İki Mustafa’mız Yaman Arıkan İle Son Kitabı Hakkında Konuştuk. Röportaj: Oğuz Çetinoğlu – Mehmet Şâdi Polat

98

(Birinci
Bölüm)

İslâm Ahlâk ve Fazîleti, Gençlere Dînî Bilgiler,
Türklük Gurûr ve Şuûru, Azrâil’e Meydan Okuyan İki Türk ve Yunus Emre
hakkındaki 10 ciltlik külliyatınız başta olmak üzere 15 adet telif; ekseriyeti
Gazâlî’den olmak üzere 20 adet tercüme eseriniz, gazete ve dergi sayfalarını
değerlendiren 1000’e yakın makaleniz yayınlandı. Son olarak da ‘İKİ
MUSTAFA’MIZ’ isimli, fevkalâde mühim mesajlar ihtiva eden kitabınız UYANIŞ
YAYINEVİ tarafından okuyucuya sunuldu.   
  

İki Mustafa’mız hakkında lütfedeceğiniz birkaç cümle ile
mülâkatımıza başlayabilir miyiz?

Yaman Arıkan: Türk Milleti, bugün yeryüzünde bulunan Müslüman
milletler içinde en talihlisidir. Zira diğer Müslüman milletlerin bir
Mustafa’sı var. Bizim ise iki Mustafa’mız var. Birinci Mustafa’mız, Tanrı’nın
yeryüzüne en son gönderdi-ği elçisi Muhammed Mustafa. İkinci Mustafa’mız
ise, bir devrede, “Türk Milleti’nin adı-sanı yok olmasın” diye, İLÂHÎ
İRÂDECE bilhassa görevlendirilmiş olan Kemâl Mustafa – Mustafa Kemâl.

Tanrı’nın elçisi olan birinci
Mustafa’mız, bize dünya ve ahret; ebedî sadet, selâmet, huzur, sükûn ve güven
yollarını gösteren Mustafa’mız. İkinci Mustafa’mız ise, Türk Milleti’nin gelecek
bütün nesillerine yeryüzünde ebedî var olmalarını ve tarihî şan ve şereflerine
yaraşır bir konumda bulunmalarını sağlayacak ilke ve esasları gösteren ve
öğreten Mustafa’mız. Türk Milleti, temelde bu vasıflardaki iki Mustafa’ya sâhip
bulunmakla, aslında çok bahtiyardır. Geriye, yapması gereken sâdece bir tek şey
kalır. O da, her iki Mustafa’mızın da getirdikleri umdeleri, ilkeleri, esasları
ve prensipleri hayata geçirip titizlikle uygulamaktır. Zira hayata geçirilmeyen
ve uygulanmayan herhangi bir şey, aslında ne derece iyi ve mükemmel olursa
olsun, durduğu yerde bir fayda sağlamaz. Farz edelim ki, kilerinizde
çorbasıyla, sebzelisiyle, kebabıyla, baklavasıyla, hoşafıyla… Her çeşit yemeği
yapıp mükellef bir ziyafet hazırlayacak malzemeniz mevcut. Fakat siz harekete
geçerek onları pişirip hazırlama işine girişmiyorsunuz. Böyle bir durumda,
kilerinizdeki envâ-i çeşit yemekliklerin oradaki sırf ve mücerret mevcudiyetlerinin
size bir faydası olur mu? İşte, iki Mustafa’mızın bırakmış oldukları ilkeler,
umdeler, esaslar ve prensipler hakkında da böyle düşünmeli ve onları hayata
geçirip titizlikle fiilen uygulamalıyız.

-Mustafa’larımızı
tanıtır mısınız?

Yaman Arıkan: Birinci
Mustafa’mız, Tanrı’nın yeryüzüne ve insanlığa en son gönderdiği elçisi yâni
peygamberi Muhammed Mustafa. İkinci Mustafa’mız, Tanrı’nın resmen gönderdiği
elçisi yâni peygamberi değil, fakat bir devrede, yeryüzünde Türk Milleti’nin
adı-sanı yok olmasın diye, bilhassa görevlendirdiği Kemâl Mustafa – Mustafa
Kemal!

