Türkiye’nin Büyük Çatısı (7 s) yazımda belirttiğim gibi Kasım ayında yapılacak ikinci çalıştaya çağrıldığımı ve izlenimlerimi paylaşacağımı yazmıştım. 16-17 Kasım 2009 tarihindeki çalıştaya katıldım.Yazdığım Ahlaki disiplinlerin ekonomiye katkısı ve zenginleşme (1..7s) yazılarını yazdığım için değinememiştim. Prof Dr. Vamık Volkan’ın yönetiminde sevgili dostum Ekopolitik Koordinatörü A.Tarık Çelenk’in organizatörlüğünde 16 Kasım 2009 tarihinde “Türkiye’nin Büyük Çatısı: Mezkur Meçhul Mesele” başlığında Dedeman Otel’de basına ve kameralara kapalı, bilimsel formatta seviyeli bir çalıştay oldu. Gecesinde de bu çalıştayın yapıldığını öğrenen İçişleri Bakanı sayın Beşir Atalay’da çalıştaya katılanlarla birlikte bir akşam yemeği yemek istediği öğrenildi. Yemek aynı zamanda “Demokratik açılım” konusunda hem bakanın hem katılımcılarının görüşlerini de içeren yemekli bir toplantı haline dönüştü. 17 Kasım 2009 tarihinde de İstanbul Ticaret Üniversitesi Kampüsünde Öğrencilere, basına ve serbest katılımcılara açık konferans şekilde yapılarak hem canlı olarak ulusal kanallarda gösterildi. Bir şekliyle de kamuoyuyla çalıştay paylaşılmış olundu.
Türkiye’nin uzunca bir dönem gündeminde kalacak gibi gözüken “Demokratik açılım” sürecinin, dedikodulara, duygusallıklara, aşırılıklara kaçmadan soğukkanlılıkla yaklaşılabileceğini ve bilimsel bir tabana oturtulabilineceğini göstermesi bakımından çok önemliydi. Bu çalıştayın yapılmasında büyük gayret gösteren A.Tarık Çelenk, Murat Sofuoğlu ve diğer Ekopolitik yönetimi ve gönüllülerini kutlamak gerekir. Ayrıca bu derece toplumun tüm kesimini ilgilendiren ve güncel olan bir konuda ABD’den gelen sayın Vamık Volkan beyle diğer katılımcılara teşekkür etmek gerekir.
Toplantıya giderken kafamda hem çok soru işaretleri vardı, hem de böyle girift bir konu bu kadar farklı bakış açılarına sahip insanlarla nasıl yönetilebilecekti. Salona girdiğimde salon dizaynı ve oturuş şekilleri benim şimdiye kadar görmediğim bir formattaydı. İç içe geçmiş üç halka gibiydi. İç halkada Katılımcılar, 2. Halkada gözlemciler, 3. halka daha az kişiden oluşan misafirler.
Yöntem olarak şöyle bir yol izlendi, katılımcılar konuşacak sonra gözlemciler ve misafirler katılımcılara sorular soracak veya fikirleri beyan edecek şeklindeydi. Toplantı yapılan salona, kesinlikle kamera ve haberci alınmadı. Kişilerin kendilerini güvende hissettikleri seyirci ve kamera olmadığı için tribüne de oynama ihtiyacı olmadan, sadece açık olarak duygularını ifade edecekleri seviyeli bir ortam hazırlanmış oldu.
Toplumsal sorumluluk gereği Ülkemizin en önemli meselelerinden biri olan “Mezkur mechül mesele” hakkında bu çaplı bir organizasyonun tamamen sivil bir insiyatif tarafından yapılması çok önemli bir gelişmeydi. Bu tip çalışmaların diğer sivil insiyatifler tarafından da yapılarak, ortaya bu mesele hakkında enine boyuna kafa yorarak, geçmiş, şimdiki durum ve gelecekteki etkileri hakkında, yalan yanlış değil de belirli bir zeminde tartışılmış sonuçlarının herkes tarafından faydalanacağı fikirler olarak çıkması önemlidir.
