Göç; Ülkemizin her zaman gündeminde olan bir konudur. Özellikle 1940’lı yıllarda yoğunlaşan göçler, Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik değişimini hızlandırmıştır. Ankara, İstanbul İzmir, Bursa, Kocaeli gibi Büyükşehirlerimiz o yıllarda yoğun göç hareketlerine sahne olmuşlardır. Göç çok yönlü bir sosyal olaydır. Kuşkusuz eğitim yönünden de pek çok sorunları beraberinde getirmiştir.
Aileyi etkileyen iç göçler, özellikle örgün eğitimde sorunların biriktiği alan olmuştur. Daha sonraları 1960’lı yıllardan sonra ise ülkemizin gündemine dış göçler girmeye başlamıştır. Kitlesel halde yurtdışına çıkan kırsal kesimli vatandaşlarımız, çocuklarını da yanlarına aldırınca bu kez gittikleri ülkelerde onların eğitim sorunları ile karşılaştılar. 1980’li yıllardan itibaren de Bulgaristan başta olmak üzere balkanlardan, Kuzey Irak’ tan ve Türk Cumhuriyetlerinden yoğun göç olmuştur ve azda olsa devam etmektedir.
Böylece hem iç, hem de dış göçler eğitim yönünden sorunlar oluşturmuştur. Ülkemizde ki yurt içi göçler, daha çok kırsal kesimden büyük sanayi kentlerine doğru yapılmaktadır. Memurların yer değiştirmesi de bir göç olarak değerlendirilmelidir. Göçlerin eğitim açısından doğurduğu sonuçları iki yönlü düşünmek faydalı olacaktır.
1.Olumlu yönden: Göç eden aileler bakımından olaya olumlu bakmak mümkündür. Çünkü kırsal kesimde İlköğretim ötesi imkanları ya yok ya da çok sınırlı düzeydedir. Böylece aileler kente gelince çocuklarını temel eğitim ötesi okullara gönderebilme imkanlarına kavuşmaktadırlar. Göçlerin nedenleri arasında çocuklarını okutma istekleri de yer almaktadır. Doktor mühendis öğretmen hemşirelik subay gibi fazla gelir getirici mesleklere yönelmeleri istenmiştir.
2. Olumsuz yönden: Göçlerde kısa sürede nüfus yoğunluğu artan kalabalık şehirler sağlıksız yerleşim yerlerine dönüşmüşlerdir. Kocaeli Türkiye’nin en küçük kentlerinden biri olduğu halde Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 2 sini bünyesinde barındırmaktadır.(1.201.740) göçler dahil nüfus artışı yüzde 3.4 tür. km2 ye 350 kişi düşmektedir. Coğrafi konumu doğal kaynakları ve ulaşım imkanları nedeniyle sanayi kuruluşlarının çekim merkezi, sanayide insan gücüne duyulan ihtiyaçtan sürekli göç alan bir il olmuştur. Ortak kültürünün güçlenme fırsatı aradığı bir il konumundadır. Bu özelliği ile de planlı eğitime fırsat vermemesi de konunun önemini artırmaktadır. 2002/2003 eğitim öğretim yılında 247.893 öğrenci varken 2008/2009 eğitim öğretim yılında 306.137 öğrenciye çıkmıştır. 7 yıl içerisinde 59.244 öğrenci artışı olmuştur. Her yıl 8463 öğrenci eğitime katılmaktadır. Bu sonuçta norm kadroya göre her sınıf 30 öğrenciden oluştuğuna göre her yıl 282 derslik ihtiyacı demektir. Buna 24 derslik makul bir okuldan hareket edersek 12 okul asgari olarak yapılma ihtiyacı doğacaktır. Bunu donatımlarıyla ders araç gereçleriyle düşünürsek önemli bir ödeneğe, öğretmene ve personele ihtiyaç olacaktır. Tedbirlerimizi zamanında alarak bu artısı ülke yararına eğit yararına dönüştürmeliyiz. Nitekim ilimizde Milli Eğitim Bakanlığımız Gebze ve Kandıra ilçelerini zorunlu hizmet bölgesine alarak öğretmen ihtiyacının karşılanmasında gerekli tedbiri almıştır. 2003 – 2004 Eğitim Öğretim döneminde 6991 olan derslik sayısı 2008 – 2009 eğitim öğretim yılında 9390’a çıkmıştır. İnşaatı bitirilecek olanlarla birlikte 3250 derslik ilave olmuştur ki önemli bir hizmettir. Eğitime % 100 katkı kampanyası ile hayırsever kişi ve kuruluşlarında büyük bir desteği olmuştur.