İşte bu eserimizde, her iki
Mustafa’mızın bırakmış oldukları ilkeler, umdeler, esaslar, prensipler ve
ayrıca her iki Mustafa’mızın konumları dillendirilecektir. Cenâb-ı Hakk’dan halisane
niyazımız, iki Mustafa’mızın bırakmış oldukları ilkeleri candan kabullenip
özümseyerek hayata geçirmeyi ve titizlikle uygulamayı bizlere ve Türk
Milleti’nin bütün fertlerine nasip etmesidir!

-Birinci Mustafa
(sav) Efendimizin, Cenab-ı Allah’ın emri üzerine insanlığa tebliğlerinden seçme
örnekler verir misiniz?

Yaman Arıkan:
Resûlüm de ki:


Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmanın size asla faydası olmaz.
Eceliniz gelmemiş ise, o takdirde de yaşatılacağınız süre çok uzun değildir.

De ki:

– Allah size bir kötülük dilerse, O’na karşı sizi kim koruyabilir? Veya
size bir rahmet dilerse, size kim zarar verebilir? Onlar, kendilerine Allah’dan
başka ne bir dost bulurlar, ne de bir yardımcı
(Ahzâb Sûresi,
âyet: 16-17).

***

– Yemîn olsun ki, Allah’ın elçisi, sizin için
ve Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok ananlar için güzel
bir örnektir (Ahzâb Sûresi, âyet: 21).

 

***

– Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin
erkekler ve mümin kadınlar, Allah’ın emir ve nehiylerini yerine getiren
erkekler ve kadınlar, doğru-dürüst erkekler ve doğru-dürüst kadınlar, sabırlı
olan erkekler ve sabırlı olan kadınlar, mütevâzı erkekler ve mütevâzı kadınlar,
sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç
tutan kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve iffetlerini koruyan kadınlar,
Allah’ı çok anan erkekler ve kadınlar… İşte Allah, bütün bunlar için bir
mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır (Ahzâb Sûresi, âyet: 35).

 

***

– Ey insanlar! Allah’ın size olan nimetlerini
hatırlayın. Allah’tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var
mı? O’ndan başka Tanrı yoktur. Nasıl oluyor da tevhidden şirke çevriliyorsunuz?
Ey Resûlüm! Eğer seni yalancı sayıyorlarsa üzülme. Senden önceki peygamberler
de yalancılıkla ithâm edilmişdi. Bütün işler yalnızca Allah’a döndürülecekdir.
Ey insanlar! Allah’ın va’di gerçekdir. Sakın dünyâ hayâtı sizi aldatmasın! ve
aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi kandırmasın. Çünkü şeytan sizin
düşmanınızdır. Siz de onu düşman sayın. O, kendi tarafdârlarını ancak cehennem
ehlinden olmaya çağırır (Fâtır Sûresi, âyet: 3-6).

 

***

– Ey insanlar! Allah’a muhtaç olan sizsiniz!
Müstağnî ve övülmeye lâyık olan ise ancak ve yalnız Allah’tır. Allah dilerse
sizi yok eder ve yerinize yeni bir insan topluluğu getirir. Bu da Allah’a güç
bir şey değildir. Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez. Yükü-günahı
ağır gelen kimse onu taşımak için başkasını çağırsa, bu çağırdığı akrabası da
olsa, onun yükünden bir şey yüklenmez. Sen ancak, görmeden Rabblerinden
korkanları ve namazı kılanları uyarabilirsin. Kim arınırsa o, ancak kendi
menfaatine arınmış olur. Dönüş Allah’adır (Fâtır Sûresi, âyet: 15-18).

