Yeis ve Ümitsizlik

9

     Yeis / Ümitsizlik; her türlü ilerleme, olgunluk ve yükselişin yegâne / tek mâniası, engelidir.

     Hele “Neme lâzım, başkası düşünsün!” anlayışı, yeis ve ümitsizliğin tutunduğu zayıf bir daldır.

     Çünkü herkes: “Ben olmazsam, bizzat ben durumun gereğini yerine getirmezsem, bu dâva çöker, bu iş sonuçlanmaz!” diye düşünerek ümitsizliğe veda etmeli.

     Tıpkı “Bir kişi cennete girecek!” dendiğinde “O kimse ben olabilirim.” diye ümit içinde üzerine düşeni yapmaya çakışmak gibi.

x

     Yeis, insanın mükemmel olmak isteği önünde, en büyük engeldir. Ancak cesaretten yoksun, adım atmaya korkan âciz kimselerin buldukları, temelsiz bahaneden başka bir şey değildir.

     Halbuki fena birine, yeri geldikçe fenalıklarını başa kakmak yerine, iyi biri olabilecek kapasiteye sahip olduğunu sık sık hatırlattığımız takdirde ve o kimseye iyilik şırınga ettiğimiz zaman; onun iyi bir insan olacağını ummak; onun hakkında iyi niyetler ve güzel ümitler beslediğimiz için, güzel netîce ve sonuçlar alacağımız kuvvetle muhtemel ve ihtimal dâhilindedir.

     Çünkü hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise onun matiyyesi / binek hayvanıdır.

     Himmet / emek ve gayretimiz şevke / istek ve heves atına binip, hayatın mübareze / çekişme meydanına çıktığı zaman, en evvel şedîd / sert düşmanımız olan, mânevî kuvvetimizi kıran yeise rastlarız. O düşmana karşı:

     “Ümidinizi kesmeyin!” kılıcını istimal etmemiz / kullanmamız gerekir.

     Yani:

     “(Ey Resûlüm! Hangi asırda olduğu fark etmez. Bilerek bilmeyerek, gırtlağına kadar günaha batmış kullarıma) De ki: ‘Ey (hayat nimetini israf etmek suretiyle) kendilerine kötülük edip (günahta) aşırı giden kullarım (sakın ha!) Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin (Siz samimi bir tevbe ile kapısına gelirseniz) Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O (tevbe eden kullarına karşı bağışlaması bol olan) Gafûr (merhameti bol olan) Rahîmdir.’ ” (Zümer: 53, Veli Tahir Erdoğan)

x

     Unutmayalım ki, insanları canlandıran emel, öldüren ise yeis, yani ümitsizliktir.

     Üstelik yeis bir bakıma yılgınlık, dalâlet / sapık fikirlerin ve kalb karanlığının ve ruh sıkıntısının da menbaı / kaynağıdır.

    x    

     Yeis aczden gelir.

     Hamiyet / gayret ise,

     Tüm mani ve engeller karşısında,

     Metanet ve sağlam duruşu muhafaza etmektir.

     Yaşasın sıdk!

     Ölsün yeis!

     Muhabbet devam etsin!

     Şûra / İstişare Meclisi kuvvet bulsun!

     Bütün levm / çekiştirme

     Ve itab / azarlama ve paylama ve nefret,

     Heva ve hevese tâbi olanlara / uyanlara olsun!

     Selâm ve selâmet

     Hüdaya / doğru yola tâbi olanlar üstüne olsun!

Önceki İçerikDeprem Toplanma Alanları!
Sonraki İçerikCoğrafyamız Yeniden mi Şekillendiriliyor?
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.