Göç ile gelen işsizlik yoksulluk ve hizmetlerin yetersiz kalması gibi sebeplerle topluma uyumsuzluk, suça yönelme, zararlı alışkanlıklar edinme, eğitimsizlik gibi bir sorun yumağı ortaya çıkarabilmektedir. Göç ettikleri yerde daha iyi ekonomik koşullara sahip olacağını düşünen ve genellikle umduğunu bulamayan bazı aileler mutsuzluk ve uyum bozuklukları ve hatta depresyona varan sorunlar yaşayabilmektedir. Bu şartlar, çocuğunda kişiliğini etkileyecek, çocuğun ruh sağlığın da derin izler bırakacak ve çocukta güvensizlik hali oluşturacaktır. Bu durumda çocuğun kendine ifade etme becerisi gelişemeyebilir. Çocuk çevresiyle iletişim kurmakta zorlanır. Yaşanan göç nedeniyle ortaya çıkabilen bu sorunlar insanların psikolojik yapısını etkilemiştir. Bu durum insanları suç işlemeye yöneltebilmektedir. Hırsızlık, madde bağımlılığı vb. olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Ekonomik nedenlerden dolayı bazı göçmen çocuklar ağır işlerde çalıştırılarak istismar edilmektedir. Hem okuyup hem çalışan çocuk okuldan soğumakta, okul başarısı düşmekte ve motivasyonu azalmaktadır.
Göç sebebiyle şehirlerde sınıflar kalabalıklaşırken köylerde öğrenci azlığından dolayı okullar kapanmaktadır. Kapanan 25520 köy okulundan 602643 öğrenci taşımalı sistemle günübirlik taşınarak fırsat eşitliğinden faydalandırılmakta ve onlara nitelikli öğrenim imkanları sunulmaktadır. ( 2)
Kocaeli ilimizde de 2009-2010 eğitim öğretim yılında öğrenci azlığından kapatılan 307 köy 8410 öğrenci taşımalı sistemden faydalanacaktır. Göçün oluşturduğu eğitim problemlerinin başında kalabalık öğrenci nüfusu gelmektedir. Okulların verimini düşürme ve araç gereç kullanımından, öğretmenin öğrenciye ayıracağı zamana ve tanımaya kadar her tür eğitim çalışmasını aksatabilmektedir. Bu durum eğitim başarısının düşmesinde en önemli etkenler arasında yer almaktadır. Kalabalık sınıflarda öğrenci pasifleşmekte, öğretmenlerin ise tükenmişlik düzeyleri artmaktadır. Oyun alanları azalmakta öğrenciler arası uyumsuzluklar artmakta okul içi karşılaşılan olay sayıları çoğalmaktadır. (Karakuş 2006)
Diğer bir problem göç eden ailelerin, çocuklarına yeterli eğitim desteği sağlayamamalarıdır. Sağlanan çalışma, barınma ve diğer temel gereksinimler yeterince karşılanamadığı gibi çalışma zorluğundan dolayı da anne baba yükümlülükleri yerine getirilememektedir. Bu durum başarısı düşük öğrenci, okul ve şehir oluşturmaktadır. (Karakuş 2006)
İlköğretim okulu idarecilerine uygulanan anketler göstermiştir ki; ilköğretim okullarında idareciler, başarısızlığın nedenlerini daha çok öğrenci ve ailede görmüşlerdir. Öğrencinin disiplinli ve düzenli ders çalışmaması %90, 3 boş zamanlarını değerlendirmeyi bilmeyişi ve hazırlıksız gelişi % 85,1, ailenin ders çalışma % 79,1 ve uygun ortam hazırlama % 76,9 konusundaki ilgisizliği en çok üzerinde durulan maddelerdir.(3)
İdarecilerin dikkate değer bulduğu diğer bir faktörde ilimizin (Kocaeli ) yoğun göç alan bir bölge olmasıdır.% 60, 4 göç, okullarda nüfusun aşırı artışıyla mevcut şartları zorlayan ve idarecilerin işlerini oldukça güçleştiren bir faktör olarak görülmüştür. Göçün başarı düzeyine diğer bir etkisi de ailelerin sosyoekonomik düzeyini aşağı çekmesi, buna bağlantılı olarak da ankette aile ortamıyla ilgili ifade edilen problemli durumların ortaya çıkmasıdır.
