(Birinci Bölüm)
Türk Ocakları
Genel Merkezi çevresinde bir araya gelen idealist-milliyetçi-ülkücü gençlerin
kültür hayatımıza kazandırdıkları Haftalık
Devlet Gazetesi, Türk Milliyetçilik Hareketi’nin en uzun ömürlü
gazetesidir. İlk sayısı 07 Haziran 1969
tarihinde yayınlanan Devlet; Haziran 1979’da çıkan 450. sayı ile okuyucusuna ‘elvedâ’ dedi. .
Gazetenin
sâhipliğini 1. sayıdan 52. sayıya kadar Halil Özyıldız, 53. sayıdan 435. sayıya
kadar İbrâhim Metin, 436. sayıdan 445. sayıya kadar Çağatay Özdemir, 446.
sayıdan Haziran 1979 târihinde yayınlanan 450 numaralı kapanış sayısına kadar
Şeref Savaş üstlenmişti.
Başlangıcından
sonuna kadar Devlet Gazetesi ile ilgili bütün çalışmaların içerisinde bulunan
İbrâhim Metin, gazeteyi çıkarmadan önceki düşüncelerini şöyle açıklıyor: ‘Türk milliyetçileri, fikir ve düşüncelerini
kamuoyuna aktarmakta sıkıntı çekiyorlardı. Diğer taraftan, Ülkücü Gençlik
kitlesi giderek çoğalıyordu. Bu insanlara, Millî Ülküyü, Millî Fikri, Millî
Kültürü veremediğimiz takdirde onlar, fayda yerine zarar getirebilirlerdi. Kuru bir
heyecanla kalıp, fikrî muhtevâyı tam anlayamayanlar, ileride büyük sıkıntılara
sebebiyet vermişlerdir. Ayrıca, yayımlanacak bir dergi ile Türkiye’nin
meselelerine bakışımızı da müşterek bir odakta toplama imkânına kavuşacaktık.’
Neden ‘Devlet’
adının tercih edildiğini birinci sayıda Galip Erdem; ‘Yeni
bir denemeye başlıyoruz. Dileğimiz ve ümidimiz, sonumuzun bizden öncekilere
benzememesidir. Her hafta huzurunuza çıkacağız. Adımız Devlet… Yolumuz
milliyetçilik, rehberimiz ilim ve fikir, tarzımız siyâsettir.
Niçin Devlet? Önce târih boyunca Türklüğün
yaşama gücünü ve üstün vasıflarını en iyi şekilde belirten yüce mefhum olduğu
için… Milletin henüz tamamen yıkılmamış köklü bir geleneğe bağlılığını ifâde
ettiği için… Sonra Milliyet, Vatan, Cumhuriyet, Hürriyet… gibi isimlerin, bu
kelimenin gerçek mânâlarına yabancı, hatta düşman yayın vâsıtaları tarafından
benimsenmesine karşılık, Devlet’in başına böyle bir felâket gelmediği için…
Devlet’i çıkaranlar, yapmak istedikleri ile
yapabilme imkânları arasındaki dengesizliği, milletimize besledikleri sevginin
büyüklüğüne sığınarak gidermek azmindedirler.’
Derginin hamallık
dâhil bütün işleri, kolektif bir zihniyetle paylaşıldı. Asıl yük; nöbetleşe olarak ve sırasıyla Halil Özyıldız,
İbrâhim Metin, Sâdi Somuncuoğlu, Osman Çakır, ve Meriç Coşkun’un omuzlarında
idi.
Devlet
Gazetesi, kuruluşundan bir müddet sonra milliyetçi-vatansever ve hayırsever
imkân sâhiplerinin maddî katkıları ile matbaa tesisine sâhip oldu. Böylece
baskı problemi halledilmişti. Fakat kâğıt temini meselesi, gazete sorumlularının
yükünü hiçbir zaman hafifletemedikleri en ağır problemleri olarak hep
omuzlarında kaldı. Dağıtım şirketiyle anlaşmaya varılamadığı için gazete her
cumartesi günü, abonelere, yurdun dört
bir tarafındaki temsilcilere, uçak, kargo PTT ve otobüsler, nakliyat ambarları
aracılığı ile ulaştırılmaya çalışılıyordu. Bu çalışmalar, giderek artan
fedakârlıklarla ve yorgunluklarla 10 yıl devam etti. Ne kadar ağır olursa
olsun, gazete sorumlularının karşı karşıya bulunduğu ve üstesinden
gelebilecekleri problemler, ülkenin o
günkü şartlarıyla birleşince, maddî ve mânevî olarak aşılamayacak bir engel
hâline geldi. Maksat tahakkuk etmiş, vatan – millet aşkının alevlendirdiği
heyecanlar, şahsiyete değer veren
demokratik bir fikir çemberi içerisinde disipline alınmıştı.
