Hadi Gel Köyümüze Geri Dönelim!

101

Türkiye’nin ekonomik durumu herkesçe malum… Yeniden aynı
şeyleri tekrarlamanın kimseye bir faydasının olmayacağını biliyorum. Önemli
olan ekonominin bu hale gelmesindeki sebepleri ortaya koyup doğru çözüm
önerileri tespitinde bulunmak.

                Bir
zamanlar taşı toprağı altın diyerek kendilerini İstanbul’a atan gurbetçi
işçiler, dar gelirli insanlar bırakın insanca yaşamayı, başlarını sokacak sıcak
bir yuvanın dahi hasretini çeker oldular. Bu durum sadece İstanbul’da değil Türkiye’nin
genellikle büyük şehirlerinin hemen hemen birçoğunda görülüyor.

                Çok
değil bundan birkaç yıl önce İstanbul’da konut fazlası vardı ve çok kişi bu boş
binaların boş-beton yığını olmasından şikâyetçi oluyordu. Ancak Türk parasının
değerini kaybetmesi ve Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması sonucu İstanbul’daki
satılık boş binalar birden bire tükenip el değiştirdi, birçoğu yabancıların
eline geçti. 

                Bu
yetmezmiş gibi Suriyeli ve diğer ülke sığınmacılarının ucuz konutları tercih
edip oralara sığınmaları İstanbul’da yaşayan dar ve orta gelirli insanları çözüm
yolları aramaya yöneltti.

                Bunlardan
bir kısmı yıllar önce bırakıp geldikleri köylere geri dönmeğe başladılar.

                Sorun
geri dönmekle bitse gene iyi. Baba ocağı yıkılıp viran olmuş, tarlalar
kardeşler arasında bölünerek küçülmüş. Şehirde doğup büyümüş çocukların okul
durumu ve yaşama şartları, köye uyum meselesi büyük sorun. Velhasıl her şeye
yeniden, sıfırdan başlamak gerekiyor.

                Ekonomik
sorunlar sadece şehirlerde değil aynı oranda belki daha da fazla köylerde de
yaşanmaya başlanıldı. Ege ve Akdeniz bölgeleri dışında Anadolu’da tarım tamamen
feodal bir sistemle yapılıyor. Dededen babadan nasıl görülmüşse aynı şekilde
devam ediyor.

                Köylünün,
modern tarım ve hayvancılık konusunda bilgisi yok. Hemen hemen her köy evinde
bir traktör var ama çoğunlukla binek aracı olarak kullanılıyor. Bir evin
traktörünün olması yeterli değil, ona tam teşekküllü tarım aletleri: Römork,
pulluk, su motoru, sulama boruları, mibzer gibi takımların da olması gerekiyor.

                Şeker
fabrikaları özelleştirilmeden önce pancar ekicileri kooperatifiyle birlikte
koordineli olarak çiftçileri eğitici örnek modern tarım ve ziraat eğitimi
yapılırdı. Köy çocuklarına her sene belli dönemlerde zirai eğitim kursları
düzenlenirdi. Bu eğitici kurslardan birisine köy çocuğu olarak bizzat ben de
katılmıştım.

                Şimdi o
örnek tarım yapılan araziler şeker fabrikalarının özelleştirilmelerinden sonra
fabrika ile birlikte ya fabrikanın alıcısına devredildi veya kupon arazi
karşılığında eşe dosta peşkeş çekildi.

                Köylerde
yaş ortalaması 50 yaşın üzerinde, yani köylü nüfus yaşlanıyor. Köy çocukları
eğitim, sağlık ve sosyal birçok hizmetten mahrum oldukları için köylerde kalmak
istemiyorlar. Anadolu köy çocuklarının öyle yükseksek idealleri de yok. Yeter
ki sosyal güvenceli bir işleri olsun. O konuda da en kısa yoldan ya uzman
çavuşluğa başvuruyorlar, ya da özel güvenlik uzmanlığına.

                Köylü,
girdi fiyatlarının yüksekliğinden dolayı tarlasına yeterli gübre atamıyor,
mazot fiyatları da aynı şekilde yüksek olduğu için tarlasını sürmekte
zorlanıyor. Arazilerinin bir kısmını ekemiyor, tarla boş kalıyor.

                Süt
üreticileri ile konuşacak olsanız hemen herkes aynı şeylerden şikâyetçi: “Bundan böyle bu ülkede hayvancılık yapmak
çok zor. Yeme para yetiştiremiyoruz. Ürettiğim yemi satsam para kazanabilirim,
ama yemi ineğe yedirip süt sağınca sütten zarar ediyorum.
” Diyor.

                Birçok
süt üreticisi girdi fiyatlarının yüksekliğinden sağılan süt ineklerini mezbahaya
kesime götürüyor.

                İnekler
kesilince, buna bağlı olarak süt üretimi azalıyor ve süt bulmak zorlaşıyor. Süt
azalınca peynirin, yoğurdun, ayranın, tereyağının fiyat artıyor. Tüketici
mevcut fiyatlarla zaten: “satın
alamıyorum, alım gücüm yetmiyor
” diye şikâyet edip yakınıyor.

                AKP iktidarının
köye ve köylüye şaşı bakmasının sonucu hatırladığım kadarıyla günümüzde peynir
fiyatları ilk defa et fiyatlarının üzerine çıktı.

                Yazı
başlığımı Ferdi Tayfur’un: “Hadi ge
köyümüze geri dönelim
” türküsünden esinlenerek yazdım ama köye geri dönmek
türküde olduğu kadar kolay değil. Köye döndükten sonra her an beklenmedik bir
sürprizle karşılaşmanız, hayal kırıklıkları yaşamanız an meselesi.

                Sağlıklı
kalın.

Önceki İçerikAdamlığın Dibi
Sonraki İçerikFikir Damlaları
İdris Türkten 1 12 1949 tarihinde Tokat/Artova da doğdu. İlkokulu Artova Gaziosmanpaşa ilkokulunda, Ortaokul ve Liseyi Turhal da okudu. Berlin Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünün 2. Sınıfından ayrıldı. Kocaeli Petkim Petro Kimya Fabrikasından emekli oldu. Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatlarının her kademesinde görev yaptı. İYİ Parti Kocaeli İl kurucuları arasında bulundu ve İYİ Parti yönetim kurulunda bir dönem görev yaptı. Halen Kocaeli Aydınlar Ocağı İdari Sekreterliği görevini yürütmektedir. Editörlük ve güncel Köşe Yazarlığı yapmaktadır. Biri kız, iki erkek evladı var.