Aynı ankette İlköğretim veli değerlendirme:”İlköğretim Okullarındaki öğrenci velileri ifade edilen problemlere genellikle yüksek yüzdelerle cevap vermemişlerdir. En büyük problem okulda çocuklarının sınavlara yeterince hazırlanamadığını % 59,7 kullanılan eğitim öğretim malzemelerinin %57,1 ve fiziki koşulların % 54 yetersiz olduğunu sık sık öğretmen değiştirme ile öğretmen yetersizliğinin % 53, 6 ve sınıfların kalabalık oluşunun % 52,1 başarıyı olumsuz etkilediğini düşünmektedirler.
Velilerimiz ev ortamında ve kendilerinden kaynaklanan nedenleri ise çocuğuma nasıl yardımcı olacağımı bilemiyorum %50,6 olmuştur. (5)
Bir başka sorun dil problemidir. Göçle gelen grupların kendi oluşturdukları yapılar içinde kullanılan yaşam dili okul ve kentle örtüşmemektedir. Bu sosyalleşmeyi etkilemekte devamında ise başarısızlıklar oluşmaktadır. Okul içinde ve okul dışındaki ortamlarda iletişimsizlikler artmaktadır.(Karakuş 2006)
Dilin farklılığı yanında kısır kullanılması da ciddi bir etkiye sahiptir. Anlayamayan bir çocuğun başarısından söz etmenin doğru bir yaklaşım olamayacağı düşünülmektedir. Basit dil kullanan çocukların düşünme yeteneklerinin sınırlı olması beklenen üst düzey becerileri gerçekleştirmesini zorlaştırabilecektir. (Karakuş 2006)
Öğretmenler sosyoekonomik kültürü düşük olan ve basit dil kullanan göç ile gelen öğrencileri anlamakta zorlanacaklar ve öğrencilerle iletişim kuramayacaklardır. Bu durumun sonucu olarak eğitim başarısı düşebilecektir.
Yukarıda sayılan yaklaşımlar öğrenciyi başarısızlığa itmekte, başarısız olan öğrencilerin sosyal yapıları daha da zorlaşmakta bu durum kısır döngü içerisinde devam edebilmektedir. Öğrencinin evinde yaşanan ortam bu döngüyü kırmaya yetmemektedir.
Zaten aile içinde eğitim birinci derecede önemli durmamaktadır. Ve sonunda okul bu tür öğrenciler için sıkıcı bir yer olmaktan öteye gidememektedir. (Karakuş 2006)
Okula, ailesine, toplumuna ve ileride kendine bile yabancılaşan bu çocuklarımızın dinledikleri müzikten, ellerine geçirdikleri camlarla kendilerine zarar vermeye varana kadar artan olumsuz davranışlar yaşanırken aslında başarı ya da başarısızlık kavramları onlar için bir şey ifade etmemektedir.