Yayın hayatını
çok zor şartlar içerisinde devam ettirebilen Devlet Gazetesi, 12 Mart 1971’den sonra ilân edilen
sıkıyönetim tarafından kapatılmamak için, gazetenin yönetim merkezi Konya’ya nakledildi.
Sıkıyönetim kalktıktan sonra Ankara’ya dönüldü. Bu arada, Almanya’daki işçiler ve orada
yerleşik gençler için gelen talep üzerine dağıtım yapılmak üzere Ankara’da
Devlet – İşçi Postası adı ile özel baskılar yapıldı.
***
13,5 x 21
santim ölçülerinde 256 sayfalık eserin yazarı Osman Çakır, aynı zamanda derginin çilesini çekmiş fikir ve basın
işçisidir. Eserine 1968-1970 yılları Türkiye’sinden siyâsî manzaralar vermekle
başlıyor. ‘Siyâsî Durum’, ‘Üniversiteler’, ‘Basın ve TRT’, ‘İş Dünyâsı ve
Sendikalar’, ‘Bölücülüğün Temeli:
Doğu Mitingleri’, ‘Gençlik ve Öğrenci
Olayları’ ara başlıkları altnda efrâdını câmi, ağyarını mâni ölçüler içinde
dikkate değer bilgiler var.
İlk sayı 20.000
adet basıldı. Emine Işınsu, Ahmet Kabaklı, Ârif Nihat Asya, Kâmil Turan, Galip
Erdem, Cengiz Uluçay, Yaşar Kutluay, Fikret Eren, Osman Yüksel Serdengeçti,
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Oğuzata Altaylı müstear ismiyle Nuri Özşahin,
Osman Turan. Dündar Taşer bu sayının yazarları idi.
Osman Çakır,
İbrâhim Metin’in teklifi üzerine 85. sayıda; ilân, abone ve dağıtım sorumlusu
olarak Devlet Gazetesi’nde çalışmaya başladı. 115. sayıda gazetenin matbaadaki
tertip ve baskı sorumluluğunu üstlendi.
Gazete bir
süre ‘Fikir Üretim Merkezi’ olarak
isimlendirilen KÜBİTEM’de hazırlandı. KÜBİTEM baskıya mâruz kalıp kapatılınca, küçük
ve soğuk dükkânlara sığınıldı. İdealistler büyük fedâkârlıklarla ve yılmadan
çalışarak yayını aksatmadan devam ettirdiler. Bir ekip Almanya’ya giderek işçi
kardeşlerimizden destek sağladılar ve Devlet Gazetesi, baskı tesisine sâhip oldu.
Bir müddet sonra baskı makinesi, solun anarşist militanları tarafından
bombalandı.
O günleri
Osman Çakır zerrece öğünmeksizin şöyle anlatıyor: ‘Hiçbir engel, milliyetçileri durduramıyordu. Milliyetçilerin târihinde
ilk defa bir gazete, 143 sayı, hiç aksamadan çıkabiliyordu. Ülkücü birkaç
idealistin çok mahdut imkânlarla başlatmak cesâretini gösterdiği Devlet
hareketi, bir gerçeğin tekrar hatırlanmasını sağladı. Eğer kıt imkânlarla üç
yılda 142 sayı çıkarmak bir başarı ise, bunun sırrı inanmaktadır. Başarıya…
Hakîkate… Haklılığa… Türklüğe…’
Bütün bu
hengâme içinde Osman Çakır, ülkücü
ağabeylerinden İngilizce dersler alarak lise diplomasına sâhip olur, sonraki
yıllarda ise Bursa İktisâdî Ticârî İlimler Akademisi’nden de diploma alır.
1969 yılında küçük
bir mum olarak ancak kendi çevresini aydınlatabilen Devlet Gazetesi, artık
sâdece bütün Türkiye’ye değil, Avrupa’ya hitap ediyor, okuyucu buluyordu.
