Nasıl yani? Nasıl? nasıl?
Herkese Merhaba… Herkese Merhaba… Herkese Merhaba…
İşte yine yeniden beraberiz sevgili okur…
Uzun zamandır Arızlı Konutları ile ilgili olarak yazmak istiyordum…
Çıkmaza girmiş bir konu bakalım nasıl çözüm üretilecek diye düşünürken değerli milletvekilimiz Sayın Fikri Işık’ın yaptığı açıklamalar beni harekete geçirdi… Ancak konuyu sıcağı sıcağına ele almak bana göre değildi… Konu ile ilgili değerlendirme yapma keyfine varayım istedim.
Kısmet bu güneymiş dedim ve başladım klavyemin tuşlarına bir bir dokunmaya…
17 Ağustos 1999’da yaşadığımız büyük felaketin yaralarını sarmak için adeta bütün Dünya seferber olmuştu. Kimi ülkeler gönül dostluğu yaptılar, kimileri kurtarma çalışmalarına yardım ettiler, kimileri daha da ileri giderek yaralarımızı sarmak için maddi yardımlarda bulundular.
İşte bunlardan birisi de Irak’tı. Irak’ın o dönemdeki devlet başkanı Saddam Hüseyin, depremzedeler için elini cebine atarak, 10 milyon dolar para göndermişti.
Bu para, 15 Eylül 1999’da Irak Kızılay’ı ile Türk Kızılay’ı arasında imzalanan protokol ile Türk Kızılay’ına verildi. Irak Kızılay’ı tarafından ülkemize gönderilen bu paranın bir bölümü ile Arızlı bölgesinde konutlar yapıldı.
Protokole göre, bu para ile yapılan evlere gerekli eşyalar dahi alındı. Hatta Irak Kızılay Başkanı ile Türk Kızılay Başkanı’nın, birlikte depremzedelere gideceği, bu eşyaları dağıtacakları öngörüldü.
Bir başka deyişle Saddam Hüseyin’in depremzede vatandaşların ihtiyaçlarının giderilmesi için gönderdiği paralarla yapılan bu konutlar enfes Körfez manzarasına sahip bir yerde ve depreme dayanıklı olarak yapıldı… İçleri eşyalarla döşendi.
Bu konutlara depremde hak sahibi olmayan fakat mağdur olan depremzedeler yerleştirildi. Kocaeli Özel İdaresi, buraya yerleşen depremzedelerle bir anlaşma yaparak 5 yıl ücretsiz kalmalarını sağladı. Depremzedelere 5 yılın sonunda 5 yıl daha oturmaları için izin verildi. Konutlarda oturanlardan ortak giderler için ayda 60 TL alındı.
On yılın sonunda Kocaeli Özel İdaresi, burada kalan depremzedelerin lojman kirasını ödemesini istedi. Bu istek üzerine buradaki bazı depremzedeler konutların eşyaları yanımıza kar diyerek eşyaları alıp gittiler. Kalan bazı akıllı depremzedeler ise zor günlerinde yanlarında olan devleti hiçe sayarak yapılan iyiliğin altında kalmayarak, ayaklandılar ve konutların kendilerine ait olduğunu iddia edip tapularını istediler.
Bu arada boşalan konutlara yanlış yapılarak devlet memurlarının yerleştirilmesi tüm yaşananlara tuz biber ekti ve Arızlı sakinleri daha bir hararetlenip, eylem yaparak polisle çatıştılar. Aylardır eylem yapan depremzedeler, Başbakan ile görüşmek için Ankara’ya yürümeye bile başladılar.
İşte tam bu noktada milletvekili Fikri Işık konuyla ilgilenip, depremde mağdur olan vatandaşlar için yapılan konutları inceleyerek açıklamalarda bulundu. Eylemleri ile Türkiye gündemin sık sık gelen Arızlı Konutları’nda kalan depremzedelere bu konutlarda kurasız daire verileceğini söyledi.
