde ayakkabı boyacıları bulunurdu. Yabancı bir vatandaş gelerek boyacılardan birisine; kardeşim Çoruh lokantası nerededir, diye sorar. Boyacı geriye dönünüz az ileride solda diye cevap verir.

Bir başka vatandaş vilayet olduktan sonra saat kulesi önünde ki boyacılardan birine Çoruh lokantası nerede diye sorar.

Boyacı ne bileyim kardeşim koca vilayet ara ki bulasın diye cevap verir.

Bayburtlu bir vatandaş İstanbul’a giderek çamlıca tepesine çıkar. Etrafa bir göz attıktan sonra hey gözünü sevdiğim İstanbul büyüdükçe Bayburt’a benziyorsun. der

İnönü zamanında Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası konser vermek için Bayburt’a gelir ve Mozart müziğinden oluşan bir konser verir

Konserin sonunda yaşlı bir amcaya konseri nasıl bulduğunu sorarlar

Amca Bayburt tarihte çok zulüm gördü ama Bayburt olalı böyle zulüm görmedi diye karşılık verir

Bayburt iklimi sert, insanı mert olan bir ilimizdir.

Bayburt Aydıntepe ve Demirözü olmak üzere iki tane ilçesi, 180 civarında köyü, 100 bine yakın toplam nüfusu olan küçük ve şirin bir ilimizdir.

Bayburt Doğu Karadeniz iklimi ile Doğu Anadolu ikliminin kesişme noktası olmasına karşın daha ziyade kara iklimi egemendir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve yağışlı geçer.

Bayburt Türkiye genelinde yaylası fazla olan illerden birisidir. Yaylalar daha çok Kop ve Soğanlı dağlarında yoğunlaşmıştır.

Belli başlı birkaç yaylası şunlardır:

Aydıntepe, Akbulut, Otlukbeli, Menge, Seydiyakup, Balahor, Gökçedere, Çençül ve Kop yaylaları.

Bayburt yüzölçümü ve nüfusu itibariyle Türkiye’nin en küçük illerinden biridir. Kuzey’de Trabzon ve Rize ile Doğu da Erzurum Güney’de Erzincan ve Batı da Gümüşhane illeri ile komşudur. Yüzölçümü ise; 3652 km²’dir.

Çoruh nehri Erzurum dahilinde bulunan Kop mescit dağlarından doğup Bayburt’un ortasından geçerek Batu’ma dolayısıyla Karadeniz’e dökülen en meşhur nehridir. 

Bayburt’un imarı ile yeni kurum ve kuruluşlara kavuşması ancak 1989 yılında vilayet statüsünü kazandıktan sonra gerçekleşebilmiştir.

Bayburt’un vilayet olmasında rahmetli Özal’ı milletvekilimiz Ülkü Güney’i ve tüm emeği geçenleri rahmet ve hayırla yâd ediyoruz.

İş alanlarının yetersizliği, tarım ve hayvancılığın para kazandırmaması vb.  sebeplerden dolayı Bayburt çok sayıda göç vermiş illerimizin başında yer alır.

Bugün Türkiye’nin birçok vilayetinde Bayburt’tan çok Bayburtlu vardır.

Kurdukları derneklerle hem Bayburt’la ilişkilerini koparmamakta hem de Bayburtlu ruhunu yaşatmaya çalışmaktadırlar.

Bayburt’ta yetişmiş önemli şahsiyetler de vardır. Bunların başında; Zihni Baba, İrşadi Baba, Celali Baba, Hicrani Baba, Ağlar Baba, Oslu Baba, Ahmet Baba Hacı Şaban veli (Allah(cc) hepsinden razı olsun) vb gibi Türkiye’de tanınmış ünlü mutasavvıflar gelir.

Benim okumamda katkısı olması sebebiyle Ahmet Baba’yı rahmetle yâd ediyorum. Ruhları şad makamları cennet olsun.

Ayrıca Ülkü Güney, Namık Kemal Zeybek gibi tanınmış siyasetçiler, Yahya Akengin gibi edebiyatçılar bulunmaktadır.

Bayburt’un merkezinde ticaret, kırsal alanlarında tarım ve hayvancılık yapılmaktadır.

Bayburt’ta istikrarlı ve huzurlu bir ortam göze çarpar. İlde suç oranı son derece düşüktür. Terör ve kan davası gibi sosyal sorunlara rastlanmaz.

Adi (yüz kızartıcı) suçlardan dolayı cezaevinde mahkûm bulunmayan tek vilayettir.

Bayburt’un oldukça zengin bir folkloru vardır. Bar tarzında oynanan halk oyunları bunun en güzel örneğini teşkil eder. Erkek barları davul zurna eşliğinde, kadın barları ise saz eşliğinde ve türkü söylenerek oynanır.  Halk hikâyeleri, âşıklık ve destan geleneği Dede Korkut’a kadar dayanır.

Geleneksel Bayburt giysilerini bugün sadece halk oyunları ekiplerinde, bazen de düğünlerde görmek mümkündür.

Kadınlara mahsus olan ihram geleneği yeni nesilce pek kullanılmamaktadır.

Ata sporu olarak cirit oynanır. Sürekli cirit takımı bulunduran birkaç ilimizden biridir.

Bayburt’un en güzel geleneklerinden birisi de mahalle odalarıdır. Bunlar; Bayram, sünnet düğünü gibi sevinçli günlerde, cenaze gibi üzüntülü günlerde hizmet vermeye devam etmektedirler.

Bayburt’un meşhur yemekleri şunlardır:

Lavaş, açma kete, çörek, bulgur çorbası, bulgur sütlüsü, borani, ekşi lahana, erişte, galacoş, gavut ufalaması, gavut haşlaması, tel helvası, lor dolması, kuşburnundan yapılan kokoç, dağ armudundan yapılan fırıç, hamur işi olan ziron, yoğurttan yapılan kurut ayrıca tatlı çorbası, tavası ve döneri de meşhurdur.

Bayburt’ta her yıl temmuz ayının 3. haftasında 1 hafta boyunca süren Dede Korkut şenlikleri yapılmaktadır. Şölenin son günü mutlaka Pazar gününe denk getirilir, o gün yayla günüdür. Sabahın erken saatlerinden itibaren Soğanlı Dağına tırmanan Bayburtlular ile komşu Rize ve Trabzon illerinden gelen yaylacılar buluşur, açık artırma usulü ile bir sonraki Dede Korkut şenliklerinin ağalığını üstlenecek yayla beyi seçilerek şenlikler sonlandırılır.