Üsküdar’ın Dost Işıklarıyla Aydınlanma

344

Bir yerlere davet edilmek, konuşmak, zaman ve enerji açısından yorucu tabii… Fakat bir yararı var. İnsana kendi birikimini gözden geçirme fırsatı veriyor. Daha doğrusu, gözden geçirmeye zorluyor! Görücüye çıkıyorsunuz. Açık, eksik gedik olmamalı. İşte bu yüzdendir ki yirmi yıl boyunca verdiğim dersi, yirmi birinci yılda verirken bile bir daha, bir daha gözden geçiririm ve her seferinde de epey bir ekleme-çıkarma yaparım.

100. yılında Türkçülüğün Esasları’nı hazırlarken de meslektaşlarımın tebliğlerini dinlerken de çok sayıda “aydınlanma” vuku buldu. Hani Hristiyanların epiphany dedikleri şey. Galiba bunlardan birkaçını yazacağım. Ama art arda değil.

Bu yazım, milliyet sosyologlarından Benedict Anderson’la Yahya Kemal ilişkisine dair. Bu iki zat birbirini hiç tanımadı. Muhtemelen yekdiğerinden haberleri bile yoktu. Fakat haberlerinin olmadığı bir ilişkilerini keşfettim.

Milliyet, görmeden sevmekmiş

Benedict Anderson, modernist milliyetçilik teorilerinden birinin sahibidir. Modernistler, milletin ve milliyetçilik duygusunun modern çağın, endüstri çağının bir ürünü olduğunu iddia eden gruptur. Modernist millet teorileri de bugün epey eskidi. Fakat modernistlerin millet teşekkülü hakkında söyledikleri bütün bütün yabana atılacak şeyler değil.

Anderson, Hayal Edilen Cemaatler kitabında, milliyet duygusunun basın kapitalizmiyle doğduğunu söyler. Basın ortaya çıkmadan, Avrupa’nın dünyadan pek haberi olmayan köylüsü, bilse bilse kendi köyünü ve komşu köyleri bilirdi. Mesela Alman köyündeyse ve çevresinde sadece Alman köyleri varsa, Alman’ın ne demek olduğunu pek hissetmezdi. Ama kitaplar, dergiler ve gazeteler gelmeye başlayınca ne görsün! Hamburg’da, Frankfurt’ta, Berlin’de tıpkı kendisi gibi insanlar var. Buna karşılık St. Petersburg’da başka, Paris ve Londra denilen şehirlerde başka türlü insanlar yaşıyor… “İşte” diyor, Anderson, mealen, “Biz duygusu böyle doğdu. O köylünün de, başkalarının da kafasında ‘biz’, ‘bizim’ dedikleri bir hayalî cemaat doğdu.”

Marksist bir İrlanda milliyetçisi

Gerçekten de milliyet, bu “biz” duygusudur. “Biz”, bazı coğrafyalarda gerçekten basın kapitalizmini beklemiş olabilir. Fakat her yerde böyle olmaya mecbur değil. Nitekim başka bir sosyal bilimci, Azar Gat, “Devletin olduğu her yerde millet vardır.” der ve eski Çin’den eski Mısır’a kadar iddiasını belgeler. Basın kapitalizmi olmadan da oluyor. Fakat Anderson’un “hayal edilen cemaat” kavramı değerlidir.

Kavram ve kitap Türkçeye maalesef yanlış çevrildi. Imagined Communities’deki ‘imagined’, hayalî değil hayal edilen demektir. Hayalî olsaydı yazar, ‘imagined’ değil ‘imaginary’ derdi. Kitabı, kapağını açmadan okuma alışkanlığı sahipleri, Anderson’un milliyetçilik karşıtı olduğunu zannedebilir. Öyle ya bak, millet hayalî imiş! Hâlbuki Anderson, milliyetçiliğin ruhunu, o bağlayıcı “biz” hissini anlatır. İnsanların hiç görmediği ve belki ömürleri boyunca hiç görmeyecekleri millettaşlarına besledikleri sevgiden, bağlılıktan söz eder. Benedict Anderson Marksist’ti fakat koyu bir milliyet sevdalısı, koyu bir İrlanda milliyetçisiydi. Anderson’un milliyetçilik hakkında yazdıkları, başka bir yazımın konusu olsun.

Yahya Kema’in hayal edilen cemaati

Gökalp’in milliyet duygusu hakkında söylediklerini yeniden okurken aklıma Anderson ve onun hayal edilen cemaatleri geldi. Sonra bir ışık çaktı! Bu kavramı başka bir yerden hatırlıyordum! Başka bir milliyetçinin, Yahya Kemal Beyatlı’nın Üsküdar’ın Dost Işıkları‘ından. Bir daha okuyun:

Ötmekte fecre karşı horozlar birer birer;
Geçtikçe her dakika belirmektedir seher.

Bilmem kaçıncı fecri vatan toprağında, biz,
Görmekle şimdi bir yaşatan vecd içindeyiz.

Etrafı okşuyor mayısın tâze rüzgârı
Karşımda köhne Üsküdâr’ın dost ışıkları…

Kimlersiniz? Ya bağrı yanık kimselersiniz!
Yâhut da her sabah uyanık kimselersiniz!

Dünyâ yüzünde, bir sefer olsun, tanışmadan
Öz çehrenizle sizleri görmekteyim bu an.

Sizlersiniz bu ân’ı ışıklarla Türk eden!
Eksilmesin şu mutlu şafaklar bu ülkeden!

Gönlüm, dilim, kanım ve mizâcımla sizden’im;
Dünya ve âhirette vatandaşlarım benim.

Hiç görmediğimiz ve belki de hiç görmeyeceğimiz millettaşlarımıza duyduğumuz “biz” hissi. Bağlılık. Rahmetli Dündar Taşer, son beyit için, “Benim millet tarifim.” derdi.

Kendi Gök Kubbemiz’in, pek hoş yeni bir baskısı çıkmış. Bende iki tane var ama bu yenisini de alacağım. Şu anda fark ettim: Kendi Gök Kubbemiz de “biz” demek değil midir? Oradaki “kendi” kelimesi de hayal ettiğimiz cemaat, yani millet değil mi? Yahya Kemal, hayal ettiği cemaatin üstüne bir de gök kubbe hayal etmiş. Dediği gibi: İnsan, âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.

Önceki İçerikDeğerlerini Korumayan Muhafazakârlar
Sonraki İçerik     Unuttun
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)