ABD’den Sevgilerle

17

İki haftadır ABD’deyim. Baktım, buraya son gelişimden bugüne otuz yıl geçmiş. Az vakit değil. O halde şu soruları sorabilirim: 1) Otuz yıl önceki ABD ile şimdiki arasında ne gibi farklar var? 2) Otuz yılda unutup şimdi yeniden hatırladıklarım, özellikle Türkiye ile Amerika arasında ne farklar var?

Tesadüf bu ya, otuz yıl önce de bu bölgeye, Atlanta’ya gelmiştim. O zaman bizim eğitim şirketimiz SEBİT adına IBM ile görüşecektik. Başkan yardımcısı ile görüşmüş ve “CD üzerinde içerik çıkarmayın, CD devri geçti, her şeyi internet üzerinden yapın.” nasihatini almıştık. Bir de IBM’in binasından içeri girerken güvenlikte oturan kızcağızın, “Vatandaş mısınız?” sorusuna, “Evet ama bu ülkenin değil.” cevabını verdiğimi hatırlıyorum. Kızcağız “Evet/ Hayır” beklerken bu karşılıkla, kafasının içindeki çarklarda dişli atladığını görür gibi olmuştum.

Değişiklik var mı? 1995’te, bir alışveriş için belirli bir dükkânı sorduğumda otelin konsiyerjinin yeri tarif ettiğini ve “Fakat o semte gitmek tehlikelidir. Orası siyah mahallesi.” dediğini hatırlıyorum. Bugün olsa: 1) Google varken konsiyerje sormam tabii ve 2) Asıl değişiklik şu: Böyle bir tehlikenin artık bulunmadığını hissettim. Tek tük çirkin olaylar hâlâ yaşanıyor ama öğrenci olarak bu ülkeye geldiğim 1966’dan 2025’e, neredeyse 60 sene içinde ABD’de siyah – beyaz gerginliğinin sürekli azaldığını gördüm. Bugün de en aza inmiş gibiydi. Bu izlenimini naklettiğimde beni uyardılar: “Atlanta’nın içinde değil zengin bir semttesin. İşler sandığın kadar tıkırında değil. Hele Trump ile birlikte ırk gerginliği tekrar yükselişe geçti.” Gerçekten haberlerde Trump’ın DEAI denilen mevzuatı tersine çevirme peşinde olduğu tartışılıyordu. Bu, çeşitlilik, hakkaniyet ve kapsayıcılık kelimelerinin İngilizcedeki baş harfleri, yani bizdeki pozitif ayrımcılığın karşılığı.

ABD – Türkiye

Türkiye ile farklar?

İyi farklar da var, kötü farklar da tuhaf farklar da.

Tuhaftan başlayayım: Otoyollarda reklamlar var. Eh bizde de vardır. Ama bizdekiler ülke çapında iş yapan şirketlerin reklamlarıdır. Burada çoğunluk yerel mal ve hizmetlere ait. Mesela tesisat ustası falanca otoyolda koca bir panoya reklamını koymuş. Fakat en şaşırtanı avukatların reklamları. Toplam reklamların yarıdan fazlası avukatlara ait. Bizde yasaktır. Burada otoyollar avukat reklamı dolu. Çoğu da otoyolla yakın ilişkili: “Kaza mı yaptınız? Büyük bir tazminat almanız için falan avukat.”, “İçkiliyken direksiyonda mı yakalandınız? Filan avukat.” Başka konular da var: “Eşinizi çekmeğe mecbur değilsiniz. Boşanın. Filanca avukat.” Bizde neden yasak olması gerektiğini anlar gibi oluyor insan.

Yukardaki paragrafı yazdıktan sonra her şeyi bilen yapay zekâya sordum. Yasakmış üstelik Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği bile varmış. Tevekkeli değil bizde sık sık avukatlarımızın kanunlar hakkında analizleri çıkar internette. Bunlar tabiatıyla reklam değil kamu hizmetidir. Hekimlerin tercihan televizyonlarda verdikleri kamu hizmeti gibi.

İyi günler, Nasılsınız?

İyi farklar… İnsanlar güler yüzlü ve olağanüstü saygılı. Tek tek veya grup hâlinde belli bir mesafeye yaklaşırsanız mutlaka önce tebessüm, duruma göre de “Nasılsınız?” veya “İyi günler.” İle karşılanıyorsunuz. Aynı saygı ve düşüncelilik trafiğe de yansıyor. Sağ şeritten sola, sol şeritten sağa dönemezsiniz. Aklınızdan bile geçiremezsiniz. Dur, yol ver levhalarında yavaşlanmıyor; tamamen duruluyor. İngiltere’de de direksiyon sınavında bu levhalarda el freni çektirildiğini duymuştum. Otuz yıl önce araba kullanırken ışık olmayan bir kavşakta, önümdeki arabanın hemen ardından kavşağı geçtiğimde, yanımdaki Amerikan arkadaşımın uyarısını hatırlıyorum. Bir araba geçince, arkadan gelen, diğer yoldaki bir arabanın geçmesini beklemeli. Bu kurallara insanlar kendiliğinden uyuyor. Polis veya kamera korkusuyla değil. Trafikte açıkgözlük yapılamayınca açıkgözler dâhil herkes, gideceği yere daha çabuk varıyor. Ve temizlik: bırakın şehri, kırlık alanda bile tek kola tenekesi veya çöp yok.

Bir kayıt: Her yer böyle değildir. Atlanta çevresindeki bu güler yüz ve saygıyı mesela New York veya Los Angeles’ta bulamazsınız.

Sağlık hizmetine erişmek zor

Kötü farklar? Sağlık hizmetine ulaşmak çok zor. Hastaneler, dev sağlık sigortası şirketleri ve uluslararası ilaç firmaları piyasayı sıkı sıkı tutuyor. Bu yapı, başka seçeneklerin nüfuz edemeyeceği bir tekel oluşturmuş. Ciddî bir vaka için on saat beklenip sonunda bir pratisyen hekime ulaşıldığının şahidiyim. Asıl yapılması gereken tetkik için önce bir hemşireden- evet hemşirenin sizi görüp muayene etmesi için- sonra da o sevk ederse bir uzman hekimden randevu alıp tetkikiniz 1,5- 2 ay sonraya zamanlanıyor. Bizde hem daha çabuk hem daha ucuz ama arayı kapatmak için de elimizden geleni yapıyor gibiyiz. Son on- yirmi yılda hasta açısından işler kolaylaşmadı, zorlaştı. ABD’de hastanede rastladığınız doktorların hemen hepsi taze Amerikan vatandaşı. Gittikçe daha çok Türk doktora da rastlayacağız gibi.

Tabii hem burada hem de Türkiye’de ve dünyada bugünlerde Trump konuşuluyor. Belki ben de yazarım ama bu konu özel gözlemlerimin kapsama alanının dışında.