İletişim Dili Olarak Türkçe’nin Kullanımı

165

(Eğitim 2023  Derneği’nin 21 – 22 Kasım 2009 tarihlerinde Ankara’da düzenlemiş olduğu TÜRKÇEMİZ ÇALIŞTAYI İkinci Oturum Tebliği’nin ilk kısmıdır)

İletişim dili olarak Türkçe’nin kullanımında derin yarıklar ve bozukluklar var. Bunları 3 x 3 toplam 9 kısımda ele alabiliriz.

A – TÜRKÇE’NİN EĞİLİP BÜKÜLMESİ

Bu durum; Türkçe’nin harf düzenini kullanan, cümle kurmada iyi – kötü gramer özelliklerini kullanan fakat tanımlanamayan ve yalnızca muhataplarının anlayabildiği ucube bir iletişim şeklidir. Buna ‘Tanımlanamayan Gök Cisimleri’ örneğinde olduğu gibi İngilâzcasıyla UFO yada Oktay Sinanoğlu tabiriyle TARZANCA diyebiliriz. Tarzanca yani hayvan türlerinin de mana ve davranış çıkarabileceği, hilkatin doğallığını yansıtan, ormanî bir dil.

Bunları da tasnif edersek; SMS Tarzancası, Mail Tarzancası ve Medya – Müzik Tarzancası diye üçleyebiliriz. Yeterince derdimiz olduğundan bu tasnife ‘Argo’ dâhil edilmemiştir. Hiç olmazsa sözlükte yeri ve insan hayatında bir anlamı var deyu şimdilik bahse konu değildir.

1-) SMS (Kısa Mesaj) TARZANCASI:

  • * Örnek – I – “mrb janım yrn nabıyon, nese baq chok güsel br hbr aldm”
  • * Örnek – II – “slm yha nerdsin yasıonmu, saol yni chok vefszsın”
  • * Örnek – III – “slmkm ben dlek sanna ulşmyrum, nbrsin ok msin?”

Buradaki durum; dilin tırpanlanması, iptidaî hale getirilmesi, seslerin düşürülmesi, ifadelerin ruhsuzlaştırılması ve kodlama şeklinde meram anlatımıdır. Küresel kapitalizmin istediği insan tipi ‘bireyselcilik’ ana dili de bu şekilde bireyin keyfine ve kapasitesine bırakmıştır.

Bu tarz mesajlaşma ile kurulacak olan iletişim değil iletişimsizliktir. Kelimelerin defolu bir biçimde kullanımının yanı sıra kelime karşılıklarının kişiler üzerindeki farklı çağrışımları anlaşmazlıkların ancak katsayısını arttırır.

2-) MAİL (Elektronik İleti) TARZANCASI:

  • * Örnek – I – “slm btül / slm / napıon / iiim, sen / saol bnde ainen / ok”
  • * Örnek – II – “hstmısn / hstyım ama çk diil brz / ii o zmn by by”
  • * Örnek – III – “dşr çıkcnmı / blk nie srdun / hiiç gzriz işt / tamm / ewt”

SMS bahsindeki durum burada vites büyütülerek sürdürülür.

Haberleşme ve iletişim teknolojisini arttıkça insanlar birbirleriyle daha da geçimsiz oldular. Her şeyden haberdar oldular gibi göründü ama bilip öğrendiklerinin hayattaki karşılığı neredeyse sıfır. Dolayısıyla zihnin ve gönlün bilgi posasıyla yada çer – çöple dolması bilim adına bir anlam ifade etmez.

Ayrıca bu iklimde, insanların kendi yaş, cinsiyet ve mesleklerini gizleyebilmeleri bilinçaltlarındaki olumsuzlukların yol bulup çıkmasına yarıyor. Bastırılmış duygular, toplumsal manevî baskı ortamı tedavülden kalkmış görününce arz-ı endam edebiliyor. Bundan ötürü de anlaşmazlıklarımız derinleşiyor, fiziksel hayat sözlü ve yazılı şiddet olarak dönüşebiliyor.

3-) MEDYA – MÜZİK TARZANCASI:

  • * Örnek – I – “ay vallayi ööle demedim kıız, hiç ööle bişe dermiyim?”
  • * Örnek – II – “sayın seyirciler, ortada fitbol yoktu, râkip de kötüydü”
  • * Örnek – III – “şappi, şappi.. ula oolum çiköfteyi yuurdunmu?”

Bu alanda doğruluk yerine meşhurluk taban bulur. Ün ve şöhret ‘her zaman haklıdır’ reklâmıyla örnek gösterilir. Onların zaafları, vicdanî ve lisanî bozuklukları hatta psikolojik boyuttaki marjinallikleri adeta dinimizdeki sahabelerin yerini alır. Bizim ahlâklarını yıldızlara benzettiğimiz o insan oğlu insanların yerine ahlâksızlıkları yüceltilen insancıklar kondurulur.

Hülya Avşar’a ‘Açılım’la ilgili, Müslüm Gürses’e uyuşturucuyla ilgili, Müjde Ar’a namusla ilgili, Cemil İpekçi’ye dinle ilgili vaazlar verdirilir. Cümle kuramadan konuşabilme, yalan – yanlış vurgular, pelteklik, telaffuz bozukluğu, yerel ağızlar, mevzudan mevzuya zıplama vb. her türlü eksiklik / gerilik alkış denilen ağız şapırtısıyla kapatılır.

Böylelikle seyir dalgasına takılanlar da rol kuşanarak hadiseyi kabullenirler. Zamanla da içselleşir ve güzelin / doğrunun yerini alır; hakikat öksüz kalır.