Metropol çevrelerinde 1998 yılı itibariyle çocuklar Türkiye de 20311 suç işlemiştir. 10-18 ya grubundaki çocukların işlediği suçlar arasında ilk sırayı hırsızlık almaktadır. Yaralama, gasp, darp ve bunu izleyen diğer dikkat çekici suçlardır.
Okulu bırakma yada daha üst düzeyde eğitime devam etmeme nedenleri arasında Ekonomik nedenlerle okulu bırakanların oranı % 54,4 iken kendi isteği ile okulu bıraktıklarını belirtenlerin oranı % 18 olarak ortaya çıkmıştır ki burada kendi isteği ile aile geçimine katkıda bulunmak için çocukların okulu bırakmalarını ek olarak okuldan iticiliği nedeniyle de okulu bırakmaları söz konusudur.
Bu durumda olan 7-14 yaş arasındaki zorunlu eğitim çağında ki çocukları Muhtar ve okul idaresi işbirliği ile kazanılmalıdır.
Köy ve mahalle muhtarlarımızın görevleri 4542 sayılı kanunun 3. maddesinin II. Bendinin açıklanmasında belirtildiği gibi ve 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim kanunu ile köy ve mahalle muhtarlar, ihtiyar heyetlerine verilen görevlerden;
1.Her öğretim yılı başında öğrenim çağındaki çocukları çizelge yaparak belirler ve okullara kayıtlarının yapılmasını sağlamaktır.
2.İlköğretime devam etmeyen çocuklar hakkında her türlü bildirimde bulunma ve onları izlemeye aracılık etmektir.
Okul idaresi ve milli eğitim müdürlüğü konuyu hassasiyetle takip eder çocuğun devamını mutlaka sağlar. E-kayıt ile yapılan adrese dayalı sistem ile kayıtlar bu konudaki zorlukları büyük oranda kaldırmaktadır.
2008 yılında çıkarılan yönetmelikle “yetiştirici sınıf” uygulamaları her ilçede başlatılmış ve ihtiyaca göre sınıflar açılmıştır. Okula hiç kayıt yaptırmamış veya yaptırmış devam etmemiş olup ta 14 yaşı geçmemiş öğrenciler yaşlarına bakılmaksızın sınıflara alınarak eğitime kazandırılmaktadır. Özellikle kız çocukları bu yetiştirici sınıflar sayesinde okuma kervanına katılmış ve yeni değerler kazanılmıştır. Kocaeli ilinde 2008-2009 eğitim döneminde 300 öğrenci eğitime kazandırılmıştır.
Göçün eğitim üzerine etkisini ortaya koyan diğer bir çalışma 2005 yılında Kocaeli 1. Eğitim Sempozyumunda komisyonun verdiği sonuç raporunda birinci eğitim sorunu göç olarak gösterilmiş planlamayı zorlaştırdığı anlatılmış, aile eğitimlerinin verilmesi gerektiği belirtilmiştir.(Kocaeli 1. Eğitim Sempozyumu 2005)
Adı geçen sempozyum ortaöğretim komisyonu raporunda dört başlık altında alınan başarısızlık nedenlerinin 2 tanesinin kökünde iç göç sorunu bulunmaktadır.(Velilerin ilgisizliği, veli okul ilişkisinin düşüklüğü, okul fiziki şartları ve araç gereç yetersizliği)
Raporda göç sorununun eğitim başarısına etkisinin çok fazla olmasına rağmen ilimizdeki göç sorunlarının eğitime etkileri üzerine bir araştırma yapılmadığı görülmüştür.(Kocaeli 11. Eğitim Sempozyumu2005 )
Öneriler