 

***

– Körle gören, karanlıkla aydınlık, gölge ile
sıcak bir olmaz. Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şüphesiz, Allah dilediğine işittirir.
Sen, kabirlerdekilere işittiremezsin. Sen sâdece bir uyarıcısın! Biz, seni
muştulayıcı ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir
uyarıcı (peygamber) bulunmuştur (Fâtır Sûresi, âyet: 19-24).

 

***

 

***

– Allah kimin gönlünü İslâm’a açmışsa o,
Rabbından bir nûr üzerinde değil midir? Allah’ı anmak husûsunda kalbleri
katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık
içindedirler. Allah, sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrâr
tekrâr okunan bir kitap olarak indirdi. Rabblerinden korkanların bu kitâbın
etkisinden tüyleri ürperir. Derken, hem bedenleri, hem de gönülleri Allah’ın
zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu kitap, Allah’ın, dilediğini kendisiyle doğru
yola iletdiği hidâyet rehberidir. Allah kimi de sapdırırsa artık ona yol
gösteren olmaz (Zümer Sûresi, âyet: 22-23).

 

***

– Başınıza gelen herhangi bir musîbet, kendi ellerinizle işledikleriniz
yüzündendir. Bununla berâber, Allah çoğunu affeder (Şûrâ Sûresi, âyet:
30).

 

***

– Bir kötülüğün cezâsı, ona denk bir kötülükdür. Kim bağışlar ve düzeni
sağlarsa, onun mükâfâtı Allah’a âitdir. Doğrusu Allah zâlimleri-haksızlık
edenleri sevmez. Kim zulme uğradıkdan sonra hakkını alırsa, artık onlara
yapılacak bir şey yokdur. Ancak, insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız
yere taşkınlık edenlere cezâ vardır. İşte acıklı azâp bunlaradır. Kim sabreder
ve afvederse, şüphesiz onun bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir. Allah
kimi sapdırırsa, bundan sonra artık onun hiçbir dostu yokdur. Azâbı
gördüklerinde zâlimlerin, “Dönecek bir yol var mı?” dediklerini görürsün! (Şûrâ
Sûresi, âyet: 40-44).

 

 -Peygamber Efendimizin Hadislerinden de misaller
lütfeder misiniz?  

Yaman Arıkan:

-İlim (bilgi), müminin kaybolmuş bir malıdır. Onu her nerede bulursa hemen
alır.

***

– İlim Çin’de bile olsa onu arayın,
öğrenin!

 

***

– Beşikten mezara kadar ilim öğrenin!

 

***

– Kim ilim öğrenmek niyet-i hâlisasıyla yola düşer-se, Allah onu, cennete
giden bir yola yollandırır.

 

***

– Melekler, ilim peşinde koşan kişinin ayaklarının altına kanatlarını
sererler.

 

***

– İlim öğrenme meşgalesiyle geçireceğiniz bir gece sonunda sabaha çıkmanız,
yüz rek’at namaz kılarak çıkmanızdan daha hayırlıdır.

 

***

– Kişinin ilimden öğreneceği bir bölüm, kendisi için bütün dünyâdan ve
dünyâdakilerden daha hayırlıdır.

 

***

– İlim öğrenmek, her Müslüman erkek ve kadına farzdır, mecbûridir.

 

***

– İlim, gizli-kapalı hazînelerdir. O
hazînelerin anahtarları onları aramakdır. Uyanın! Onları arayın. Onları arama
bahsinde dört zümre insan ecre nâil olur. Bunlar:

1. Öğrenmek niyetiyle soru soranlar,

2. Sorulan sorulara cevaplar veren âlimler,

3. Öğrenmek ve öğretmek için yapılan konuşma ve müzâkereleri dinleyenler,

4. Öğrenmek ve
öğretmekle iştigâl eden kişilere muhabbet besleyenlerdir.

***

– Allah’ın Resûl’ü, bir defasında şöyle
dedi:

 

-Bir ilim adamının sohbet meclisinde bulunmak; bin
rek’at namazdan, bin hastayı ziyâretden, bin cenâzede bulunmakdan daha
üstündür.

