Eğer

124

Eğer gerçekten demokratikleşme adına bir gelişme sağlamayı düşündüklerini iddia edenlerin düşündükleri demokrasiyi geliştirme düşüncesi olsa, sizde onlar gibi düşünmeyi düşünebilirsiniz.

Eğer birleşik cephenin asli ve tali unsurlarını tanımıyorsanız,12 Eylül öncesinden bu güne meydana gelen değişmeleri, gelişmeleri ve tekamül iddialarını  algılayamıyorsanız, demokrasi için çalışıyorlar zannına kapılma-nız mazur görülebilir.

Eğer gömlek değiştirdiklerini söyleyenlerin gömleklerini nasıl değiştirdik-lerini bilmiyorsanız, yeni giydikleri gömleğin çıkardıklarını iddia ettikleri gömlekten daha temiz olduğunu kabullenebilirsiniz ve hatta birkaç gömlek değiştirme işleminden sonra da demokrasi gömleğine layık olabileceklerini düşünebilirsiniz.

Eğer bunca açılım-saçılım ;hümanizmanın doruğunda, insanı her değerin merkezine koyan ve müstakil başka bir değer kabul etmeyen bir mantık kurgusundaki birileri tarafından yapılıyor olsa, makul durum olarak kabul edebilirsiniz.

Eğer Türk demokrasisini kuran ortak milli unsurlar ile devletin temel kurumlarını, önce  tesbih taneleri gibi sıralayıp, sonra da birer birer ıslah(!) etmeyi hedeflerine koyduklarını göremiyorsanız, gerçekten demokratik adımlar atıyorlar kanaatine sahip olabilirsiniz.

Eğer doğrudan doğruya hedef Türk Ordusu olmasa, Ordu içinde yapmaya çalıştıkları operasyonlarla  demokratik hayatın gelişmesine katkı yapmaya uğraştıklarını düşünebilirsiniz.Ve düşünebilirsiniz ki; Ordu  bizim ordumuz olduğundan her kurumda olduğu oranda “bozuk insan” da Ordumuzda bulunabilir.

Eğer eski çakma ülkücülerden, AKP’nin kalemşörü bir kanı bozuk Türk Ordusunu hedef alarak; “İrtica belgesi bir işaret fişeği oldu ve karanlık köşeler aydınlandı. Kendi halkına, ülkesine ve hatta kendi mensuplarına karşı komplolar, entrikalar çeviren bir fesat ocağı ile karşı karşıyayız. 1807’de Yeniçeri ordusunda bile kimsenin aklına gelmeyecek türden desiseler bunlar” diye yazmasaydı ve eğer ihanetin işaret fişeğini atarak karanlık düşüncelerini görmemizi sağlamasaydı, demokrasi şampiyonluğu için çalışma yapıyorlar diye düşünebilirdiniz.

Eğer Türk Ordusu üzerinden yürürlüğe konulan operasyonları, asttan üste hiyerarşik yapıyı da dikkate alarak, “sindirte sindirte”  uyguladıklarını kavramadıysanız,eğer ihanet zehrini  “islamın emri” diye masum bir  yeşil kapsül içinde  bu millete yutturduklarını göremiyorsanız, demokrasi reçetesinin gereğini yapıyorlar diye düşünebilirsiniz.

Eğer o kara sesin,  AKP’nin o paralı askeri, hainin; “Türk askerinin şerefini, ülkemizin güvenliğini, Türkiye’nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu “kurumsal yapı”ya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım” diye yazdıktan sonra “Bizim Nizam-ı Cedit ordusuna ihtiyacımız var” ile bağladığı yazısını okuduktan sonra operasyonun boyutunu ve hedefini göremiyorsanız, hala demokrasi için çalışıyorlar diye düşünebilirsiniz.

Eğer hala “demokrasinin amaç olarak algılanmadığını” anlıyamıyorsanız; ağlamak lazım o zaman gülünecek halinize!..