Bir Deprem Ülkesinde “Önemsenmeyen” Bilim: Sismoloji

40

Donald Trump’ın ikinci başkanlık döneminde (2025’ten itibaren) ABD’de bilimsel fonlara yönelik kesintiler, özellikle Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA), Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) ve Ulusal Bilim Vakfı (NSF) gibi kurumlara yapılan 22 milyar dolarlık kısıtlamalar, sismolojik araştırmaların ulusal güvenlikteki kritik rolünü vurgulayan Amerika Sismoloji Derneği (SSA) gibi kuruluşlar tarafından sert bir şekilde eleştirilmiştir. SSA’nın açıklaması*, sismolojik araştırmaların nükleer testlerin tespitinden altyapı korumasına kadar geniş bir yelpazede ulusal güvenliğe katkısını açıkça ortaya koymaktadır.

Peki, sismolojik araştırmaların Türkiye’deki durumu nedir? Türkiye, deprem riski yüksek bir ülke olmasına rağmen, sismolojik çalışmaların finansmanı, altyapısı ve toplumsal algısı bazı zorluklarla karşı karşıyadır. Sismolojik çalışmaların bütçesi oldukça sınırlı ve genel bilimsel araştırma fonları, savunma veya altyapı projelerine kıyasla düşük önceliklidir. Ülkemizde sismolojik çalışmalar, genellikle büyük depremlerden sonra (örneğin, 2023 Kahramanmaraş depremleri) gündeme gelmekte, ancak uzun vadeli bir öncelik olarak görülmemektedir. Sismik izleme, deprem erken uyarı sistemleri ve altyapı güvenliği açısından kritiktir, ancak bu çalışmalar genellikle “görünmez” faydalar sağladığı için politik ve toplumsal destek eksikliğiyle karşılaşmaktadır. Kısaca, sismolojik çalışmaların uzun vadeli faydaları, kısa vadeli ekonomik veya siyasi kazanımların gölgesinde kalmaktadır. Yenilikçi teknolojilere yatırım eksikliği, bilimsel araştırmalara ayrılan genel bütçenin savunma ve altyapı gibi alanlara kıyasla düşük olması, sismolojinin “değersiz” görülmesi algısını pekiştirmektedir. Bu durum bizlere, sismolojik çalışmaların ulusal güvenlik ve afet önleme açısından kritik öneminin, karar vericiler tarafından yeterince dikkate alınmadığını göstermektedir.

2023 Kahramanmaraş depremlerinin 103 milyar doları aşan yıkıcı etkisi, sismolojik çalışmaların deprem erken uyarı sistemleri, altyapı güvenliği ve ekonomik kayıpların azaltılmasındaki vazgeçilmez rolünü açıkça ortaya koymuştur. Buna rağmen, Türkiye’de sismolojik araştırmalara ayrılan sınırlı bütçe, yetersiz toplumsal farkındalık ve yenilikçi teknolojilere yatırım eksikliği, bu alandaki ilerlemeyi kısıtlamaktadır. Sismolojik çalışmaların değerini artırmak için, karar vericilerin bu alana daha fazla kaynak ayırması, uluslararası işbirliklerini güçlendirmesi ve toplumsal bilinçlendirme kampanyalarıyla uzun vadeli faydaların vurgulanması şarttır. Ancak bu şekilde, Türkiye deprem riskine karşı daha hazırlıklı ve güvenli bir geleceği sahip olabilir.* SSA’in açıklaması için: Statement on the Importance of Seismic Research and Monitoring for National Defense | Seismological Society of America