Bu hafta sonu değerli ağabeyim Yücel Alpay Demir’le birlikte Gagavuz Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Komrat’ta Gagavuz Türklerinin temsilcileri ile bir araya geldik.
Türk halkının mühim bir kısmı Gagavuz Türkleri kimdir, Gagavuzya nerededir ve Gagavuzya’nın önemi nedir gibi soruların cevabını bilmiyor. O nedenle Gagavuzya seyahatimize dair bilgi aktarmadan önce Gagavuzya ve Gagavuz Türkleri hakkında genel bilgi verelim.
Gagavuzlar Kimdir?
Moldova sınırları içindeki Gagavuzya, yaklaşık 150 bin nüfusa sahip bir özerk cumhuriyet. Moldova’nın diğer kentleri ve Rusya’da yaşayanlarla birlikte toplam Gagavuz nüfusunun 250 binden fazla olduğu tahmin ediliyor. Türkiye Türkçesine yakın bir dil konuşan Gagavuzlar, Rusya’nın yanı sıra Türkiye ile de yakın ilişkilere sahip.
Kökeni Oğuz Türkleri’ne dayandığı düşünülen Gagavuzlar, Ortodoks Hıristiyan inancına sahip. Gagavuz sözcüğünün “Gök-Oğuz”dan türediği düşünülüyor. Evghenia Gutul’un başkanı olduğu özerk yönetimin başkenti Komrat.
Bizans kaynaklarına göre 11. yüzyılda Balkanlar’a yerleştikleri belirtilen Gagavuzların büyük bölümü, 1812 yılında yaşadıkları Beserabya’nın Ruslar tarafından ilhak edilmesi üzerine Bucak’a yerleşti.
Gagavuzlar, 1856-1878 yılları arasında Moldova-Rumen idaresinde kaldı. Sovyetler Birliği, II. Dünya Savaşı’nın başında Gagavuz memleketini Moldova ve Ukrayna cumhuriyetleri arasında bölüştürdü.
Sovyetler dağılınca Moldova bağımsızlığını ilan etti. Bunun üzerine ülkedeki milliyetçiliğin yükselişe geçmesiyle birlikte Gagavuzlar da özerklik taleplerini daha yüksek sesle dile getirmeye başladılar.
1994’teki referandumun ardından kabul edilen yasayla Moldova içindeki 4 enklav, özerk Gagavuz bölgesi olarak ilan edildi. Bu yasaya göre, Moldovalılar Romanya ile birleşirse Gagavuzlar bağımsızlığını ilan edebilecek. Ama işte bütün problem tam da burada ortaya çıkmakta gerek Moldova yönetimi gerekse Avrupa Birliği (ve Amerika Birleşik Devletleri) Gagavuzya’nın bu self determinasyon (kendi kaderini tayin) hakkını hiçe saymakta ve Gagavuzya’yı da Moldova’nın alelade bir şehri gibi ve Moldova’nın bir parçası olarak AB’ye ilhak etmeye çalışmaktadır.
Nitekim daha geçen hafta Avrupa Birliği (AB) Konseyi, “Rusya’nın Moldova’yı istikrarsızlaştırmak için yaptığı doğrudan girişimlere katkı sağlamak için ayrılıkçılık yaptıkları” gerekçesiyle Ortodoks Hıristiyan Türklerin yaşadığı Gagavuzya Özerk Bölgesi liderlerine yaptırım kararı aldı. AB Konseyi, 38 yaşındaki Gagavuzya Başkanı Evghenia Gutul’u, “Moldova’da ayrılıkçılığı teşvik etmek, bu şekilde anayasal düzeni yıkmaya çalışmak ve bağımsızlığı tehdit etmekle” suçluyor.