Toplumu doğrudan etkileyen sorunlar karşısında; doğru veya yanlış çözümleri gördük. Yıllarca birileri düşünmüş, birileri uygulamaya çalışmış şekilde gelişti. Artık demokratik ortamda bireylerin sivil organizasyonların ne dediklerinin önemli hale gelmesi gerekiyor. Bu gereklilik bizleri daha özgür düşünen, daha sivilleşen, olaylara farklı pencerelerden bakmamızı sağlayan, fikirlerimizin saygı gösterildiği, ortamların oluşmasında ve fazlalaşmasında büyük roller oynayacaktır. Bu bağlamda da bu organizasyon önemliydi.
Bu düşüncelerle sizlere katılımcı ve gözlemcilerin kimlerden oluştuğunu yazayım;
Katılımcılar:
Abdi Açıl, Altan Tan, A.Tarık Çelenk, Bayram Bozyel, Cengiz Çandar, Cezmi Bayram, Durmuş Hocaoğlu, Gültan Kışanak, Haşim Haşimi, İbrahim Kalın, Mete Yarar, Murat Belge, Murat Sofuoğlu, Musa Serdar Çelebi, Seydi Fırat, Şerafettin Elçi, Uygar Aktan, Ümit Fırat, Üstün Dökmen,
Gözlemciler:
Altay Ünaltay, Avni Özgürel, Ayhan Bilgen, Ayşe Betül Çelik, Cevat Öneş, Cevat Özkaya, Deniz Ülke Arıboğan, Ercüment Aksoy, Esra Çuhadar Gürkaynak, Fethi Şimşek, Gürkan Zengin, Halit Yalçın, Hamidullah Öztürk, Hatip Dicle, Mazhar Bağlı, Medaim Yanık, Mesut Yeğen, Müfid Yüksel, Osman Bostan, Özdem Sanberk, Özden Zeynep Oktav, Özler Aykan, Raif Türk, Rebia Dirim, Ruşen Çakır, Sema Sezer, Selahattin Kaya, Süreyya Sırrı Önder, Şaban Gülbahar, Taha Özhan, Vamık Volkan, Yavuz Arslan Argun
Müzakere Konuları:
1. Türkiye’de ortak bir aidiyetten bahsedilebilir mi?
2. Birlik ve beraberlik oluşturabilecek bir terkibin sağlanmasında tarihin yeri nedir?
3. Kimlikleri ayıran ve etnik gruplar için kimlik sembolü olan tarihi olaylar var mıdır?
4. Uzun senelerden beri kimlik adına birçok insan kaybı oluştuktan ve güvenlik sorunu yaşandıktan sonra kimlik kavramı ile bağlantılı ne gibi sorunlar ortaya çıktı?
5. Ülkemizde ayrımcılığın ve ırkçılığın ortaya çıkması ve yayılması tehlikesi var mıdır?
6. Yas tutan insanları rahatlatmak için neler yapılmalıdır?
7. Türkiye’de herkesin eşit vatandaş olduğunu ve/veya olmadığını gösteren örnekler var mıdır?
8. Toplumda ortak yaşama güveni ve iradesini geliştirmek için nasıl “reçeteler” düşünülebilir?
Ve bu maddeler dışında maddelere bağlı kalmadan da kişiler görüşlerini ifade edecekleri özgür bir ortam hazırlanmıştı.
Kısaca Türkiye’de son dönemin en önemli gündem maddesi olan “demokratik açılım” konusunu; Politik psikoloji açısından da ele alınarak, Türkiye’nin önde gelen ve bu konuyla ilgilenenlerinin, kanaat önderlerinin bir araya getirildiği, seviyeli bir platform olarak değerlendirdim.
Bizler de yukarıda ifade edilen müzakere konularına cevaplar verelim ve yeni müzakere soruları çıkaralım. Konuşmadan, düşünmeden, kafamızın arkasındaki düşünceleri açıkça ifade etmeden, bastırılmış duygularımızla problem gördüğümüz her konudaki çözümlere ulaşmamız mümkün değildir.