a) Kentler arası göç eden ailelerinin çocuklarının okul değiştirmeden kaynaklanan arkadaş grubu yeni çevreye, okula, öğretmenlere intibaksızlıklarına okuldaki rehberlik hizmetlerinin ilgi duyması ve bu konuda öğrencilere yardımcı olması gerekmektedir. Çocukların psikolojik anlamda uğradıkları yıkıma ilk tedbir olarak rehabilite edilmeleri gerekmektedir. Göçün nedenleri onların da kavrayabileceği şekilde anlatılmalıdır. Çocuk psikolojik danışma birimlerinin oluşturulması önemlidir. Unutulmamalıdır ki, sevgi en güçlü insani bağdır. Çocukların başını okşamak, onlara bu dünya için önemli, gerekli olduğu hissi uyandırmak ve yüzünüzün her zaman güleç olması yapılabilecekler arasında en basit en az çaba isteyen, ancak etkisi büyük olan davranışlardır. Resim ve Müzik çocukların rehabilite edilmelerinde en büyük araçtır. Zaman zaman çocuklar resim yapmaya teşvik edilmeli ve iyi bulduğunuz resimleri sergilenmeli yaptıkları resimleri yorumlamaları istenmeli ve mutlaka can kulağı ile dinlenmelidir
b)Öğrencilerin ekonomik durumları kötü olduğu için kitap kırtasiye yardımı alma olanakları sağlanmalıdır. Yığın halindeki aileler içerisinde yaşadıkları göz önünde bulundurulursa eve ödev fazla verilmemesi isabetli olacaktır. Mümkün olduğu kadar konular sınıfta işlenip bitirilmelidir.
c)Beden eğitimi dersleri boş zaman dersleri değildir. Takım halinde yapılan oyunlara ağırlık verilmelidir. Yarışmacı değil dayanışmacı oyunlar seçilmelidir.
d)Çocukların problemleri öğretmenler tarafından etiketlendirilmemesi onun başkaları tarafından özellikle öğretmenler ve arkadaşları tarafından anlaşılması ve kabul görülmesini kolaylaştıracaktır.
e) Büyük kentlere göç eden ailelerinin okul nüfusunu aşırı derecede arttırmaları nedeniyle okul sayısı araç gereç sayısı öğretmen sayısının gerek kamu kesimince gerekse özel kişilerin yardımıyla arttırılması teşvik edilmesi gerekmektedir. Varlıklı ailelerimizin okul yapma çabalarını şükranla karşılıyoruz. %100 eğitime katkı daha iyi tanıtılmasını sağlamalıyız.
f) Nüfusun büyük illere göçünü engelleyecek yurt çapında dengeli bir kentleşme politikasının titizlikle takip edilmesi gerekmektedir.
g)Büyükşehirlerin kenar mahallelerinde yaşayan öğrenciler daha çok meslek liselerini tercih ettiklerinden meslek eğitimi önem verilmeli ve sayıları çoğaltılmalıdır
h) Gecekondu yörelerinde gecekondu sakinlerine kente intibak ettirecek eğitim çalışmalarına ağırlık verilerek okula devam, kız çocuklarının okullaştırılması çalışmalarına hız verilmelidir.
ı) Yetişkin eğitimine ağırlık verilmesi halk eğitim çalışmalarıyla okuma yazma kursları meslek kursları anne baba eğitimi ve iletişim konulu seminerler yoğunlaştırılmalıdır.
Kaynaklar
Karakuş, Emine(2006) göç olgusu ve eğitime olumsuz etkileri, yayınlanmamış yüksek lisans tezi Sakarya üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü Sakarya
M.E.B. eğitim teknolojileri 2009
Kocaeli valiliği istatistik verileri
Kocaeli milli eğitim müdürlüğü rehberlik araştırma 2004 başarısızlık nedenlerinin tespiti ve başarıyı arttırmanın yolları projesi
Milli eğitim bakanlığı 2001 yılı başında milli eğitim bakanlığı kitabi
Kocaeli 1. eğitim sempozyumu 2005 altın ofset Kocaeli