Aydınlar Ocağı Genel Merkezi olarak milli marşımızın yazarı,
milli şairimiz, haysiyetli, vefakâr, fedakâr ve örnek insan, Türk milliyetçisi
rahmetli Mehmet Akif Ersoy’u 86. ölüm yıldönümünde kabri başında andık. Toplantıda
yönetim kurulu üyemiz Dr. Sakin Öner ve üyelerimizden Mehmet Çitfçigüzeli konuştular
ve önemli bilgiler verdiler.
Mehmet Akif
mensup olmaktan gurur duyduğu Türk Milletine aidiyeti ve İslam âlemine
mensubiyeti birlikte hisseden, bunları bazıları gibi birbirine rakip görmeyen
milli şuur ve milli hassasiyetin zirvesi idi.
Ziya
Gökalp’in vatani ahlâk ve medeni ahlâk ayırımında hem vatani hem de medeni
ahlakı birlikte hisseden, taassubu reddeden bir dava adamıydı. Mehmet
Akif’lerin, Mustafa Kemal’lerin çoğaldığı bir toplumda milli şuur ve hassasiyet
de yüksek olur. Dışarının çıkarlarına hizmet eden, devletiyle başkaları adına
kavgalı işbirlikçi tipler ortaya çıkma fırsatı bulamaz. Milli mücadelenin
zaferle sonuçlandığı haberini alınca sevincinden hüngür hüngür ağlamıştır. Ziyaret
ettiği yerlerde vatandaşı milli mücadeleye katılmaya teşvik etmiştir. Gönlünde keşke
Milli Mücadelecilerin yerine Yunan kazansaydı diyebilecek kadar alçalan sözde
İslami görüntülü sapıklar türeyemez. Mehmet Akif’in eserlerini okudukça şu
ortak cümlede birleşmemiz gerektiğine inandım: “Türk’e düşman olarak İslam’a dost olunmaz”. Türk’e kimsenin ve
hiçbir kavmin horozlanmasına tahammül edemem diyen de Mehmet Akif’tir. Türk’ün
İstiklal davasına kayıtsız kalanlara, sadece ruhsuz seyredenlere rahmetli Akif
öfke ve nefret hissetmiştir. Çözülmeye şiddetle karşıdır. Bazıları gibi tehlike
var diye Ankara’dan ayrılmaz.
Acaba Akif
sağ olsaydı bugün gerekli tepkiyi göstermekten aciz, sinmiş bazı aydınlar,
vakıf ve bazı derneklere nasıl seslenirdi? Herhalde aferin demezdi. Kaybettiğimiz
rahmetli Akif gibi birçok büyüğümüzün eksikliğini bugün daha çok hissediyoruz. Neyse
ki çok şükür Aydınlar Ocağı Genel Merkezi gibi az sayıda yerli ve milli kuruluş
kalmıştır.
Vefalı
Türk’ün iyi niyetini, fedakârlıklarını kolayca unutan bazı geçici korumalı
misafirlerimiz aramızda çoğaldı. Bize neden Arapçayı bilmediğimizi soruyorlar. Ölümden
kaçıp hayata dönenler çeşitli imkânlardan yararlananlar burada senelerce kalıp
neden Türkçeyi geliştiremezler? Türk milleti Allah’a şükür asil bir millettir. Kimsenin
yanlışını ve ayıbını yüzüne vurmayı uygun bulmaz. Hiçbir sığınmacı fırıncıya
ekmek, şekerciye helva satmaya kalkmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin
hegemonyasını yıkmak için burada değilsiniz. Sizi bize gönderen Allah’a
şükrediniz. Atatürk’le, Türkiye’deki rejim ve düzenle uğraşmayı bırakın.
Maalesef ipini koparanı Türkiye’ye kabul ettik. Bu işi bu noktaya getirenler
sığınmacıları şımartıp vatandaş, mal ve mülk, dükkân sahibi yapanlar büyük
yanlışlarınızla iftihar mı ediyorsunuz? Türkiye’nin ileride karşılaşabileceği
tehlike ve tuzaklara işaret edip toplumu ve yönetenleri uyaranları ırkçılıkla
suçlama ayıbını işleyenler şimdi tek sıra dizilin ve Türk milletinden özür
dileyin. Batıcı ve ABD’ci neo-liberal solcular, milliyetsiz, vatansız, milli
şuurdan yoksun bazı sağcılar neredesiniz; hangi deliğe girdiniz?