Başlıktaki söz bize çok yabancı geliyor
değil mi? Çünkü bu sözün sahibi bizden biri değil, Yunanistan
Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis.
Yunanistan’da yaşanan tren kazasında yolcu treni ile yük treni çarpıştı, 36 kişi
hayatını kaybederken 85 kişi yaralandı.
Tren kazasından sonra Ulusal Tren Ağı
Sürücüleri Sendikası Başkanı ve Yunanistan Devlet Demiryolları Makinistleri
Başkanı tren ağında eksiklikler olduğunu açıkladı. Tren ağının otomatik
çalışmadığı, her şeyin manuel işlediği; göstergelerin, ışıklı sinyallerin
çalışmadığı ve bu eksikliklerin de uzun zamandır bilindiği ve gerekli
önlemlerin alınmadığını iddia ettiler.
Ulaştırma Bakanı Karamanlis “Korkunç
bir şey olduğunda olmamış gibi davranamayız” dedi ve görevinden İSTİFA
etti. Bakan Karamanlis “haksız yere ölen insanların anısına
istifasının bir ‘görev’ olduğunu söyledi.
****
Pamukova Tren Kazası
22 Temmuz 2004 tarihinde “Ankara-İstanbul
tren hattı arasında hızlı tren uygulamasına yetersiz altyapıya rağmen
aceleyle yapılan geçiş yüzünden” Pamukova’da bir kaza oldu. Kazada 41
kişi hayatını kaybetti, 89 kişi de yaralandı.
Bilim Kurulunun verdiği raporda “trenin dönemece
132 kilometre/saat hızla girdiği, Dönemeçte uyulması gereken hız limiti 80 km
olduğu, aşırı hız yüzünden trenin tekerinin raydan çıktığı” tespit edildi. Aynı
raporda kaza mahallinde makinistler için uyarıcı işaret ve tabela
bulunmadığı, toplam yolculuk için verilen 5 saat 15 dakikanın yeterli
olmadığı ve uygun olmayan altyapının da kazayı etkileyen faktörlerden olduğu” tespit
edildi.
Korkunç bir şey olmuştu. Olmamış gibi
davrandılar. Altyapıyı hazırlamayanlar ve bu altyapıya
rağmen “yüksek hızla sürün” talimatını verenlerden hiçbiri İSTİFA ETMEDİ.
****
Çorlu Tren Kazası
08.07.2018’de
Çorlu’da bir tren kazası oldu. Edirne-İstanbul seferini yapan 7 vagonlu yolcu
treninin 5 vagonu raylardan çıkıp devrildi. Kazanın yağış nedeniyle rayların
altındaki toprağın kayıp boşalması sonucu olduğu, menfezin denetiminin
yapılmadığı anlaşıldı.
Kazada
25 kişi öldü,
300’den fazla kişi ise yaralandı. Bir kısım teknik elemanların sanık olduğu
yargılama süreci halen devam ediyor.
Korkunç bir şey olmuştu. Olmamış gibi davrandılar. Altyapıyı iyileştirmeyenler, bu kötü altyapıyı
denetlemeyenler ve kazaya sebep olanlardan hiçbiri İSTİFA ETMEDİ.
****
Ankara Tren Kazası
Ankara’da 13 Aralık 2018 tarihinde
Ankara-Konya seferini yapan Yüksek Hızlı Tren (YHT), Marşandiz durağına girişi
sırasında kılavuz tren ile çarpıştı. Kazada 3’ü makinist 9 kişi hayatını
kaybederken, 107 kişi de yaralandı.
Kılavuz tren orada bulunurken bu hattaki
asıl trenin yola çıkması anlaşılır gibi değildi. Tren faciasının, ‘hatta
sinyalizasyon sistemi olmadığı için meydana geldiği’ ifade edildi. Dönemin
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, “Sinyalizasyon sistemi, demir
yolu işletmeciliği için olmazsa olmaz bir sistem değil” dedi. Ama kazadan sonra
bu sistem yapıldı.