Bununla da kalmamış, Töre ve Bozkurt gibi tutulan, çok okunan kardeş dergilere de
öncü olmuştu. Her biri defâlarca basılan kitap yayını da yapıyordu. Milliyetçi
Hareket Partisi güçleniyor, hükümete bakan veriyor, devlet kademelerinde
milliyetçiler müsteşar, genel müdür gibi üst basamaklarda görev yapma imkânını buluyordu.
Türkiye çapında kitap dağıtımı yapabilen ANDA firması kuruldu.
Devlet’te
Türkiye’nin önde gelen yazarları vardı: (Parantez içerisindeki rakamlar, şahsın
yayınlanan makale, baher, yazı ve şiir gibi ürünlerini ifâde etmektedir.
İsimler alfabetik sıraya göredir)
Abdurrahim
Karakoç (82 şiir), Abdülhâdi Toplu (29), Abdülkadir İnan (2), Acar Okan (8, ayrıca
14 sayı isimsiz aylık başyazı.) Aclan Sayılgan (16), Agâh Oktay Güner (3),
Ahmet Bican Ercilasun (3), Ahmet Bilgin (3), Ahmet Cebed (8), Ahmet Demir (3),
Ahmet Güner (2), Ahmet Kabaklı (25), Ahmet Karaca (5), Ahmet Muhtar Güneri (14
şiir), Ahmet Nuri Yüksel (55), Ahmet
Seferoğlu (3), Ahmet Uzel (26), Alev Arık (3), Ali Bayındır (2), Ali İhsan
Karacan (4), Alparslan Türkeş (26),
Alper Aksoy (19), Alptekin Erdoğan (8), Altay Pamir (5), Ârif Nihat Asya
(145), Atilla Atlıhan (3), Ayhan İnal (3
şiir), Ayhan Tuğcugil (İskender Öksüz (97. Ayrıca Devlet imzası ile başyazı ve
imzasız yorumları vardır.) Ayvaz Gökdemir (17), Aziz Alpaut (12), Bay Mirza
Hayit (6), Bilge Erdem (50), Burak Yüksel (3), Burhanettin Özbilici (10), Celal
Battaloğlu (3), Celal Er (4), Celal Erçıkan (2), Cem Ertürk (2), Cengiz
Demirbaş (3), Cengiz Uluçay (12), Cevdet Gökalp (5), Cezmi Bayram (294), Cezmi
Kırımlıoğlu (280), Çağatay Özdemir (5), Çağrı Coşkun (8), Dilaver Cebeci (164),
Dündar Taşer (135), E. S. Salihoğlu (3), Emine Işınsu (96), Ender Maral (?/7),
Erdal Altay Balkanlı (37), Erdal Sargutan (40), Ergun Göze (23), Erol Güngör
(3), Eşref Aydın (2), Eyüp Aktepe (4), Fahrettin
Kırzıoğlu (2), Fikret Eren (7), Galip Erdem (340), Gökçeoğlu Yavuz Yücel
Hakan Alptigin
(3), Hasan Karakeçili (1), Hasan Kayıhan
(21), Hasan Oraltay (6), Hasan Yer (6),
Hasan Yılmaz (5), Hasan İbrâhim Kayhan (1), Hasan Kallimci (4), Hayri
Başbuğ (11), Hikmet İnce
(4), Hikmet Tanyu; (66), Himmet Kayhan (3), Hüsnü
Dikeçligil (3), İlteriş Metin (70 yazı vermiş ve kendi adıyla da 129 makalesi
yayınlanmıştır), İsmail Gerçeksöz (21), İsmail Kayabalı-Cemander Aslanoğlu
(Müşterek imzalı 15 araştırma yazısı), İsmet Özalp (22), Kalem Kebiroğlu (10), Kâmil
Aydın (2), Kâmil Turan (26), Kemal Özalp (3),
M. Zeki Sofuoğlu (4), Mahir Durakoğlu (12),
Mehmet Cahit
(3), Mehmet Celal (8), Mehmet Demirci (7), Mehmet Emin Kökten (3), Mehmet
Erdoğmuş (2), Mehmet Eröz (6), Mehmet Işıkkaya (9), Mehmet Kılıç (2), Mehmet