Gagavuzya Seyahatimiz
İstanbul Havalimanından başlayan Gagavuzya yolculuğumuzda ilk durak 1,5 saatlik bir uçak seyahatinin ardından Moldova’nın başkenti Kişinev oldu. Türkiye Moldova arasındaki anlaşma gereğince Türk vatandaşları pasaportsuz olarak yeni kimlikleri ile birlikte Moldova’ya seyahat etme hakkına sahip olmalarına rağmen, son zamanlarda pek çok Türk vatandaşı ülkeye kabul edilmiyor ve kapıdan geri gönderiliyor. Havalimanı pasaport kontrol noktasında geri dönüş biletinden nerede konaklanacağına kadar detaylı soru soruyorlar. Pasaport kontrolde bize de sorun çıkarmaya çalıştılar ancak bir dostumuzun daha önceden sınır kapılarına gönderdiği resmi yazı sayesinde ülkeye sorunsuzca giriş yapabildik.
Kişinev’deki bir günlük konaklamanın ardından istikametimiz Gagavuzya’nın başkenti Komrat oldu. Komrat, uçsuz bucaksız bir düzlüğün ortasına kurulmuş bir şehir. Şehre yaklaşırken sizi yine uçsuz bucaksız üzüm bağları karşılıyor. Şehre girdiğinizde Türk konsolosluğuyla karşılaşıyorsunuz. Konrat’ta konsolosluğu olan tek ülke Türkiye. Türkiye ‘ye dair diğer resmi kurum ise TİKA’ya bağlı olarak kurulan Yunus Emre Enstitüsü yerleşkesi. Şehirdeki diğer önemli kurum ise Komrat Devlet Üniversitesi. Üniversite’nin girişinde Gagavuzya için önemli simaların heykelleri var. Bu heykeller arasında eski Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demirel’in ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in de heykelleri var. Demirel’in Gagavuzlar için ne kadar önemli bir isim olduğunu aşağıda anlatacağız.
Gagavuzya’daki temaslarımıza geçmeden önce Gagavuz Türkleri ile aramızdaki yakınlığa ilişkin müşahhas bir iki örnek vermekte fayda görüyorum. Öncelikle Gagavuz Türkleri son derce duru bir Türkçe konuşuyorlar ve kendileriyle çok rahat bir şekilde anlaşabiliyoruz. Bir diğer husus yemeklerle alakalı. Moldova’nın gerçekten çok kötü bir mutfağı var, Türkiye’den giden Türklerin işlettiği restoranlar da dahil olmak üzere ciddi bir lezzet problemi var. Gagavuzya’da restoranda yediğimiz yemekler ise gerçekten damak tadımıza son derece uygundu. Hatta Kişinev’de Gagavuzlar tarafından işletilen ve Kişinev’in en elit restoranlarından biri olan Gök-Oğuz Restoran’da yediğimiz yemekler de tam bize göreydi. Gagavuz Türkleriyle soydaşlığımızı, kardeşliğimizi bu “damak tadı” uyumu bile tek başına ortaya koyuyor. Son husus ise daha ilginç; Gagavuz Türkleri Hıristiyan olmalarına rağmen yaratıcıya tıpkı Müslüman Türkler gibi “Allah” diyorlar. “Allah korusun”, “Allah izin verirse” gibi deyişler Gagavuz Türklerinin günlük yaşamlarının parçası haline gelmiş. Hatta Gagavuz Türklerinin yaratıcıya “Allah” demeleri diğer Hıristiyan topluluklar tarafından eleştiriliyor.
Gagavuz Türkleriyle Görüşmelerimiz
Komrat’ta bizi ağırlayan Gagavuz Türkleri, kendilerini Gagavuzya’nın bağımsızlığına adamış fedakar ağabeylerimizdi. İsimleri şimdilik bende saklı kalacak olan bu ağabeylerimizden Gagavuzya’nın mevcut ihtiyaçları ve Türkiye’den beklentileri konusunda çok istifade ettik.
Bundan yaklaşık 30 yıl önce Gagavuzya ve Moldova arasında ipler gerilince dönemin Türk Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’in ön ayak olması sonucu Türkiye’nin müdahalesiyle Gagavuzya ve Moldova arasında bir antlaşma imzalanıyor. Bu antlaşmaya göre Moldova yönetimi Gagavuzya’nın iç işlerinde bağımsız olduğunu ve Moldova askerlerinin Gagavuzya topraklarına hiçbir şekilde girmeyeceğini kabul ediyor. Türkiye’de “garantör ülke” sıfatıyla bu antlaşmaya imza atıyor. Süleyman Demirel’in Gagavuzya için önemi burada başlıyor.
