Ömrünü Türk
târihine, Türk milletinin târihî ve güncel meselelerine hasreden büyük târihçi,
mütefekkir, siyâset ve dâvâ adamı Prof. Dr. Osman Turan’ın ‘Makaleler 1 isimli
kitabı 2019, Makeleler 2 ise 2021 yılında yayınlanmıştı. Dört ciltlik bir
külliyat hâlinde projelendirilmiş olan serinin son ikinci cildi Şubat 2023’de
okuyucuya sunuldu. I wory lüks kâğıda
basılı, 16,5 X 23,5 santim ölçülerindeki eserin 3. Cildi 580, 4. Cildi 416
sayfadır.
‘Başvuru kitabı / kaynak eser’ vasfındaki
külliyatın 3. Cildi; Osman Turan hakkında kaleme alınmış 3 sayfalık makale ile
başlıyor. ‘Cihan Hâkimiyetinden Büyük Türkiye İdealine’, ‘Türklerin Medenîyet Dâvâsı’, ‘Bunalım
Çağında Türkiye’, ‘Türk Dilini İhya
Mefkûresi’, başlığı altında toplanan 119 makaleden oluşuyor.
İhtisası
Selçuklu Târihi olan ilim insanı Prof. Turan aynı zamanda Türk kültürünün
temelini oluşturan Türkçe ile de yakından alâkadar olmuştur. Türk Dili’nin
grameri, Türk Dili’nin krizden kurtuluş imkânları, Türkçemizin
kısırlaştırılması, Türk dil bilgisi kaidelerine aykırı olarak uydurulan ve
ihtiyaç yokken yabancı dillerken kelime alınması suretiyle yozlaştırılması
meselelerini mâhirâne tahlil etmiş, çözümler teklif etmiştir.
Kısa bir makalesinden
alınan şu cümle dahi, onun hassasiyetini ve meseleye vukufiyetini
göstermektedir: ‘Efkâr-ı umumîye’yi,
‘umumî efkâr’ yapmak mümkündür de ‘umumî fikirler’ şekline sokmak mümkün
değildir.
Nitekim ikaz dikkate alınmış ve yanlıştan
dönülmüştür.
Gülünçlüğüne rağmen uydurma dil
taraftarlığının devlet kuvvetine dayanarak Türk dili ve kültürü üzerine yaptığı
tahribata ve doğurduğu buhranın sebeplerini de çok mükemmel bir şekilde
açıklıyor. (s:
541-549)
Osman Turan
sıradan bir târihçi değildir. Milletini seven, geçmişteki parlak dönemlerinin
tekrar yaşanması için fikir üreten bir mütefekkirdir. O’nun Türk dili ve
kültürü, ahlâklı, dürüst ve prensiplere dayalı siyâset inşası için yazdığı
makaleler, Türkiye’nin ve Türk milletinin geleceğinde rol almayı düşünenler
için deniz feneri ve yol haritası mesâbesindedir.
Prof. Dr.
Osman Turan’ın; makalelerinde, hâdiseleri ele alış ve yorumlayış üslûbunu
ortaya koyan satırlardan tadımlık bir bölüm:
Dünyâda hiçbir
milletin kültürü böyle bir tahribe dayanamaz ve böyle bir felâkete uğrayan,
hatâda ısrar eden memleketin maddî ve mânevî sukûtu önlenemez. Hiçbir medenî
memlekette büyük mütefekkirler dışında kimse bir kelimeyi değiştirmeye veya
farklı bir mânâda kullanmaya cesâret edemez. En küçük bir hadise derhâl ilim ve
fikir adamlarını harekete geçirmeye kâfi gelir. Türkçeyi bu duruma
sürükleyenler hakkında ilim ve salâhiyetten mahrum bulunduklarına dâir ileri
sürülen fikirler, bazı filologları aralarına almaya icbar etmiştir. Bununla
beraber o kalabalık arasında henüz ilmin sözü duyulmamış ve hükmü itibar
görmemiştir.