Dönemin TCDD Genel Müdürü ve Genel Müdür
Yardımcıları için kusurlu oldukları, yargılanmaları için makul şüphe olduğu
gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Ulaştırma Bakanlığı’ndan soruşturma
izni talebinde bulundu. Bakanlık talebi reddetti. Dosya kapandı.
Oysaki, Ankara Barosu Toplumsal Dava ve
Hukuk Araştırmaları Merkezi (TODAM) Başkanı Av. Doğan Erkan’a göre, “tam da en
tepedeki siyasi sorumluların kararlarıyla, onların ihmal ve kusurlarıyla, alt
yapı ve teknik zorunluluklar giderilmeden başlattıkları bir hızlı tren seferi
söz konusu idi. Bizatihi soruşturma izni vermeyen Ulaştırma Bakanının
kendisinin soruşturulması gerekirdi.”
Korkunç bir şey olmuştu. Olmamış gibi
davrandılar. Altyapıyı hazırlamayanlar ve bu altyapıya
rağmen “yüksek hızla sürün” talimatını verenlerden hiçbiri İSTİFA ETMEDİ.
***************************
Onlarca Ölüm Korkunç, Ya Onbinlerce Ölüm?
06 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli
iki büyük depremde 11 ilimiz çok fena etkilendi. Şimdilik resmî açıklamalara
göre 45 bin civarında can kaybımız var. Yaralanan ve sakat kalanların sayısı
çok yüksek. 700 bin civarında yıkılmış ve yıkılması gereken konut var.
Devletin böyle bir depreme hazırlıksız
olduğu, şehirlerimizin zemin olarak uygun olmayan tarım alanlarında
geliştiği, binalarımızın çürük olduğu anlaşıldı. Buna rağmen devletin
sadece bu illerde 124 bin binaya imar affı ile ruhsat verdiğini
öğrendik. Deprem sonrası için de devletimizin arama kurtarma ve diğer
hizmetlerde yetersiz olduğu ortaya çıktı.
Deprem sonrası ilk üç gün TSK’nın sahaya
etkin bir şekilde girmediği, arama kurtarmadaki başarılarıyla milletimizin
takdirini kazanan madencilerden zamanında ve yeterince
yararlanılamadığı, AFAD’ın etkin ve öncü olamadığını, Kızılay’ın
çökertilmiş olduğunu gördük.
Bu tür organizasyon hataları ve
eksiklikleri yüzünden kurtarılması muhtemel on binlerce insanımızı kaybettik.
Korkunçtan da öte bir şey olmuştu. Olmamış
gibi davrandılar. Kötü şehirleşmenin sebebi olanlar, tarım
alanlarını imara açanlar, imar affı ile çürük binalara ruhsat verenler, sağlam
binalar yapmak için sağlıklı bir sistem kurmayanlar, kurumları liyakatsiz
atamalarla çökertenler ve deprem sonrası hizmetlerde yetersiz kalanlardan hiçbiri
İSTİFA ETMEDİ.
Bir tek sorumlu çıkıp da “haksız yere
ölen insanların anısına istifanın bir ‘görev’ olduğunu” söyleyemedi.
İstifa etmedikleri gibi, hesap
vermedikleri gibi, eksiklikleri ortaya koyanları, “deftere
not düşüyoruz vakti gelince hesap soracağız” diye tehdit ediyorlar.
Depremde Türkiye’nin en temel sorununun “ahlakla
ilgili” olduğunu düşünüyorum. Sıradan vatandaştan en yetkili devlet
yöneticisine kadar herkesi içine alan bir tespit bu.
Bizdeki siyasi aktörlerin, devleti ve
kurumlarını yönetenlerin de (hiç olmazsa Yunanistan Ulaştırma Bakanı kadar) sorumluluğunun
bilincinde olmasını hayal ediyorum. Yetkililerin “haksız yere ölen
insanlarımıza saygıları gereği” özeleştiri yapabilmesini diliyorum. Sorumluların
bu korkunçtan öte olanlara rağmen olmamış gibi davranmamalarını ve
İSTİFA görevini yapmalarını istiyorum.