Hoş Geldin Ey Sevgili

95

Önceki gün, cep telefonuma  Ramazan ayında yapabileceğimiz yardımlarla ilgili mesaj geldi. Kentimizin ana caddelerine Ramazan’la ilgili sloganlar, hadisler, ayetler asılmaya başlandı. İnsanların, Ramazan’ın gelişiyle bir heyecana büründüklerini gözlüyorum. Bugünlerde evimizde de Ramazan sözcüğü telaffuz ediliyor. Ramazan, bir sevgili, o bir başka sevgili!

Bu sevgili, her yıl otuz gün konuk oluyor evimize, mahallemize, kentimize, evrenimize; hepsinden önemlisi, ruhumuza… Onun gelişi neşe, gidişi hüzün sebebi oluyor. O sevgili hep veriyor, almıyor insandan bir şey. Size kimliğinizi hatırlatıyor, sizi özünüze döndürüyor. Bülbülün güle ağlaması gibi inletmiyor, servi boylu sevgili gibi nazenin davranmıyor. Bu sevgili, düşmanları barıştırıyor, kardeşliği artırıyor, kırgınlığı unutturuyor, kendine kulak verenleri hayırda yarıştırıyor.

Ramazan on bir ayın sultanı. Sultanlar, hep birleştiricidir, tebaasını korur, halkı açken kendisi tok duramaz. Diğer on bir ay, sultanı karşılama sürecidir. Sultanın gelişiyle aylar, insanlar bir düzene girer, kendini hesaba çeker. Bir oruç mevsimidir aslında Ramazan. Her dinde vardır oruç ibadeti. Bu ibadetin Ramazan adıyla bir şenliğe, karnavala, toplu heyecana dönüşmüş hali İslamiyet’te mevcut. Topluca kılınan namazlar, yapılan hatimler bu oruç iklimini daha verimli hale getiriyor. Her yaştan insan, Ramazan’ın bir yerinde kendisinden bir şeyler bulabiliyor. Kalkılan sahurlar, yapılan iftarlar ailenin her bireyine, toplumun her kesimine heyecan, coşku, kıvanç veriyor; kişilerin bir ve beraber olma aşkını artırıyor, hizmette yarış ruhunu dopingliyor.

Öyle insanlar tanırım ben; tanıştığı her insanın kariyerinden yararlanmak, imkanlarını kullanmak; gittiği her yerin değerlerinden bir şeyler elde etmek ister. İşini bilen insanlardır bunlar, belki de fırsatçı. Biraz sinir oluruz bu tip insanlara. Aslında kimseye de zararı yoktur bunların. Bu Ramazan’da herkes bir fırsatçılık yapsın istiyorum. Her zaman yakalayamadığımız bu aydan yani bu sevgiliden yeterince yararlansın istiyorum. İbadetin, bire bin karşılığıyla ödüllendirildiği bu ay, her zaman ele geçmez. Riyadan uzak bir ruhla, ahlakla Yaradan’ımıza yönelsek istiyorum. Kendimizden geçsek, erisek, bitsek; Yaradan karşısında hiçliğin hazzını yaşayarak yücelsek, diyorum.

İlgililerin “Ramazan paylaşmaktır.” sloganıyla bu ayın dayanışma yönüne dikkat çektiklerini görüyorum. Harika bir yaklaşım. İnancın bireysellikten çıkarılıp eylem olarak toplumsallığa dönüştürülmesi ne güzel. Toplu yaşanan, samimiyetle paylaşılan her eylemde bereket vardır, lezzet vardır. Bu Ramazan’ın daha bereketli olacağına inanıyorum.

Her insanın hayatında önemli insanlar vardır. Bunlar çok kere “Hayatımı ona borçluyum.” ya da “Onun sayesinde ben bir şey oldum.” dediğimiz kişilerdir. Yoktan çıkarmıştır onlar bizi veya bize el vermişler, yol göstermişler, karanlıktan aydınlığa taşımışlardır. Bir öğrenci için bir öğretmen, boğulan kişi için onu kurtaran insan, böyle biridir. Bu Ramazan her birimiz birilerine el versek, onları ümitsizlik karanlığından kurtarıp iyimserlik okyanusunda yüzdürsek diyorum. Öyle yardımlar, iyilikler, güzellikler yapalım ki yaptığımıza değsin. Karınca kararınca yardım yerine fakir doyuran çokluğunda olsun. Yardım ettiğimiz kişilere kendimizi bir kez gösterip arkasını dönen tipten olmayalım. Elimiz o insanların üzerinde sürekli olsun. Onlar, sizin sayenizde hayata bağlansınlar, “Ben yeniden doğdum.” desinler. Varlıklarını size borçlu olduklarına inansınlar. Gösterişten uzak bir yardım, paylaşım olsun bu. Karşılığını beklemediğimiz, bereketi yüksek bir yardım olsun bu. Onlar sizin yaptıklarınızı unutmasalar da siz yaptıklarınızı unutun.

Ey sevgili, ey Ramazan hoş geldin; bereketinle geldin. Gelişinle kuruyan gönüller sulanacak, karanlıklar aydınlanacak, iki dünyamız da birer saadet mekanı olacaktır.