Türkiye’de mevcut
manevî meselelerimizin başında -hiç şüphesiz- dilimizin kurtarılması, onu bu
hâle sürükleyen parazitlerden temizlenmesi gelmektedir. Eğer Türkçe bu hâlde bırakılırsa millî
kültürün de buhrandan kurtulmasına ve gelişmesine imkân yoktur. Yirmi beş
senelik bir tahribatı, yirmi beş senelik bir gayretle düzeltebilmek için başta
Maarif Vekâleti olmak üzere bütün ciddî mütefekkir ve münevverlerin bu millî
cihada katılması gerekmektedir. Eğer bu tahribat Maarif Vekâleti yoluyla
yapılmamış olsa ve bu teşkilat hiç değilse lise tahsilinde Türkçeyi
öğretebilseydi dil hareketi bu kadar yıkıcı bir hâl almazdı. Gerçekten orta
tahsilde ana dilini, üç beş asırlık târihiyle öğretemeyen tek medenî memleketin
Türkiye olduğunu da hiçbir zaman unutmayalım. Halbuki Meşrutiyet’ten sonra Türk
münevverleri de diğer medenî milletlerin gençleri kadar dillerine hâkimdiler.
Türkçe, târihinde
bundan farklı bazı arızalara uğramıştı. Kaşgârlı Mahmud, Âşık Paşa ve Ali Şîr
Nevaî Türkçenin zaferine çalıştılar. Âşık Paşa’nın altı asır evvelki şu:
Türk diline kimesne
bakmaz idi.
Türklere her giz gönül
akmaz idi.
Türk dahi bilmez idi bu dilleri
İnce yolu, ol ulu
menzilleri.
şikâyetinden sonra
Türkçe zafer yolunu bulmuştu.
***
Külliyatın 4.
Cildi, ‘Türk Siyâseti Hakkında
Mülâhazalar’ alt başlığını taşıyor. Bu ciltte Prof. Dr. Osman Turan’ın engin
bilgi birikimi ile Türkiye’nin iç ve dış siyâseti, hususî olarak da Kıbrıs
meselesi ile alâkalı ilmî titizlikle kaleme alınmış 128 makale yer alıyor. Böylece
merhum hocamızın bütün yazı verimleri kitap hâlinde okuyucuya sunulmuş oluyor. Politik
bir kimliği de olan Prof. Turan, yakın tarihimizin önemli meselelerini millî
şuurun ve hassasiyetin ölçüleri içinde ele alıyor.
Kitaptaki
makalelerden bâzılarının başlıkları:
*Köy Enstitüleri
ve Millî Şuuru Koruma Zar!ureti. *Demokrasinin Zaferi / Hatâları / İmkânları ve
Karşılaştığı Engeller. *Yabancı Sermâye Düşmanlığı ve Kısır Devletçilik. *Milliyetçilik
ve Sosyalizm. *Münevver Çılgınlığı ve Komünizm. *Komünist Budalalar. *Diyânet
Başkanlığı ve Laiklik. *50. Yılda Kalkınma ve Kadro. *İslâm Milletleri Birliği
Fikri. *Türk-İran Dostluğunun Târihî Esasları. *Türk-Mısır Münâsebetleri. *Dış
Türkler Dâvâsına Dâir. *Dış Türklerden Irak’takiler. *Rusya Milliyetçi
Türkiye’ye Aleyhtar. *On İki Ada’nın Terki Muamması. *Türk-Sovyet
Münâsebetleri. *Kıbrıs Meselesinin Halli. *Hârici Siyâsetin İflâsı.
ÖTÜKEN
NEŞRİYAT A. Ş.
İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu
34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50
Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: otuken@otuken.com.tr www.otuken.com.tr
Prof. Selçuklu târihçiliğinin kurucularından İlkokulu dayısının himâyesinde 1954 yılında Trabzon’dan Demokrat Parti 1956 yılında -Atsız Bey’in tavassutuyla- Fakülteye dönmek istediyse de ‘kadro yok’ bahânesiyle talebi 1964 yılında Adâlet Partisi kongresinde Kısa bir süre sonra Adâlet Partisi’nin yetkilileriyle Emekliye ayrıldıktan sonra İstanbul’a 17 Ocak 1978 tarihinde evinde geçirdiği |
YUNUS EMRE KALELİ 1986 yılında Sivas’ta doğdu. İlk ve orta Balkan Savaşları üzerine çalışmalarına Yayınlanmış |