Âkif ve İnsan  (2)

36

     Edîb-i kudretin beytü’l-kasîd-i şi’ri olmuşsun;

     Hakîm-i fıtrat’ın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.

     (Kudret Edîbinin yani İlâhî edebiyatın; kasîde denen şiirinin, en seçkin beyti olmuşsun.

     Yaratılış hikmet ve gayelerinin; anlaşılmaz bir sırrı olmuşsun.)

x

     Esîrindir tabiat, dest-i teshîrindedir eşya;

     Senin ahkâmının münkadıdır, mahkûmudur dünya.

     (Tabiat / doğa esîr ve tutsağındır. Tüm varlık teshîrinde, yani emrine âmâde ve emrin altındadır.

     Sanki tüm dünya, senin hükümlerine boyun eğen mahkûmundur.)

x

     Bulutlardan sevâik sayd eder, irfân-ı çâlâkin;

     Yerin altında ma’denler bulur nakkâd-ı idrâkin;

     (Enerjik ve çevik irfanın, bulutlardan yıldırımlar avlar.

     İyiyi, kötüyü birbirinden ayıran idrâk özelliğin; yer altında ma’denler bulur.)

x

     Denizler bisterindir, dalgalar gehvâre-i nazın;

     Nedir dağlar, semâ-peymâ senin sehbâl-i pervâzın!

     (Denizler yatağındır, dalgalar nazlı beşiğindir.

     Dağlar; gökyüzünü ölçen; senin uçuş kanatların gibidir.)

x

     Havâ, bir refref-i seyyâl-i hükmündür ki bir demde,

     Olur dem-sâz-ı âvâzın bütün aktâr-ı âlemde.

     (Hava; bir anda hükmünü akıp giderek ulaştıran bir aracın olur.

     Sesin bütün dünyanın her tarafında bir sırdaş bulur.)

x

     Dayanmaz pîş-i ikdâmında mâni’ler, müzahimler;

     Kaçar, sen rezm-gâh-ı azme girdikçe muhâcimler.

     (Dayanmaz çalışmanın önünde engeller ve sıkıntılar.

     Sen azmin savaş alanına girdikçe, tüm saldıranlar kaçar.)

x

     Karanlıklarda gezsen, şeb-çerağın fikr-i hikmettir,

     Ki, her işrakı bir sönmez ziya-yı sermediyettir.

     (Karanlıklarda gezsen, gece fenerin hikmetli düşüncedir.    

     Ki her parlayış, bir sönmez ebedî / sonsuz bir ışıktır.)

x

     Susuz çöllerde kalsan, bedrekan ilhâm-ı sa’yindir,

     Ki her hatvende eyler sâye-küster vâhalar zâhir.

     (Susuz çöllerde kalsan çalışmanın ilhamı kılavuzundur.

     Ki her adımında gölgelik eder; çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan vâhalar apaçık.)

x

Önceki İçerikFütüvvetnâmeler
Sonraki İçerikEn Büyük Adalet Sarayı Müjdesi
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.