Suç aleminde
en tehlikeli insan kaybedecek bir şeyi olmayan insandır sözü genel kabul görmüş
bir sözdür. Bu sözü Neo Kapitalist düzen
için şöyle söyleyebiliriz: Borcu olmayan kişi düzen için en tehlikeli kişidir.
Dijitalleşen dünyamızda tehlikeli insan
tanımlaması şöyle de olabilir: dijital düzende analog kalan kişi sistem için
error tehditidir. Sürüleşmeyen sürüye dahil olmayan, görünenin ve
gösterilenin ötesine bakmaya çalışan, köprüden önce son çıkışı gösteren ve
söyleyen her kafa güç sahipleri açısından koparılması gereken tehlikeli kafalardır.
Bu tehlikeli kişi tanımlaması ve
isimlendirilmesi tarihin her döneminde hemen hemen aynıdır. Geçmişte ayak
takımı, başı bozuk, yalın ayak başı kabaklar, sapkın, yoldan çıkanlar, rafizi,
dinsiz, deli meczup gibi kavramlarla yaftalananlar yakın tarihimizde yukarıdaki
suçlamaların yanısıra zamanına ve yerine göre ‘Siyonist’ bazen ‘Amerikancı’
bazen ‘gominist, hain, dış mihrak, kökü dışarıda’ diye yaftalanıp aforozlardan
aforoz beğenmek zorunda bırakılırlar.
Tarihin her
döneminde mevcudu kabul etmeyenler bu türden suçlamalarla karşı karşıya
kalmışlar ve çok ağır bedeller ödemişlerdir. Öldürülmeleri yetmemiş
yakmalardan, deri yüzmelere, çapraz uzuv kesmelere kadar çeşitli işkence
modelleri uygulanmıştır. Aslında bu
işkenceler faile değil seyredenlere yapılmıştır. Seyirlik hale getirilen
gösterilerle böyle bir yola teşebbüs ederseniz sizin de sonunuz böyle olacaktır
mesajı verilmiştir.
Meczup, deli,
fakir, ayak takımı diye küçümsenen hor görülen kişilere böyle ağır cezalar
verilmesi aynı zamanda sistemin bu insanlardan ne kadar korktuğunu da gösterir
çünkü başkaldıran insan otoriteyi tanımadığını ilan etmektedir; eşitliği ve
özgürlüğü diğer kölelere göstermiştir. Korku duvarı yıkılmıştır. İsyancı;
efendilerin para, şan, şöhret, mal, mülk gibi prangalarından kurtulmuştur
bunları elinin tersiyle itmiştir. Bu değerlere karşı umursamaz olan tavır
aslında bütün bir sistemin çöküşünün habercisidir. Bu umursamaz tavrın,
reddedişin kelebek etkisi ile diğer köleleri (hür vatandaşı) etkisi altına
almaması için bütün önlemleri almaya çalışır.
Muktedirler
sadece dünyevi olanın sahipliği iddiasında değillerdir, ilahi gücü de temsil
iddiasındadırlar. İsyankâr muktedirleri bu iddialarından vurur. Bundan dolayı
isyancılara kin ve nefretleri hiç azalmaz. Hatta
öyledir ki birbirlerinin ideolojik anlamda zıddıymış gibi görünen iktidar
sahiplerinin ortak noktası zulmetme kapasiteleri ve gerçekleri kapatma
gayretleridir.
Bütün
olumsuzluklara korkunç işkence ve baskılara rağmen muktedirler her zaman
istediğini alamamıştır. Hatta tam tersi olarak isyancının boynuna atılan ip
korku yerine karanlıklardan aydınlığa uzanan çerağ olmuş. Derisinin yüzülmesi
çıplak gerçekliğin görülmesine neden olmuş. Çarmıha gerilmesi hakikatin dört yana
yayılmasını hızlandırmıştır. Umut; karanlığın çökmediği vicdanların var
olduğunu bilmektir.