Nedim Budak (23), Mehmet Orhun (3), Mehmet Turhan (2), Mehmet Ulaş (6), Meriç Coşkun (2), Mesut Anıl Celiloğlu (31), Mesut
İsfendiyaroğlu (4), Mete Demirkıran (13), Metin Öney (26), Mohammed Sadık (2), Muharrem Çakar (4), Murat
Bilge (25), Murat Çelebi (12), Murat Çeliker (89), Murat Gökdemir (1), Mustafa
Erkal (4), Mustafa Hacıömeroğlu (6), Mustafa Palandökenli (? / 7), Muzaffer
Ekin (7), Muzaffer Kader (5), Necdet Akın (3), Necdet Kürşad (2), Necdet Özkaya
(Mehmet Özkan müstearıyla 61), Necdet Sançar (7), Necdet Sevinç (3), Necmettin
Hacıeminoğlu (29), Nedim Ünal (5), Nefi Demirci (2), Nevzat Kösoğlu (11), Nezih
Demirtepe (3), Nihal Atsız (8), Nihal Yüksel Serdade (16), Niyazi Yıldırım
Gençosmanoğlu (31), Nur Oraltay (2), Nuri Gürgür (176), Nuri Koçyiğit (2), Nuri
Özşahin (28), Oktay Oğuzhan (24), Orhan Düzgüneş (11), Orhan Kavuncu (5), Orhan
Türkdoğan (20), Orhan Türköz (3), Oruç Bilge (36), Oruç Reisoğlu (6), Osman
Çakır (16), Osman Kâtipoğlu (2), Osman Oktay (31), Osman Turan (4), Osman
Yüksel Serdengeçti (9), Peyami Turan (11), Rasih Demirci (3), Recep Doksat
(42), Refet Körüklü (2), Reşat Gürel (24), Rüştü Güner (2), S. Ahmet Arvasi
(11), Sâbit İnce (6), Sabri Akdeniz (2), Sâdık Asilce (7), Sâdık Kemal Tural
(4), Sâdi Kitişoğlu (2), Sâdi Somuncuoğlu (73), Sâkıp Köran (16) ayrıca imzasız
Devlet başlığı altında başyazılar yazmıştır), Salman Kapanoğlu (2), Selçuk
Sühan (7), Selim Gökdemir (2), kendi imzası ile (14), Selim Sami (4), Süleyman
Hayri Bolay (45), Şaban Karataş (7), Şekür Turan (4), Şerafettin Yücelden (2),
Şevket Barutçu (2), Şevket Bülent Yahnici (12), Şükrü Güllüoğlu (4), Taha Akyol
(13), Tahsin Ünal (6), Talat Altaylı (13), Taner Karahasanoğlu (18), Tevfîk Ertüzün
(3), Tuncer Gülensoy (2) Yaşar Kutluay (3), Yavuz Bülent Bakiler (2), Yılmaz
Altuğ (2), Yılmaz Yalçıner (4), Yusuf Özbaş (23), Yusuf Yağcı (12), Yücel
Hacaloğlu (5), Yüksel Önem (5).
Bunların
dışında bir defa yazı yazmış yüzlerce kişi bulunmaktadır
Devlet imzâlı
291 yorum, 543 imzâsız yorum, 1776 adet haber yorum, 47 röportaj ve sayısız
karikatür bulunmaktadır.
Devlet
gazetesinin ilk çıkışında mizanpajını, kapaklarını ve karikatürlerini Yılmaz
Yalçıner yapmıştır. 25 sayı sonra ise bu görevi Cem Ertürk’ün üstlendiğini
görüyoruz. Bu durum çok kısa sürmüş ve Yalçıner tekrar karikatür çizmeye
başlamıştır. Tâkip eden günlerde teknik görevleri önce Râsim Gül, daha sonra da
Mehmet Nedim Budak yüklenmiştir. Bu arada Yılmaz Yalçıner’in doğurganlığı ve
yenilikçiliğini inkâr etmememiz gerekir. Posta ile muntazam olarak
karikatürlerini gönderir ve bâzen da Ankara’ya gelerek gazeteye yeni bir şekil
verirdi.
1970’li
yıllardan sonra ise genellikle Ersan Bocutoğlu’nun çizgilerine rastlıyoruz.
