Kim demiş
Türkiye’de özgürlükler kısıtlı ve demokrasi arızalı? Bu kocaman bir yalan!
Özgürüz biz.
Mesela devlet
büyüklerini en sert şekilde eleştirebiliyoruz. Tabii ki başka
devletlerin liderlerini, ABD, Alman veya Fransız Başkan veya Başbakanlarını
eleştirmek hakkımızı en sert şekilde kullanabiliriz.
Ama “güçlü
Türkiye” imajına zarar veremeyiz, “asrın liderimizi, reisimizi” aslanlar
gibi savunuruz.
Mesela komşu Yunanistan
bizimki kadar büyük olmasa da yangınlarla boğuşuyor. Yangınlara karşı
güçlü bir mücadele veremedikleri için başbakan başarısızlık, eksiklik ve
hatalarını kabul edip özür diledi. Hem de yangınlara 39 söndürme uçağı ile
hazırlıklı yakalanmalarına rağmen. Yunan Hava Kuvvetleri Komutanı, yangınla
ilgili helikopterleri zamanında hazır edemediği için istifa etti.
Oysa “bizimkiler”
yangınlar öncesi envanterimizde sıfır uçak varken yakalanmış olsalar da,
istifa etmeyerek, savaştan kaçılmayacağını (!) gösterdiler.
Yunanistan ve
benzeri ülke yöneticilerini, böylesine “acizlik ve güçsüzlük işareti” olan hal ve
hareketlerini eleştirme özgürlüğümüzü kullanıyoruz.
Nasıl
eleştirmeyelim ki; bu yabancılar “kervan yolda düzülür” anlayışımızdan
habersizdirler. Bakın yangınların onuncu gününde kiralık ve dost ülkelerden
yardım olarak gelenlerle bizim söndürme uçağı sayımız Yunanistan’ınkini geçti.
Ha o arada
epeyce ormanımız yandı ama olsun sonunda hepsini “kontrol altına
aldık.” Hatta Yunanistan’a yardım için uçak gönderdik!
“Tecrübe, okulların
en gelişmişidir, o okulda, aptallar bile bir şeyler öğrenirler” demiş Benjamin
Franklin. Bizimkilerin tecrübesi de
faydalı ama hayli pahaya mal oldu.
“Hayatta en pahalı
şey tecrübedir” derler. Ancak biz yabancılar kadar düşüncesiz(!)
olamayız. Bu kadar tecrübeli insanları istifa ettirirsek iyi mi olur? Onların yerine
getireceğimiz hiç tecrübesiz birilerinin işi öğreninceye kadar ülkemize yeni
zararlar vermesini istemeyiz değil mi?
Sadık insanların
içinden “başkasının tecrübesinden de ders çıkaracak” kadar akıllı birilerini
bulmak kolay mı?
*************************
Muhalefeti
Eleştirme Özgürlüğü
Türkiye’de vatandaşlarımız
sadece diğer devlet liderlerini değil, muhalefet liderlerini de acımasızca
eleştirme ve hatta saldırma özgürlüğüne sahiptir.
İYİ Parti Lideri
Meral Akşener’e yapılan itham ve saldırıların failleri de CHP Lideri Kemal
Kılıçdaroğlu’na yapılan iftira ve saldırılar da ifade ve eleştiri özgürlüğü
kapsamında değerlendirilmedi mi?
Bakın yandaş
yazarlar eleştiri özgürlüğüne dair parlak örnekler veriyor. Mesela yangın
üzerinden iktidarı eleştirmeye yeltenenlere, Yeni Şafak yazarı İbrahim
Karagül gereken dersi(!) verdi:
“CHP; orman
yangınlarında PKK ile birlikte hareket etti. PKK ormanları yaktı, onlar işi
başka yerlere çekip hedef şaşırttı. Çok kirli bir ittifak bu. Kılıçdaroğlu bir
milli güvenlik meselesidir. Marmaris’i böyle yaktılar!”
Karagül tepki
çeken paylaşımı kısa sürede kaldırsa da maksat hasıl olmuştu ve mesaj ulaşması
gereken geniş kesimlere ulaşmıştı. Bu konuda “muhalefeti eleştirme özgürlüğüne”
son derece saygılı olan Cumhuriyet Savcılarının herhangi bir soruşturma
açmaması şaşırtıcı olmadı.
Medyanın yüzde
90’ina hâkim olan yandaş “gazetecilerin” bu kadar geniş “muhalefeti eleştirme
özgürlüğü” olması demokrasimizin seviyesini göstermiyor mu?
*************************
Özgürlüğünüzün
Sınırını İyi Öğrenin
Eleştiri özgürlüğünüzün
sınırını öğrenmek için Anayasa ve yasalara bakmayın. Gerçek sınırı çizen şu ifadeleri okuyun:
“İktidarı
başarısız, kötü yönetiyor gibi göstermek, yıpratıp sandıkta değiştirmeye
çalışmak değildir demokratik muhalefet, bu hainliktir, bu düşman ağzıyla
konuşmaktır, bunlar beşinci koldur, bunlar terörist ve ajandır.”
Bu konularda Prof.
Dr. Hayrettin Karaman’ın fetvaları da iktidarın yolunu aydınlatmaktadır.
Malum Karaman siyasi rekabeti bir “savaş”, AKP’nin siyasi rakiplerini
de “zalim düşman” olarak kabul eder. “Düşmanın işine yarayacak doğruyu
söylemek fazilet değildir, hayırlı sonuç doğurmaz” görüşündedir.
Fetvanın özeti
şöyle: “Mevcut AKP iktidarını yıpratacak ve muhalefetin eline koz
verecek ölçüde eleştiri yapılmamalıdır.”
“Mevcut eksiklere
ve kusurlara rağmen iktidarın devamı gerekiyor. Bu sebeple eleştiri,
iktidarı zayıflatıp düşürecek, daha beterine fırsat verecek ölçüde olmamak
gerekir. Eleştiri ve tavsiyelerin ağyâra (muhalefete) fırsat
vermeden yapılabilecek bir şekli de STK temsilcilerinin ilgili iktidar
biriminden görüşme talep ederek yüzyüze konuşması, eleştirmesi ve
tavsiyelerde bulunmasıdır.”
Gördünüz mü,
Türkiye’de iktidarı da eleştirme özgürlüğünüz var ama sadece “iktidar
biriminden randevu alıp yüzyüze” görüşebildiğiniz zaman. Tabii görüşme
şansınız ve söyleme cesaretiniz varsa.
NOT: İçinde
bulunduğumuz şartlarda ironi yapmak yanlış anlaşılabileceği için çok
riskli. Ancak demokrasi, ifade ve eleştiri özgürlüğü alanında o kadar çok
geriye gittik ki, içimi yakan akıl ve hukuk dışı durumu ancak böyle bir üslupla
yazabildim.