– İlim adamları peygamberlerin vârisleridir.

***

– Göklerdekiler ve yerdekiler ilim adamı için istiğfâr ederler.

 

***

– İnsanların en fazîletlisi; kendisine ihtiyâç duyulduğu an faydalı olan,
ihtiyâç duyulmadığı zaman da müstağni davranan ilim adamıdır.

 

***

– Îmân çıplakdır. Onun elbisesi takvâ, süsü hayâ, meyvesi de ilim
(bilgi)dir.

 

***

– İnsanların peygamberlik mertebesine en yakın olanları, ilim ehli ve cıhâd
ehli olanlarıdır. İlim ehli, peygamberlerin gösterdikleri hak yola insanları yönlendirmeye
delâlet ederler. Cihâd ehli ise, peygamberlerin gösterdikleri hak yolun
korunmasında silâhlarıyla savaşırlar…

 

***

– Bir ilim adamının ölümü, topyekün bir kabîlenin ölümünden daha büyük bir
kayıpdır.

 

***

– Ümmetimin iki zümre insanı vardır ki, onlar doğru-dürüst oldukça diğer
insanlar da doğru ve dürüst olurlar. Onlar bozulduğu ve doğru-dürüst
olmadıkları zaman diğer insanlar da bozulurlar ve dürüst olmazlar. Bu iki
zümre, yöneticiler ve ilim adamlarıdır.

***

– Kıyâmet günü üç zümre insan Allah katında şefâatçı olur. Bunlar;
peygamberler, ilim adamları ve şehîdlerdir.

 

***

– Allah’ın benimle gönderdiği ilim ve hidâyet, bol bir yağmur gibidir.
Döküldüğü toprak parçalarından bâzı kısımlar bu suyu emerek içine alır ve o
bölgede bol mık-darda ot-bitki ve mahsul yetişir. Bâzı toprak parçaları da
vardır ki, yağan yağmur sularını emmez ve içine çekmez, yüzeyinde tutar.
İnsanlar içmek, arazîlerini sulamak ve ekip biçmek şeklinde ondan
faydalanırlar. Öyle arazîler de vardır ki, yağan yağmur sularını emip içine
çekmediği gibi, yüzeyinde de tutmaz, sular akıp gider. Bu durumlarda, yağan o
yağmur suları ne bir şey bitirir, ne de insanlar ondan faydalanabilir! İşte
insanlar da böyledir. Kimisi, öğrendiği ile amel eder, ilminin gereğini yapar.
Kimisi, öğrendiğini aynı zamanda başkalarına da öğretir. Kimisi ise ne kendi
öğrenir, ne de başkalarına öğretir.

 

***

– Sâdece iki sınıf insana imrenilir. Bunlardan biri, kendisi ilim öğrenip
onunla amel eden ve başkalarına da öğreten kişilerdir. Diğeri de, çalışıp
çabalayarak helâlinden kazandığı servetini hayırlı işlerde harcayanlardır.

 

***

– Toplulukda (birlik-berâberlik olmakda) rahmet vardır. Ayrılıkda ise
sıkıntı vardır.

***

– Birbirinizi sevmemezlik etmeyiniz. Birbirinize hased etmeyiniz,
birbirinizi kıskanmayınız, birbirinizi çekememezlik etmeyiniz. Birbirinize
darılıp sırt çevirmeyiniz ve ey Allah’ın kulları, kardeşler olunuz. Bir
müslümana, Müslüman kardeşini üç günden ziyâde zaman diliminde terk etmek helâl
olmaz!…

 

***

– Emânete riâyet etmeyenin îmânı tam değildir. Ahde vefâ göstermeyenin dîni
tam değildir.

 

Önceki İçerikTarih Tekerrür Etmez, fakat Kafiyelidir
Sonraki İçerikMeseleler
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.