Buraya kadar çok güzel… Sosyal devletimiz büyüklüğünü gösteriyor ve depremde maddi manevi ciddi zararlara uğramış milleti için bir güzellik yapıyor.
Işık, “Bizim zor dönemimizde Irak Hükümeti’nin bize yaptığı yardımla bu konutlar yapıldı. Depremzedeler TOKİ’nin yapacağı konutlara taşındıktan sonra biz de bu konutları Türk Kızılayı’na devredeceğiz.”
Sezar’ın hakkı sonunda Sezar’a verildi diyorum… Çünkü Türk Kızılayı’na hibe edilen bu para ile yapılan konutlar hakkında kimse Kızılay’ı hesaba katmıyordu.
Bu da çok güzel Sayın Işık yine yapılması gerekeni çok net bir şekilde ifade ediyor.
Ancak Sayın Işık’ın son cümlesini duyunca şok geçiriyorum. Cümle aynen şöyle: “Kızılay’dan bu konutları satarak, şu anda zor durumda olan Irak’a hastane yapmasını isteyeceğiz. Böyle bir proje geliştirdik ve Başbakan’a sunacağız.”
Nasıl yani diyorum. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hastane yaptıracak parası mı yok da bu Arızlı konutlarını satıyor? Bu mesele böyle mi çözülecek? Sayın Işık… Bunu size hiç yakıştıramadım kusuruma bakmayın lütfen…
İşte tüm bunları düşünürken ben tesadüf bu ya Kızılay İzmit Şubesi Başkanı Sayın Muzaffer Şişmanoğlu’yla bir parça sohbet imkanı yakaladım ve kendisine sordum… Sayın Başkan siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Size fikriniz sorulmadı ama ya sorulsaydı neler söylerdiniz?
Şimdi söz sizde Sayın Şişmanoğlu…
“Sayın Gördü. Bazı dost devletler gibi komşumuz Irak’ta 17 Ağustos 1999 depreminde çorbada tuz misali Irak Kızılay’ı vasıtası ile Türkiye’ye yardımda bulunmuştur. Bu yardımı da uluslararası anlaşmalar gereği Türk Kızılay’ı kanalı ile yapmak üzere iki Kızılay teşkilatı kendi aralarında bir protokol yapmışlardır. Bu protokol ile Türk Kızılay’ına verilen 10 milyon doların 9 milyon dolarını o dönemin Kızılay Genel Merkez Yönetimi konut yapılmak üzere Kocaeli Valiliği’ne devretmiştir. Kocaeli Valiliği de aldığı bu dokuz milyon dolar ile Arızlı ve Yuvacık’ta devlete ait arazide konut yapmıştır. Bu konutlardan hiç birini de Türk Kızılayı’na vermemiştir. Bence bu konutlar yarı yarıya paylaşılmalı idi. Valilik devlet arsasına karşılık yarısını alırken, Kızılay’a da 9 milyon dolar karşılığı olarak yarısını verebilirdi.
Bizde hissemize düşen konutları bir kamp haline dönüştürür, orada mağdur insanları barındırırdık.
Burada Kızılay’a haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Şayet depremzedelere Sayın Fikri Işık’ın söylediği gibi TOKİ’den konut verilecekse, Arızlı ve Yuvacık’ta yapılan konutların hiç olmazsa yarısı Kızılay’a geri verilmelidir.
Türk Kızılay’ı zaten Irak’a ciddi manada yardım yapmıştır. Hala daha yapmaya devam etmektedir.
Konunun bu şekilde çözümlenmesinde büyük yarar görüyorum.”
Bugün de yine sözün tükendiği yere gelmiş bulunuyoruz sevgili okur…
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana “Her Şeye Maydanoz”unuzun davulu az… Güm be de güm güm… Güm be de güm güm… Güm… Güm… Güm…
Yeniden görüşünceye kadar en çok beni özleyin…
En çok beni özleyin…
En çok beni özleyin…
Hatta bir tek beni özleyin…