İlk gençliğimde kendimi lisanlarla uğraşır buldum. Öğrenmek için,
hâkim olmak için ve dillerin karmaşık yapılarını anlamak için. Farklı
milletlerin farklı sesleri söyleyemediği, daha da önemlisi duymadığını erken
keşfettim. Hani İngilizcedeki “th” sesi var ya. Biz Türkler bunu çıkarmakta güçlük çekiyor, fakat sonunda başarıyorduk. Ama W öyle
değildi. Gayet güzel
İngilizce bilen fakat hâlâ W’yu
duymayan, telaffuz edemeyen dostlarım var.
W zor, orta sertlikteki h de zor
1981’de Suudî
Arabistan’a gittim
ve orada altı yıl öğretim üyeliği
yaptım. Aramco’ya bir öğrenci
grubunu götürmüştük. Bir mühendis,
orada yapıp ettiklerini İngilizce anlatıyordu- hocalık yaptığım okulun da, ona
komşu Aramco’nun da
dili İngilizce idi. Konuşmasının sonunda yanına geldim ve “Türk
müsünüz?” diye sordum. Şaşırarak “Nereden anladınız?” demişti. İngilizcesi
kusursuzdu ama W onu ele veriyordu.
Bir Arap arkadaşıma “Sen
benim vekilim ol” demiştim.
İngilizce cümleye “vekil” kelimesini, nasıl olsa Arapça diye olduğu gibi
yerleştirmiştim. Bir türlü anlamıyordu. Sonunda, “Ha! Wakil!” diye anladığını belirtti. Biz nasıl W diyemiyorsak
Arap da V diyemiyor, üstelik
duymuyordu. Sonra diğer sesler…
Bizim için W’dan başka
Arapçadaki üç h’den, en sert h ile bizim
kullandığımız yumuşak h arasındaki orta sertlikteki h de zordu. Altı yıl “bir çay”, yani “wahid
şay” isteyemedim. Sert h’yi mübalağalı bir gırtlak sesiyle hallediyordum. Yumuşak
olanı zaten bizim h idi. Fakat ortadaki! Şu noktasız olanı. Hele ayn! Bizim mümkün değil duymadığımız sessiz harf! Türkistan bu işi, ayn’ı g harfiyle göstererek çözmüş. Ali yerine Gali, ilan
yerine iglan yazıyor ve söylüyorlar.
Camig, bayig, sanayig. Biz ayn’ı
hiç göstermiyoruz. Sıkıntı bu isimlerin i hâlinde çıkıyor. Camigi, bayigi,
sanayigi yerine camii, bayii, sanayii yazıyoruz ve sıklıkla yazamıyoruz da.
Cami kelimesinin iki i ile yazıldığını zannedenimiz çok.
Arapçada P, Ç, V yok
Arapların çıkaramadığı sesler de boldu. P, Ç ve tabi V. P
genellikle B’ye dönüyor, Ç, Ş oluyordu. V sesi
bazen W bazen F’ye dönüyordu. Türkistanlılar Arabistan’a çevirme’yi
getirmiş. Sonra, nasıl olduysa çevirme
Bursa’nın döneriyle senteze uğramış fakat Arap hançeresinde şawarma olmuş. Bize
de tekrar şawarma diye geri geldi. Papa’nın baba olup oradan bize gelişi gibi.
Ptolemeus bu yolla Batlamyus olmuştu. Platon’un
Eflatun’a dönüşmesi daha karmaşık bir rotaylaydı muhakkak. Pepsi,
Arabistan’da sağlam
bir şekilde Bebsi’dir. Çay
da şay idi.
Dilciler insan hançeresinin 800 civarında ses çıkarabildiğini
söylüyor. Herhangi bir dilde bu
800 sesin ancak 100, hatta 50’si
kullanılıyor. Alfabeler de dildeki seslerin bir alt kümesi. Genellikle 30’un altında harf var. İşte farklı dillerin bu 800 içinden
seçtikleri alt kümeler bir
biriyle örtüşmüyor. Bazı milletlerin duyduğu
sesleri başkaları duymuyor. Ben bizim ı sesini telaffuz edebilen yabancıya
rastlamadım.
Farklı milletlerin
duyduğu sesler niçin farklı?
Farklı milletler niçin farklı sesleri duyup telaffuz
edebiliyor?
Şimdi ırkçılık yapıp, “Tamam
işte! Demek ki farklı ırkların duyduğu ve duymadığı sesler farklı!” demek kolay. Kazın ayağı öyle
değil. Olan şu: Buluğ çağına kadar insan yavrusunun 800 sesin hemen tamamını
duyup söyleyebilme potansiyeli var. Ergenlikten sonra bu geniş tayf kayboluyor.
Ve insan, sadece kendi lisanındaki 50- 100 sesi duyar ve söyler hâle geliyor.
Duymadığınızı söyleyemezsiniz zaten. Doğuştan duyma özürlülerin
konuşamaması bundandır. Bizim tabirimizle, sağırlar dilsiz olur. Sonradan sağır
olanlar hâriç. (Eğitimle ve bazı araçlarla bu engel aşılabiliyor.)
hazırlık okulu İngilizce öğretirken birkaç ders, Arap gençlerine p harfinin
telaffuzunu öğretmeye ayrılırdı. Başarısız öğrenciler bana geldiğinde kurşunun
simgesi Pb’yi “be-be” diye telaffuz ederdi. P işini kavrayanlar da bazen
aşırıya kaçıp “pe-pe” derlerdi. Bizde de bazıları
bütün yabancı dillerde V’nin W olduğunu zanneder ve mesela gururla “Harward” yazar.
Beynimize ne oluyor da bazı sesleri artık duymuyoruz?
Hazırlık okulu müdürü dostum Dr. Mulla’nın
ilginç bir teklifi vardı. Bütün dünyada, ilkokullarda, bir ses duyma ve çıkarma dersi
ihdas edilmeli ve fonetikteki bütün sesler çocuklara duyurulup
söyletilmeliydi. Böylece ilerde diledikleri yabancı dili kusursuz duyup
telaffuz etmeleri mümkün olacaktı.
Böylece ilk niçin sorumuzun cevabını buluyoruz. Milletler niçin
farklı sesleri kullanır? Farklı milletlerde çocuklar buluğ çağına kadar farklı
seslerle terbiye edildikleri için…
İkinci niçin hemen bunun arkasından geliyor. Çocuk ergenlikten sonra niçin yeni
sesleri çok zor duyup söylüyor?
İlerde anlatacağım.
Son not: Yazıya son hâlini vermeden genç dostum Prof. Dr.
Konuralp Ercilasun’a gönderdim.
Önemli katkılar yaptı: Korece’de
ı varmış. Fakat Latin harfleriyle yazarken “eu” diye yazıyorlarmış. Şawarma
Arabistan’dan Tayvan’a
gitmiş ve orada şa-wey-ma olmuş. Hoca bir noktada daha uyardı: “Şu İngiliz th’sini biz t veya d, Ruslar z, Çinliler
de s’ye yakın bir z gibi
duyuyorlar.“( https://millidusunce.com/diller-milletler-beyinler/)