Çizdiği karikatürlere isimsiz imza atan Bocutoğlu o dönemde SBF’nde öğrenci idi
ve İçel yurdunda kalırdı. Bir paket Bafra sigarasını M. Nedim Budak’tan almadan
karikatürünü veya çizimini vermezdi. Bu da onun en büyük zevklerinden birisi
idi.
Bu kitabın
başından beri belirtmek istediğim bir husus var. O da bilgisayarın ve ona bağlı
olarak gelişen tekniğin ve programların dergiciliği ve gazeteciliği çok kolay
hâle getirmiş olmasıdır. Devlet gazetesinin profesyonel grafikerlerle ve
bürolarıyla çalışma imkânı olmamıştır. Şayet orijinal bir başlık klişe vs
yaptıracaksanız bunun için Letraset denilen bir yazı sistemi vardı. Bunu da her
bir harfi yan yana getirerek yapmanız gerekirdi. Bu ise bir beceri ve eğitim
işi idi.
1970’li
yılların başında Gazi Eğitim Enstitüsü resim bölümü öğrencilerinden Coşkun
Karakaya bu ihtiyaçlarımızı karşılamakta idi. Okul o dönemde üç yıllıktı.
Coşkun, nöbetini Mazlum Ümit’e, o da daha alt devreden İsmet Keten’e devrederek
1974 yılına kadar GEE resim bölümü öğrencileri ile bu iş götürülmeye çalışıldı.
Coşkun Karakaya’nın Ankara’ya tâyin olup gelmesi ile birlikte bu defa
öğrencilerinden Mehmet Başbuğ ve Ali Düzgün devreye giriyordu.
Garipkafkaslı
imzası ile Mehmet Ali Aslan’ın kapak çizgileri, Suzan Çataloluk’un çizgi ve
karikatürleri, Coşkun Karakaya ile Mehmet Başbuğ’un kapak tasarımları ile son dönemlerde
Ömer imzası ile tanıyamadığımız bir arkadaşımızın karikatürleri ve ODTÜ
öğrencisi Muzaffer Ekin’in çizgileri Devlet’e renk katmış, güzellik vermiştir.
Aylık çıkarılan dönemde ise kapakları İstanbul’dan Olcay Okan çizmiştir.
***
Türk Ocakları
İstanbul Şubesi Başkanı Dr. Cezmi Bayram tarafından kaleme alınan arka kapak
yazısı:
Adı Devlet Olsun – Devletli Yıllar
Türk
Milliyetçiliği Târihinde Haftalık Bir Gazetenin On Yıllık Hayat Hikâyesi
(1969-1979)
İkinci Dünya
Savaşı sonrası dünya iki kutuplu hâle geldi. Kutup liderleri mevzileri tahkim
ettikten sonra hâkimiyet alanlarını genişletme yarışma girdi. Nato ve Demir
Perde diye kısaca isimlendirilen cephelerden, Demir Perde’nin lideri
konumundaki Sovyetlerin yayılma aracı Marksizmin Sovyet yorumu idi. 1960’lardan
sonra Lâtin Amerika, Afrika ve Güney Doğu Asya’da görülen ihtilâlci Marksist
hareketler Avrupa’yı ve ardından Türkiye’yi de etkiledi.
İnanç ve etnik
bölücülüğü de tahrik eden Türkiye’deki Marksist faaliyetlerin nihai hedefi,
coğrafi yakınlığın da verdiği imkânla Türkiye’yi bir Sovyet Devleti hâline
getirmekti.
Yâni
Türkiye’nin bağımsızlığı söz konusu idi. Buna karşı verilen mücâdelenin
öncülüğünü siyâsî hareket olarak MHP ve ona bağlı yan kuruluşlar üstlenmişti.
Devlet gazetesi mütevazı şartlarda amatör bir ruh ve heyecanla devam ettirdiği
bu mücâdelenin hem içe ve hem de dışa dönük yayın organı idi.
Bugün
Sovyetler dağıldığı için o dönem verilen mücâdeleyi anlamak mümkün görünmüyor.
Bu dönemi lâyıkıyla anlamak için o zamana ait hâtıralann yazılması gerekir.
Osman Çakır daha yirmili yaşlara gelmeden katıldığı bu faaliyeti kendi
cephesinden kaleme aldı. Umulur ki bu başkalarına örnek olur.
Cezmi Bayram
Devam Edecek