DSP-MHP-ANAP Hükümeti döneminde Gagavuz Türklerinin temsilcileri dönemin Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ile görüşüyorlar. Devlet Bahçeli, Gagavuzya meselesine ciddi önem veriyor ve kendilerine yardımcı oluyor. Devlet Bahçeli, Gagavuzya temsilcilerini “ilgili kamu görevlilerine” yönlendiriyor. “İlgili kamu görevlileriyle” yapılan görüşmelerde Komrat’a bir havalimanı yapılması ve bu havalimanı vasıtasıyla Türkiye’den Komrat’a her türlü yardımın doğrudan yapılması kararlaştırılıyor. Yine Gagavuz Türklerinin güvenliklerinin sağlanması açısından gerekli eğitimlerin verilmesi planlanıyor. Ancak 2002 yılında Türkiye’deki iktidar değişikliğinden sonra bu proje akim kalıyor.
Gagavuz Türkleri, Moldova yönetimine karşı siyasi mücadelelerini verebilmek için Bucak Partisi’ni kurmuşlar. Partinin ismindeki “Bucak” ifadesi çok önemli. “Bucak” ifadesi, Gagavuzların anayurdunu ifade etmektedir.
Görüştüğümüz temsilciler sadece Gagavuzya’nın bağımsızlığını kaybetmesinden değil Gagavuz Türklerinin kitlesel olarak dillerini ve kimliklerini kaybetmelerinden korkuyorlar. Mücadelelerini bunun için veriyorlar.
Gagavuz Türklerinin Türkiye’den üç (3) önemli beklentisi var;
Birincisi; yukarıda bahsettiğimiz anlaşma gereğince Moldova askerleri Gagavuzya topraklarına giremez ve Türkiye bu anlaşmanın garantör ülkesidir. Türkiye’nin bu anlaşmadan kaynaklanan “garantör ülke” vasfıyla bu konuda aktif rol oynamasını istiyorlar.
İkincisi; Gagavuzya’da sembolik de olsa Türk askerinin konuşlanmasını istiyorlar. “Burada meydanda üniformasıyla sadece 1 tane Türk askeri olsun, biz onun canını da koruruz, her ihtiyacını da karşılarız. Ama yeter ki bu topraklarda Türk askerinin olduğu görülsün”. Bu beklentilerinde de son derece haklılar çünkü Moldova askerlerinin son zamanlarda bazı Gagavuz köylerine baskınlar yaptıklarını ifade ettiler. “Burada Türk askeri olursa Moldova buna cesaret edemez” diyorlar.
Üçüncüsü; Türkiye’nin Gagavuzya’ya ekonomik yatırımlarını artırmasını, bölgede sanayi tesisleri açmasını talep ediyorlar.
Dördüncü ve son olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşüp taleplerini kendisine doğrudan iletmek istiyorlar.
Gagavuz Türklerinin, MHP’ye ve Devlet Bahçeli’ye bakışları son derece müspet. Taleplerinin Devlet Bahçeli’ye ulaşması halinde, Bahçeli’nin bu konuda olumlu girişimlerde bulunacağını düşünüyorlar. Yine kendileriyle ilgili problemleri çözebilecek tek kişinin Devlet Bahçeli olacağına inanıyorlar.
Bugün bize ve bütün milletimize düşen görev, Gagavuz soydaşlarımızı Avrupa’nın göbeğinde kendi kaderlerine terk etmemek ve vakit geç olmadan kardeşlerimize yardım etmektir.
“Sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Beethoven’ın beste yaptığı gibi süpürün; Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün; Michalengelo’nun resim yaptığı gibi süpürün. Öyle bir süpürün ki, yürüyen ve uçan her şey ve herkes dursun ve ‘Burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş’ desin. ” (Martin Luther King)